Fısıltı HABERLERİ
HV
20 NİSAN Cumartesi 03:20

KADİR GECESİ ليلة القدر Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği mübarek gece

Kadir gecesinin Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerde ifadesini bulan önemi, bu gecede yapılan ibadet ve duaların kabul edileceğine, bu geceyi ihya edenlerin günahlarının bağışlanacağına dair Hz. Peygamber’in açıklamaları, müslüman toplumlarda ve özellikle Osmanlılar’da Kadir gecesinin diğer kandillere göre daha büyük ilgi görmesine, bu arada sosyal hayata yansımasına, örf ve âdetlerin zenginleşmesine vesile olmuştur. Divan edebiyatında Kadir gecesi kasidelerin dua kısımlarıyla ramazâniyye, bayramiyye, rubâî ve tuyuğlarda, yeni edebiyatta ise müstakil dinî manzumeler yanında ramazan ve kandillerle ilgili şiirlerle bu gece indirilmeye başlandığından Kur’an’dan bahseden şiirlerde işlenmiştir.

KÜLTÜR - SANAT
Giriş Tarihi : 17-04-2023 18:28   Güncelleme : 17-04-2023 18:35
KADİR GECESİ ليلة القدر Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği mübarek gece

Sözlükte kadir (kadr) kelimesi “hüküm, şeref, güç, yücelik” gibi anlamlara gelir. Dinî literatürde ise “leyletü’l-Kadr” şeklinde Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği gecenin adı olarak kullanılır. Aynı adı taşıyan 97. sûre bu gecenin fazileti hakkında nâzil olmuştur. Sûrede Kur’an’ın Kadir gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu belirtilir. Müfessirler hayırlı olanın bu gecede yapılan amel olduğunu, bin ayın ise içinde Kadir gecesinin bulunmadığı bir süreyi ifade ettiğini belirtirler (Taberî, XV, 339). Ancak genel bir rakam konumunda bulunması ve ism-i tafdîlden sonra gelmesi dikkate alınarak bu sayının çokluktan kinaye olabileceğini söylemek de mümkündür (Mâtürîdî, vr. 895b; Mevdûdî, VII, 187). Kur’ân-ı Kerîm’in başka âyetlerinde de bin ve elli bin yıla tekabül eden “gün” kavramı kullanılmaktadır (es-Secde 32/5; el-Meâric 70/4).

Allah’ın insanlara peygamberler vasıtasıyla son hitabı ve nihaî mesajı olan Kur’an’ı indirmesi insanlığın hidayetinde bir dönüm noktası teşkil ettiği için bu olayın gerçekleştiği gece özel bir anlam taşır. Kadir gecesinin önemine işaret eden bir hadiste, önceki ümmetlerin uzun ömürlü olmaları sebebiyle fazla sevap kazanma imkânına sahip bulunmalarına karşılık müslümanlara Kadir gecesinin verildiği belirtilir (el-Muvaṭṭaʾ, “İʿtikâf”, 15). Kadr sûresinde bildirildiğine göre bu gecede Allah’ın izniyle melekler ve Cebrâil yeryüzüne iner ve gece boyunca yeryüzüne barış ve esenlik hâkim olur.

Kadr sûresinde verilen bilgiler, Kur’an’ın ramazan ayında (el-Bakara 2/185) ve bütün hikmetli işlerin kararlaştırıldığı mübarek bir gecede (ed-Duhân 44/3-4) indirildiğine dair âyetlerle birlikte ele alındığında Kadir gecesinin ramazan ayı içinde bulunduğu sonucu ortaya çıkar. Bu gecenin daha çok ramazanın son on veya yedi günündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadisler (Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 2-3; Müslim, “Ṣıyâm”, 205-220) gecenin tesbitiyle ilgili bazı ipuçları vermektedir. Bu hususta sahâbeden gelen rivayetlerde en çok ramazanın 27. gecesi öne çıkıyorsa da (Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 179-180, “Ṣıyâm”, 220-221; Ebû Dâvûd, “Şehru Ramażân”, 2, 6; Tirmizî, “Ṣavm”, 72) bu rivayetler ihtilâflı olduğundan kesinlik ifade etmemektedir. Bazı nakillerde Hz. Peygamber’in Kadir gecesinin vaktini haber vermeye teşebbüs ettiği, ancak o sırada bir konuda anlaşmazlığa düşen iki sahâbînin Resûlullah’a başvurması üzerine buna fırsat bulamadığı, daha sonra da konunun zihninden silindiği bildirilir (Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 4; Müslim, “Ṣıyâm”, 217; Dârimî, “Ṣavm”, 56).

