Fısıltı HABERLERİ
HV
28 MART Perşembe 13:51
1 Advert

Krizler ve Travmalar

İlknur Gençoğlu Yıldırım Dr.
İlknur Gençoğlu Yıldırım Dr.
Giriş Tarihi : 15-02-2023 09:46

Krizler ve Travmalar

Krizler ve travmatik olaylar bireyi duygusal, davranışsal ve fiziksel olarak olumsuz etkileyen, baş edilmesi güç ve normal yaşam şartlarını zorlaştıran olaylar ve durumlardır. İnsan eliyle ya da doğal yollarla meydana gelen travmatik olayların genel karakteristik özelliklerinden bahsedersek;

1. İnsanin fiziksel bütünlüğünü tehdit eder.
2. İnsanın yaşamını tehdit eder.
3. İnsanın dünya ve insanlara karşı olan inançlarını tehdit eder.
4. İnsanın sevdiklerini tehdit eder.

Kriz ve Travma Çeşitleri
1. Gelişimsel krizler
2. Durumsal krizler
3. Kompleks krizler

Çocuk ve Ergenlerde Travmatik Olay ve Travmatik Yas

Çocukluktaki travmatik stres tepkilerinin oluşumunu, yaygınlığı ve çeşitliliğine neden olan etkenler:
1. Çocuklar da yetişkinler gibi travma sonrası stres tepkilerinin tümünü yaşayabilirler.
2. Travmaya maruz kalma süresi, travmatik olayın sıklığı travma sonrası belirtilerin ağırlığı ve seyriyle kuvvetli ilişkilidir.
3. Yas, travma sonrası stres, depresyon ve ayrılma kaygısı birbirlerinden bağımsız fakat birbirleriyle ilişki içindedir.
4. Ebeveynler ve çocuklar maruz kalınan travmatik olay sonrası birbirine yakın düzeyde rahatsızlık yaşarlar.
5. Çocukların yaşadıkları travmaya olan tepkileri içinde bulundukları gelişim dönemlerine ve travmaya yükledikleri anlama göre farklılıklar gösterebilirler.


Psikolojik Yardım Nasıl Olmalıdır?

1-5 Yaş: Bu dönemde çocuklar travmaya karşılaştıklarında anne babalarıyla çoğu zaman fiziksel ve duygusal olarak yakın olma ihtiyacındadırlar. İştah ve uykuda bozulmalar, konuşmada sorunlar ve tikler gibi belirtiler gözlenebilir. Kaygı, öfke patlamaları, irkilme, yaygınlaşmış korku ve içe kapanma gibi belirtiler sergileyebilirler. Çocuklar ruhsal gerileme gösterip daha bebeksi davranışlara görünebilirler.

6-11 Yaş: Travmatik Olay ve kayıplar karşısında bu dönem çocuklarında okul ilgi ve başarısında azalma, evde ve okulda saldırgan davranışlar, aşırı hareketlilik, kardeş ve arkadaş kıskançlığı, travmatik olayı oyunlarla sürekli tekrar etme gibi davranış belirtileri görülebilir. Uykuda ve iştahta bozulmalar, baş ve karın ağrıları gibi bedensel şikayetler gözlenebilir. İlişki kurmaktan kaçınma, öfke patlamaları, kendine dönük öfke yaşama, travmatik olayı hatırlayıp korkma, suçluluk duyma; suç, suçlular ve olun konularını sürekli düşünme gibi duygusal ve zihinsel belirtiler yaşayabilirler.

12-18 Yaş: Bu dönemde travma ve bir kayıp karşısında akademik başarıda düşme, sorumlulukları ihmal etme, okul veya evde isyankar ve saldırgan davranışlar gösterme, suça yönelme, riskli davranma, alkol ve madde kullanma gibi davranış sorunları ortaya  çıkabilir. Ayrıca uyku ve yeme sorunları, baş ağrıları, mide-bağırsak ve cilt sorunları, nedeni belirsiz bedensel ağrılar ve halsiz hissetme gibi fiziksel şikayetler de yaşanabilir. Sosyal olarak içe kapanma, yakın ilişkilerde ani ve beklenmeyen olumsuz tavırlar gösterme, sosyal etkinliklerde azalma, öç alma isteği, depresyon ve kaygı belirtileri yaşama, sürekli kendini ve hayatını düşünme gibi duygusal sorunlar da gözlenebilir. 

