KEDER İle KEDERSİZ KADINLAR
El emeğini yalnızca kadına özgü olarak adlandırmak tabiki doğru bir terim olmayacaktır fakat söz konusu "kadın" olduğunda buradan başlamak bizim için yerinde olur.
Yüzyıllardır hatta dünyada insanlığın yayılmaya başladığı ilk andan itibaren geçmiş tarih bir çok yerde kadından bahseder. Hatta kadın, adının geçtiği sayfalarda uzun paragraflarda yer alır.
Konya Çatalhöyük kazılarında dahi kadının hükümdar izlerine rastlanıldığı da şaka değildir. Kadın, yönetici vasfını önce doğurganlığından akabinde ise yeteneklerinden almıştır. Yaradanın kadına bahşettiği doğurganlık hali de zaten ona sunulan mucizevi bir yetenek değil midir?
Zamanla bu yeteneklerini sadece yemek yapmak, ev temizlemek, çocuk bakmak adına kullanması gerektiği öğretilen kadının bugün bile bir çok çevrede bu eğitimle devam ettiğini görmek de içler acısı doğrusu.
Devamlı gelişen teknoloji insan için varsa neden bu teknoloji ile insanın gelişemediği de muamma...
Felsefik ve bilimsel bilgileri bir kenara bırakma zamanı geldiyse, gelelim kadının el emeğine...
Kadın el emeği dediğim şey her alanı kaplayacak genişlikte ve üretimin de doğasındadır. Üreten kadının önünü açtığınızda onun sadece kendi ev ihtiyaçlarına değil, ev ekonomisi ve biraz daha ileri gidersek ülke ekonomisine bile katkı sağlayabileceğini düşünüyorum. Bu konuda bir çok insan geç kalındığını düşünüyor olabilir. Bunun için ilk önce "geç" kavramını sorgulamak gerekir.
Neye göre, kime göre geç?
Bugün kadınlarımızın dikiş, nakış, el sanatları; yemek, pasta gibi el emekleri ile uğraştığına ve zamanla dahada yayıldığına şahit oluyoruz. Kadının bu konuda beklediği destek ortaya çıktığında daha neleri başarabileceğide hayal değil. Bir ideolojiden ibarette değil. Ekonomik, sosyal ya da fiziki önü açıldığında bu el emeklerinin durdurulamaz bir düzeye ulaşacağını da düşünmüyor değilim.
Sömürülmediği, kullanılmadığı sürece bu el emeklerinin fabrikasyon derecesine ulaşabileceğide bence aşikar ve ortada.
Derken, neler yapabileceğimizi araştırarak çıktık bu kadınlarla yola, ve el emeğinin gücünü, mucizesini yaymaya karar verdik. Kendi Kadın El Emeği Dayanışma Derneğimizi kurduk ve faaliyet göstermeye başladık. Önceliğimiz kadının sosyal ve psikolojik açıdan araştırılması ve yeteneklerinin farkına vardırılması oldu. Bunun için programımıza sosyal, psikolojik ve eğitici seminerler ekledik. Yine yeteneklerinin farkında olan, üreten fakat ürettiği ürüne pazar alanı sağlayamayan kadınların bu alanlara erişimini sağlama konusunda çalışmalar yaptık ve bu oluşumuda programımıza dahil ettik.
Devamlı üreten, zihnini üretim faaliyetleriyle yoran kadınlarımıza motivasyon içeren hobi evleri açmaya karar verdik.
KEDER İLE KEDERSİZ KADINLAR sloganıyla yola çıktığımız ve adını resmileştirdiğimiz derneğimiz için nice yenilikler umut ederek adımlarımızı attık ve buradayız. Bizler kadın el emeğine sahip çıkmak ve bu emekleri en uzak yerlere duyurmak için buradayız. Bizler yerli üretimin hiç bir zaman önünün kesilmeyeceğini ve gerekirse sonuna kadar üretime devam edeceğimizi haykırmak için birlikteyiz.
Kadının gücünün yüzyıllar önce olduğu gibi bugün de var olduğu ve yarında devam edeceğinin altına imzamızı atarak yürümeye devam edeceğiz
Şennur Düzkaya
Keder YKB