Kadir gecesinin kesin olarak belirlenmemesinin hikmeti üzerinde duran âlimler, bu durumun gecenin feyzinden istifade etmek için daha uygun olduğunu söylemişlerdir. Zira Kadir gecesinin bildirilmesi halinde müslümanlar sadece o geceyi ihya etmekle yetinebilirlerdi. Halbuki kısmî belirsizlik sayesinde müminlerin Kadir gecesi ümidiyle bütün ramazan gecelerini ibadet şuuru içerisinde geçirmeleri söz konusudur. Ayrıca Kadir gecesinin bildirilmemesi yoluyla müslümanların bilerek ona saygısızlık göstermeleri veya tâzimde aşırıya kaçmaları önlenmiş olur (Zemahşerî, IV, 273; Fahreddin er-Râzî, XXXII, 28-29).

Bir hadiste inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği müjdelenmiştir (Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 1; Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 175-176). Ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp i‘tikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesini de uyanık tutardı (Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 5; “İʿtikâf”, 1; Müslim, “İʿtikâf”, 1-5; Tirmizî, “Ṣavm”, 73). Bir hadiste Resûl-i Ekrem’in Kadir gecesinde, “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet!” şeklinde dua edilmesini tavsiye ettiği belirtilir (Tirmizî, “Daʿavât”, 84; İbn Mâce, “Duʿâʾ”, 5). Bu sebeple müslümanlar, ramazan ayının son on gecesini ve özellikle âlimlerin çoğunluğunun işaret ettiği 27. geceyi, kulluk bilinci içinde ibadet ederek ve geçmişte yaptıkları hataları bir daha tekrarlamamaya kesin karar vererek geçirmeye özen gösterirler.

Kadir gecesi hakkında birçok risâle yazılmıştır. Bunlar arasında Bedreddin el-Karâfî (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3582; TSMK, III. Ahmed, nr. 545), Ali el-Kārî (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 3666; Hacı Mahmud, nr. 329), Ahmed b. Ali el-Bûnî (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 2083), Süleyman b. İbrâhim el-Alevî (İÜ Ktp., AY, nr. 3280), Muhammed Abdürraûf el-Münâvî (Beyazıt Devlet Ktp., Bayezid, nr. 239) ve Aziz Mahmud Hüdâyî’nin (Gazi Hüsrev Bey Ktp., Karagöz Bey, nr. 3571) eserleri sayılabilir (ayrıca bk. bibl.).


BİBLİYOGRAFYA

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “ḳdr”, “lyl”, “nzl” md.

Ebü’l-Bekā, el-Külliyyât, “ḳdr” md.

el-Muvaṭṭaʾ, “İʿtikâf”, 9-15.

Dârimî, “Ṣavm”, 54-56.

Buhârî, “Fażlü leyleti’l-Ḳadr”, 1-5, “İʿtikâf”, 1.

Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 175-176, 179-180, “Ṣıyâm”, 205-222, “İʿtikâf”, 1-5, 7.

İbn Mâce, “Ṣıyâm”, 56-58, “Duʿâʾ”, 5.

Ebû Dâvûd, “Şehru Ramażân”, 1-7.

Tirmizî, “Ṣavm”, 72-73, “Daʿavât”, 84.

Taberî, Câmiʿu’l-beyân (Sıdkī Cemîl el-Attâr), Beyrut 1415/1995, XV, 327-331, 339.

Mâtürîdî, Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 40, vr. 895a-896a.

Zemahşerî, el-Keşşâf (Beyrut), IV, 273.

Fahreddin er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb, XXXII, 27-37.

Ebû Şâme el-Makdisî, el-Mürşidü’l-vecîz (nşr. Tayyar Altıkulaç), Ankara 1406/1986, s. 9-28.

İbnü’l-Irâkī, Leyletü’l-ḳadr: Maʿnâhâ ve vaḳtehâ ve’d-duʿâʾ fîhâ, Kahire 1407/1987.

Manastırlı İsmail Hakkı, Şerhu’s-sadr bi-fezâili Leyleti’l-kadr, İstanbul 1325.

Ispartalı Zeynelabidin, Türkçe Mev’ızalarım: Leyle-i Celîle-i Kadir, İzmir 1928.

Fârûk Hamâde, Leyletü’l-ḳadr fi’l-Kitâb ve’s-Sünne ve ḥayâti Selefi’ṣ-ṣâliḥîn, Beyrut 1416/1995.

Mevdûdî, Tefhîmü’l-Kur’ân (trc. Muhammed Han Kayanî v.dğr.), İstanbul 1997, VII, 185-188.

 

 

Sabahattin BİRİNCİSabahattin BİRİNCİ

YORUMLAR