Fısıltı HABERLERİ
HV
25 NİSAN Perşembe 05:24

Deprem ve Hikmetleri

Vehbi Kara Dr. ( YAZAR )
Vehbi Kara Dr. ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 20-02-2023 17:56

Deprem ve Hikmetleri

Çin’in Vuhan kentinde başlayan ve hızla yayılan “corona virüsü” vardı. Şimdi de Kahramanmaraş depremini yaşadık.  Deprem ve bu virüs hikayelerinin hikmeti konusunda doğru dürüst yazıya rastlamak mümkün değil.

İşte yazarlarımızın ihmal ettiği bu konu üzerinde biraz durmak gerekiyor. Hatta Çin’de gördüğüm bazı olaylar, insanlara pes dedirtecek kadar acı ve düşündürücü sonuçlar doğurabiliyorlar.

Çincede “4” rakamının okunuşu “sı” ile ifade ediliyor. Bu ifadenin vurgulu bir biçimde söylenmesi de “ölüm” ve “Budist Tapınağı” anlamına geliyor. Neredeyse Çinlilerin tamamı; ölümü akla getirmesin ve çağrıştırmasın diye “4” rakamını adeta yok etmişler.

Hiçbir yerde görünmemesi için büyük çaba sarf ediyorlar. Asansöre biniyorsun, 1, 2, 3’ten sonra bir de bakıyorsun 5. kat. Yahu 4. kat yok mu? Yok. Çünkü ölümü akla getiriyor, uğursuz bir rakam. Aynı Batı dünyasındaki “13” rakamı gibi.

Otoparklarda sıra şöyle gidiyor; 91, 92, 93–1, 93–2, 95. Yani 94 yok. Hal böyle olunca birçok apartmanda 4. katı göremiyorsunuz. Eğer varsa otellerde 4 nolu odaları hep turistlere veriyorlar. Çünkü bu odalar çok daha ucuz. Bir keresinde Çin’den dönüş yolculuğumda aynen buna rastladım. İlk kaldığım otelin 4. kat vardı ve benim gibi bütün turistler bu katta kalıyordu. Şanghay havaalanındaki otelde ise 4. kat hiç yoktu. Asansörde bu katı gösteren rakam bulunmuyordu. Ölümü akla getiriyor ya!

Evet, ölümler, hastalıklar ve depremler devamlı surette meydana geliyor. Fakat bunun sebebi hiç de çoğu konuşmacının söylediği gibi virüsler, mikroplar veya fayların kendi kendilerine hareket ederek kırılmaları değildir. Çünkü bu virüslere ve fay kırıklarına kumanda eden bir yaratıcımız var. Allah’ın kudreti ve izni ile bunlar harekete geçerek hastalıklar ve depremler meydana geliyor.

Bu olayların en önemli hikmeti ise hem bu dünyanın hem de insanın bir sonu olduğu gerçeğidir. Evet dünya da bir gün kıyamet kopup yıkılacak ve insan da ömrü sona erip ölecektir. Ölümün karşısında hiçbir güç dayanamaz ve illa bu sonla karşılaşacaktır.

Deve kuşu gibi başımızı toprağa gömerek ölümden kurtulamıyoruz. Madem bütün insanlar gibi biz de öleceğiz o halde bu ölüm gerçeği ile yüzleşmeli ve ölümün yüzüne bakarak hikmetini anlamaya çalışmalıyız.

Eğer ölümün mahiyetini çözüp anlayabilirsek işte o zaman hayatın manasını ve var olmanın gerçek güzelliğini idrak edebiliriz. Aksi takdirde yok olacağımızı düşünerek tahammülü mümkün olmayan bir ızdırap ile karşı karşıya kalabiliriz.

Zaten alkol ve uyuşturucu hastalıklarına müptela olanların büyük bir kısmı, bu sorgulamayı yapmak yerine unutmak için kendini uyuşturarak geçici olarak bu dertten kurtulmaya çalışmaktadır. Lakin uyuşturucunun etkisi geçtikten hemen sonra akıl ve vicdan yüzünden yine aynı yok olma endişesi ile baş başa kalıp; hayatı zindan etmeye devam ediyorlar.

Bu çare değildir. Ölüm gerçeğinin anlaşılmasında en etkili çareler; Kuran ve hadislerde sunulmuştur. Yeter ki biraz gayret ve çaba göstererek anlamaya çalışalım. Akıl, kalp ve vicdanımızın huzura kavuştuğunu herkes görecektir.