Yetişkinler: Travmatik olay ve kaybedilen yakını hatırlatan unsurlardan kaçma, çok çalışma veya sürekli bir işle meşgul olma, sevilen kişilerin üzerine çok düşme ve koruma, kolayca ağlama, öfke patlamaları, aile içi çatışmalar yaşama, sürekli tetikte olma, sosyal ilişki ve etkinliklerden uzaklaşma, alkol ve madde kullanımında artma gibi sorunlar yaşanabilir.

Yaşlı yetişkinler: Anı ve tehdit eden travmatik bir olay pek çok mağdurda korku, çaresizlik ve kırılganlık hisleri uyandırır. Yaşı ileri bir insan sağlığında, hareketliliğinde, bilişsel becerilerinde ve algısal farkındalığındaki değişimlere bağlı olarak daha fazla kırılgan hissedebilir. Travmaya ilişkin güçsüzlük duyguları bunaltıcı görünebilir. Algısal bozulmalar ileri yaştaki mağdurların yardım tekliflerine karşılık vermemesine neden olabilmektedir.


Kendimize Nasıl Yardım Edebiliriz?

1. İyi beslenmeli ve uyku düzenimize dikkat etmeliyiz.
2. Dinlenmek, eğlenmek ve rahatlamak için zaman ayırmalıyız.
3. Kişilerarası ilişkilerde sınırlar koymayı öğrenmeliyiz.
4. Bizleri dinleyen, anlayan ve destekleyen insanlarla görüşmeliyiz.
5. Duygu ve düşüncelerimizi konuşmakla birlikte farklı uğraşlar yaparak da ifade edebilmeliyiz.
6. Kayıplarımızdan sonra yas tutmak için kendimize izin vermeliyiz.
7. Ailemizden birinin başına gelen olay için güvenilecek biriyle konuşmalarına ve ilgili yerlerden yardım almalarına teşvik etmeliyiz.

Hamilelikte Kaygı ve Depresyon 

Hamilelik

Hamilelik 40 hafta, 9 ay 10 gün devam eden ve büyük değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Hamile olan kadın daha çok öne çıkan dış görünüşündeki değişimlerin yani sıra, fiziksel, psikolojik ve sosyal alanda da birçok değişim yaşamaktadırlar.


Hamilelik Evreleri 

1. Trimester 

Temas kurma evresi olarak tanımlanan ilk trimesterde hamile anne bebeğin fiziksel varlığının ve kendi hayatına olan duygusal etkisinin farkına varır.

2. Trimesterde 

Farklılaşma olarak tarif edilen ikinci üç ayda fetüs anne tarafından kendinden ayrı bir kişi/varlık olarak görülür. Ayrışma konuları öne çıkarken, bebeğin varlığı hareketleri yoluyla fiziksel olarak belirginleşmeye başladıkça, bebek bekleyen anne daha çok içine odaklaşır.


3. Trimester

Dogum zamanının yaklaştığı, başarılı psikolojik ayrılma olarak tanımlanan bu son üç ayda annenin bebeği tanımaya yönelik merakı da artmaya başlar.

Hamilelik Döneminde Değişimler 

1. Fiziksel Değişimler 

Bedensel degişiklikler: Hamilelik sırasında dış görünüş ile ilgili duyguların olumsuzlastığı yönünde sonuçlar göstermektedir. Hamilelik sırasında, görünüşüyle ilgili tavrı kadının hamilelik öncesi bedeniyle ilgili hoşnutluğu kadar genel olarak hamileliğe karşı olan genel tutumuyla da yakından ilgilidir.

2. Cinsellik

 Anneliğin cinsellikten tamamen ayrışmış olduğuna inanmakta ve hemen hemen tüm kültürlerde olan bu onamış bir çok insanin anneliğe karşı olan duygu ve davranışları belirlemektedir.

