BiZiM ÇOCUKLUĞUMUZ...
Ben bizim çocukluğumuzu özledim.
Bizim çocukluğumuzda sadece babalar çalışırdı annemizin görevi ise bize ve eve bakmaktı annemiz evin bekçisi gibiydi her zaman evdeydi. Boynumuzda hep iple bağlı anahtar bir de silgimiz vardı. ama hiç boynumdaki anahtarla kapıyı açmadım dedim ya annemiz vardi evde gidecek çok yerimiz yoktu o dönemlerde. Servis yoktu yürüyerek gidip gelirdik okula bizim zamanımızda siyah önlüğümüz beyaz yakalığımız vardı. bazen okuldan gelirken dalardık yol boyunca oyuna merak bile etmezlerdi bizi herkes biri birini tanırdı gidecek çok yer yoktu bir bakal ,bir de okul...
Şimdiki gibi alış veriş merkezleri , sinema ,oyun parkları, yoktu bizim oyunumuz yakan top, taş oyunu, ip atlama, kazan çömlek patlatmaca,
saklanbaç ,ne de zevkliydi karnımızın acıktığını bile anlamazdık. Annelerimiz bunu bildiklerinden kardeşlerimizden ekmek arası gönderirdi o zaman somun ekmeğini herkes alamazdı tandırda yaparlardı lavaşı , bökeni mahalledekiler annemiz gibiydi susayınca su isterdik kana kana içerdik aynı bardaktan o zamanlar kötülük yoktu insanların içinde tandırda pişen ekmek ocakta pişen yemekten mutlaka komşuya giderdi şimdiki gibi yaptığı kötülükten gurur duymaz utanılırdı. Gidecek bir kütüphanemiz bile yoktu dönem ödevlerimizi okuldaki bir ansiklopediyle yapardık. kış gelince yağardı lapa lapa kar bir gecede kapanırdı bütün yollar kızaklar geçtikce açılırdı yollar o zamanlar bir başka olurdu herşey kayardık yokuş aşağı adeta süzülürdük Kuğu gibi teker teker daha hızlı kaymak için plastik leğen kullanırdık.
Islanırdı pantolon paçalarımız , çoraplarımız. Biz memur çocuğu olduğumuzdan çoğu çocuktan daha şanslıydık bazı konularda sobamızda kömür yanardı üzerinde közlenmiş
patates ,tereyağlı en azından ayağımızda çizme üstümüzde gocuğumuz vardı. Köyde sadece bizim evde siyah beyaz televiziyon vardı akşam oldumu özellikle kış ayında akrabalar toplanır televizyon izlerdik çoğu zaman karıncalanırdı ekran şimdiki tabirle ekran giderdi bozulurdu moralimiz beklerdik düzelmesini sabırsızlıkla annem çay yapardı içerdik amca ,dayı yeğen ,teyze ,hala yoktu kimsenin içinde kötülük erkek kadın hakkı diye bir şey yoktu her şeyin sorumluluğu babadaydı. Baba çalışır getirir anne idare ederdi.Kavgamız bile komikti öyle bıçakla ,silahla, değildi onlar nedir bilmezdik bile, en fazla saçlarımızı çekip hayvan adlarını sayardık bir birimize tekme atar yine oyuna başlardık ,ekmeğinden koparıp yerdik aşık oynar misket yuvarlardık hiç hasta olmaz mikrop kapmazdık düşerdik ekmek çiğner bastırırdık moraran yere çok az giderdik doktora şimdi komşuları tanımaz hastaneden gelmez olundu.
Neden biliyormusunuz ? kardeş kardeşten utandı hak adalet karıştı açlık gözü bürüdü var olana yok denildi. Ben bizim çocukluğumuzu özledim .Ben zayi olup yok edilen yıllarımı özledim. Evimiz Ağrının Murat nehri Kenarında olduğundan günlerimiz nasıl geçerdi anlayamazdık. Çamurdan ekmek yapar evcilik oynardık balık gibi yüzerdik akşam geç vakte kadar ama şimdi hepsi geride kaldı tek bir eser bile yok o günden ben, benim çocukluğumuzu özledim.
Serpil DEMİR