Hazreti Muhammed (asm) bakın ne diyor?

"Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O birdir; O’nun hiçbir şeriki, ortağı yoktur. Mülk O’na ait, hamd; O’na mahsustur. Hayatı veren de O’dur, ölümü veren de O’dur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan ezelî hayat sahibidir. Bütün hayır O’nun elindedir. O her şeye hakkıyla kadirdir. Her şeyin ve herkesin dönüşü de O’nadır.( Buharî, Ezân: 155)

İşte şu tevhid yani Allah’ın birliğini ifade eden on bir kelimenin her birinde birer müjde vardır. Bu müjdeler ölüme karşı birer şifa ve o şifada birer manevi lezzet dahi bulunmaktadır.

“Allah’tan başka ilah yoktur” denildiğinde; şöyle bir müjde var ki: Hadsiz ihtiyaçlara müptela, nihayetsiz düşmanların hücumuna hedef olan insan ruhu; bu kelimede öyle bir dayanak noktası bulur ki, bütün ihtiyaçlarını temin edecek bir rahmet hazinesi kapısını ona açar. Bütün düşmanlarının şerrinden emin edecek bir kudretin sahibi olan kendi yaratıcısını bildirir, tanıttırır ve sahibini gösterir. Gerçek malikin kim olduğunu bilerek; kalbini vahşetten kurtarır. İnsanın ruhu elemli bir hüzünden çıkararak ebedî bir ferahı, daimî bir süruru temin eder.

Der ki; Allah birdir. Başka şeylere müracaat edip yorulma. Onlara karşı zillet içinde minnet edip elem çekme. Onlara bakıp boyun eğme. Onların arkasına düşüp zahmet çekme. Onlardan korkup titreme. Çünkü Kâinatın yaratıcısı birdir. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir. Onu bulsan, her matlubunu talebini bulursun. Hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtulursun…

Hayatı veren ve rızıkla idame eden Allah olduğu gibi ölümü veren de O’dur. Yani, nasıl ki; hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan da yerini değiştirir. Hizmetten ve külfetten kurtarır.

Allah insanı fani dünya hayatından alıp sonsuz bir hayata gönderir. İşte hadisteki şu kelime, fâni insanlara bağırır, der ki; Sizlere müjde! Ölüm, idam, hiçlik, fenâ, inkıraz, sönmek, ebedi bir ayrılık, yokluk, tesadüf değildir. Belki, bir Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir mekan değişikliğidir. Ebedi saadet tarafına yani asli vatanımıza bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabımızın buluştuğu yer olan berzah âlemine bir kavuşma için bir geçittir, kapıdır.

Müjdeler olsun! Sevdiklerimizden ayrılmanın verdiği acıların yaralarını tedavi edip merhem süren bir Allah, var. Madem O, var ve bâkidir; başkaları ne olursa olsun, merak çekmeye gerek yoktur. Madem Allah vardır o halde her şey var, demektir.

Ey ölüme karşı çaresiz insan! Mezara göçtüğünüz vakit, "Eyvah, malımız harap olup çalışmalarımız hebâ oldu. Şu güzel ve geniş dünyadan gidip dar bir toprağa girdik" demeyiniz, feryat edip meyus olmayınız.

Çünkü sizin her şeyiniz muhafaza ediliyor. Her ameliniz yazılmıştır. Her hizmetiniz kaydedilmiştir. Hizmetinizin mükâfatını verecek ve her hayır elinde ve her hayrı yapabilecek bir Allah, sizi celb edip yeraltında muvakkaten durdurur, sonra huzuruna aldırır.

Ne mutlu o insanlara ki; imanla yaşayıp hizmetini ve vazifesini bitirmiştir. Zahmeti bitmiş; rahata ve rahmete gitmektedir. Hizmet ve meşakkat bitmiş ücret almaya gitmektedir.

Allah, birdir ve her şeye kadirdir. Hiçbir şey O’na ağır gelmez. Bir baharı yaratmak bir çiçek kadar O’na kolaydır. Cenneti halk etmek, bir bahar kadar O’na rahattır. Her günde, her senede, her asırda yeniden yeniye icat ettiği hadsiz sanatlı varlıkları, nihayetsiz kudretine nihayetsiz lisanlarla şahadet ederler.