3. Fantezi ve Rüyalar

Hamilelik döneminde kadınlar belirgin olan fiziksel değişimlerin yanında duygusal değişiklikler yaşar. Rüyalar zihnimizin olası problemleri ve korkuları çizmek için kullandığı yollardan biridir. Fantezi birçok amaca hizmet eder. Herşeyden önce diğer rüyalarda olduğu gibi hamile kadınların kaygılı rüyaları da kaygı ve korkuları ifade etmektedir.

4. Duygusal Değişiklikler 

Hamilenin kendisiyle meşguliyetinde artış ve duygu durumundaki değişiklikler olarak ikiye ayrılır.

Doğum Sonu Depresyonu 

Annelik Hüznü Nedir?

Babay Blues olarak da adlandırılan annelik hüznü, doğum yapan kadınların % 50-70'inde doğumda  hemen sonra başlayan ve 7-10 gün süren yoğun ve genelde hüzünlü duyguların yaşandığı bir süreçtir. Bu dönemdeki kadınların çoğu ağlama isteği, huzursuzluk, uykusuzluk, iştahsızlık, konsantrasyonlarında bozulma ve çevrelerinden soyutlanma hisseder.

Doğum Sonrası Depresyonu Nedir?

Anne olmak ve bir bebek sahibi olmak, kadınların yaşamındaki en büyük değişimlerden biridir. Kadınlar doğumdan sonraki ilk yıl içindeki psikiyatrik hastalıklar açısından hayatlarının diğer dönemlerine göre anlamlı bir risk altındadır. Kaygı bozuklukları, depresyon ve daha seyrek olarak psikoz, hamilelik sonrası kadınlarda görülür.

Çocuklar ve Ergenlerde Kaygı

Bütün çocuklar ve gençler sıklıkla kaygı ve korku duygularını yaşarlar. Kaygı herhangi bir konu hakkında yersiz endişe ve tasa duymaktadır. Bu kaygıların çoğu çocuğun ruhsal gelişim dönemlerine özgüdür. Bunlar, 
Bebekler, yüksek sesten korkarlar ve 6.-7. aydan sona yabancılardan korkmaya başlarlar.
2-5 yaş arasındaki çocuklar anı yüksek sesten, yeni büyük objelerden örneğin elektrik süpürgesinden, hayali yaratıklardan, karanlıktan korkarlar. Okul çağı çocukları fiziksel olarak yaralanmaktan ve şimşek, fırtına gibi doğal olaylardan korkmaya başlarlar.

İlkokul çağındaki çocuklar, ev ve okul dışındaki tehlikelerden de haberdar olmaya başlarlar ve anne-babalarının kendilerini sürekli koruyamayacağının farkına varır.

Ortaokul çağındaki çocuklar, kaygı odağı okulla ilgili olaylara yönelir.

Ergenler, tipik olarak arkadaşları, gelecekleri, seçecekleri meslek ve ahlaki konularda kaygı duymaya başlarlar. 

Kaygı Bozukluğunun Türleri

1. Ayrılık kaygısı
2. Yaygınlaşmış Anksiyete Bozukluğu
3. Panik Bozukluk 
4. Spesifik Fobi
5. Sosyal Fobi/ Kaygı
6. Okul reddi
7. Obsesif- Kompulsif Bozukluk 

Çocuklarına Yardım Etmek İçin Ebeveynler Ne Yapabilir?

1. Aktif olun.
2. Pozitif etkileşimde bulunmaya çalışın.
3. Çocuğun kaygısını gereksiz yere arttıracak stres durumlarını önceden tahmin ederek önlemeye çalışın.
4. Çocuklara güvenlik duygusu verin.
5. Size tuhaf ve yersiz bile gelse çocuğun yaşadığı korku ve kaygı duygularını ciddiye alın ve çocuğunuzu içtenlikle dinleyin.
6. Çocuğu dikkatlice dinleyip sorulara mantıklı ve tutarlı cevaplar vermeliyiz.

YORUMLAR