İşte ey insan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubudiyet boşu boşuna gitmez. Bir  mükâfat yeri, bir saadet mahalli senin için hazırlanmıştır. Senin şu fâni dünyana bedel, bâki bir Cennet seni bekler. İbadet ettiğin ve tanıdığın Hâlık-ı Zülcelâlin vaadine iman ve itimat et. O, vaadinde hulf etmez yani vaadinden dönmez. Kudretinde hiçbir cihetle noksaniyet yoktur. İşlerine acizlik müdahâle edemez. Senin küçük bahçeni yarattığı gibi, Cenneti dahi senin için halk edebilir. Ve vaat ettiği için, elbette seni onun içine alacak.

Madem vaadinden dönmek, yalancılık ve aldatmak, en çirkin bir haslet ve naks ve kusurdur. Elbette ve elbette, o Kadîr-i Zülcelâl, O Hakîm-i Zülkemal, o Rahîm-i Zülcemal, vaadini yerine getirecek, saadet-i ebediye kapısını açacak, Âdem babamızın asli vatanı olan Cennete koyacaktır.

Adeta bir ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu imtihan yeri için dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini tamamladıktan sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine kavuşacaklardır.

Doğrudan doğruya, herkes, kendi yaratıcısı, Mâbudu, Rabbi, Seyyidi ve Mâliki kim olduğunu bilecek ve bulacaktır. İşte, şu kelime, bütün müjdelerin fevkinde şöyle müjde eder ve der ki:
Ey insan! Bilir misin nereye gidiyorsun ve nereye sevk olunuyorsun?

“Dünyanın bin sene mesudâne hayatı, bir saat hayatına mukabil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat huzurunda bulunmaya mukabil gelmeyen bir Cemîl-i Zülcelâlin daire-i rahmetine ve mertebe-i huzuruna gidiyorsun. Bütün Cennet, bütün letâfetiyle, rahmetinin sadece bir parçası ve bütün iştiyak, sevgi, muhabbet, çekim güçleri O’nun muhabbetinin bir ışıltısıdır.

Sonsuz olan Allah’ın huzuruna gidiyoruz. Ebedi ziyafetgah olan Cennete çağırılıyoruz. Öyleyse, kabir kapısına ağlayarak değil, gülerek girmek gerekir, vesselam…

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Dünyanın en disiplinli ordusu! Erdoğan Silahlı Kuvvetleri İyi Yönetemiyor Müslumanlarin ve materyalistlerin ölüm sonrasına bakışı CHP neden kazandı? Allah İsminin Yüceltilmesi  Ramazan Ayında ne yapmalı? 28 Şubat Muz Cumhuriyeti Bir tane ordumuz var Tuzla Piyade Okulu’nda darbeci tehdit Türk Silahlı Kuvvetlerinde Darbeci Gelenek Devam Ediyor Tarikatlar Hakkında  Hükûmetten kimse lütuf beklemiyor görevini yapsın yeter İnsanlı Ay Yolculuğunda Son Durum Herkes Kendi İsmi İle Çağrılmak İster Gerçek Savaş Gazisi Bediüzzaman Le Monde'ye göre Türkiye'deki darbe kalkişması Ordumuzda darbeci kalkışma dalga dalga yayılıyor Atatürk’ün ve Erdelhun'un Nutukları 2.Abdülhamid'in Putlaştırılması Meçhul asker anıtları ve şehitlere vefa borcu Türkiye'de ve Dünyada Faşizm Nasıl Ortaya Çıktı? Mısır, İsrail ve Yemen ile ilgili kısa hatıralar Rüşdü Erdelhun’un darbeci askerlere karşı nutku ve darbe karargahinin Kara Harp Okulundan Tuzla Piyade Okuluna taşinmasi Faşist Darbeci Kalkışma Yeniden Hortladı Yeni Askeri Darbe Hazırlığı  Birlik ve beraberliği nasıl sağlayabiliriz? Zekât ve Ekonomi Nasihatler niçin tesir etmiyor? Sonsuzluk Ülkesindeki Gerçek Hayat  Hamas Sorgulanmalıdır Türkiye'deki Arap Düşmanlığının Sebebi Nedir? Cifir İlmi ve Ebced Hesabı Nedir? En güzel eserleri nerede buldum? Filistin Müslümanların uyanışına vesile olacak Susun ve sessiz kalın! Hayber ve Allah’ın Arslanı Polemik ve İcraat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye nin şu andaki en büyük polemik ustasidir. Müslümanların en önemli ihtiyaçları Bediüzzaman Said Nursi kimdir? Cumhuriyet İslâmi Yönetim Şeklidir Bu çürümüş kemik parçalarını kim diriltecek? Trump'ın Çaldığı Dosyalar ve 11 Eylül Ne mutlu namazımı kılıyorum diyene! Kemal mi Kamâl mı ? Hangisi doğru? Bediüzzaman' a dil uzatanlar hakkında Meyveli ağaç taşlanır, bir deyimimizdir. Ordunun Şerefi Kime Aittir? İki sene önce Yeni Akit Gazetesindeki veda yazım. Kayıt Dışı Ekonomi Kalkınmaya Engeldir İnsanlar niçin yaratılmıştır? Hutbe konusunda en önemli husus nedir? Karpuz seçmiyor yönetici seçiyoruz Ay yerine nereye gittiler? Hürriyet ve Sevad-ı Azam Kavramı Mazdek Kavatından Feto'ya geldik 15 Temmuz 2016 ile 28 Şubat İlişkisi Hutbenin aslı Arapçadır Dünya Başkenti İstanbul Dünya Başkenti İstanbul Alemi İslâm ın ve sizin Kurban bayramınızı bütün ruh u canımla tebrik ederim. Hilal ve Yıldız Yüzyılı Bilinmesi gereken en önemli husus nedir? Kat'iyen bil ki; Faşist CHP'nin Dayattığı Uydurma Tarih Son zamanlarda sık sık dile getirilen Türkiye Siyasi Hayatında Karakaşi-Kapani Kavgası Türkiye Yunanistan Savaşı Artık topa girmek gerekmez mi? Rüşdü Erdelhun ve darbeci faşistler Sabetay Aşiretinden Kurtulmamız Gerekiyor Allah’ın güzel isimleri Oyumuzu kullanırken dikkat edeceğimiz hususlar Siyah Beyaz Türkiye'de namaz ibadeti Başarı Milletin Malıdır Şahıslara Yüklenemez Biz namaz kılanlardan değildik Günahsız hükümet olur mu Rusya Ukrayna Savaşı ve Müslüman Dünyasına Etkileri Bediüzzaman Said Nursi’ye karşı yapılan haksızlıklar Muslümanlara Karşı Şia ve Vahhabi Kıskacı Dinde siyaset ve yöneticilik var mıdır? Deprem gibi afetlerin gerçek sebebi nedir? Nevruz nedir? Nevruza nasıl bakmak gerekir? Para basma hikayesidir nedir? Deprem ABD işi değildir Ailenin korunması için hükumetin sorumlulukları Ordudaki dindar düşmanları ile mücadelemiz bitmedi Gaspçı Devlet Olur Mu? Kur'an okumanın fazileti Lozan’a giden yolda İngiltere'nin ikiyüzlü politikası Feto Büyücüsünün Marifetleri!... Salavat Nedir ve Ne İçin Okunur? Sabetay tarikatı ve Feto Avrupa'nın çıplak ayaklı çocuk köleleri Katiline âşık olan insanlar Türkiye’nin kurucu ilkeleri nelerdir? Demokrasi neden saltanattan üstündür CHP olmasaydı ne hale düşerdik? Mecliste Generali Öldürdüler Feto denilen İslam düşmanını tanıyalım FETO’nün üç yüzünü göremeyen, Doğu Türkistan ve Çin Müslümanları Demokrasi ve hürriyet fitne midir? Fırtınanın Düşündürdükleri Yılbaşının Düşündürdükleri Şah Kavat'tan günümüze muta nikahı Paris Elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Kanal Raporu Serbest piyasa ve devletin fiyatlara müdahale etmesi 2022 Türkiye'nin ekonomi ve teknolojide en hızlı yükseliş dönemi oldu 92 Yıl önce Menemen 'de ne oldu? Yakamoz nedir? Kadına karşı şiddetin en önemli sebebi Niçin memur olmaya can atıyoruz Bediüzzaman'ın Eyalet Sistemi Hakkındaki Düşünceleri Zincir marketler ve serbest piyasa mekanizması Devletin fiyatlara müdahalesi caiz midir? Üzülme Allah İnanlarla Beraberdir Bediüzzaman ismi nereden geliyor? Siyasi mülahazalar ve Ak Parti niçin desteklenmelidir? SEVGİ VE MUHABBET ÜZERİNE... Bediüzzaman’ın dinsiz siyasete bakışı HELÂL DAİREDE YAŞAMAK VE FAİZ