ATEŞLE OYNAYAN EVLİYA: ATEŞBAZ VELİ HAZRETLERİ

Konya merkezinde bulunan tarihte ilk ve en eski aşçı türbesindeyiz. Yeşil, bakımlı ve çiçeklerle bezeli huzur dolu bahçede kediler eşliğinde bir ziyarete adım atıyoruz. Selçuklu mirası, 1285 yılında yapılan asaletli kümbete doğru ilerlerken bizi bizden alan, daha önce hiçbir yerde hissetmediğimiz bir koku giderek yoğunlaşıyor. Kümbetin alt kısmında mezar odasında yeşil ışıklar içindeki sandukadan gelen koku tarifsiz…
Ziyaretçiler sürekli birbirlerine: “Sende kokuyu alıyor musun?” diye soruyorlar. 
Aynı bahçede türbedar evi var ve yaklaşık iki yüz yıldır atadan toruna türbedarlık devam ediyor ailede.  Nice kerametlere bizzat şahit olmuşlar, gelen misafirleri karşılayıp rehberlik yapıyorlar. 
Hangi miski sürüyorsunuz türbeye dediğimizde, biz hiç bir şey sürmüyoruz mübareğin kendi toprağının kokusudur cevabını alıyoruz. Buradaki huzur, feyz ve maneviyat bambaşka.. Şuan kabrin olduğu yerin, Ateşbaz Veli hazretlerine ait çilehanesi olduğunu söylüyor türbedar. O dönemde Kümbetin karşısındaki geniş tarlada büyük bir Mevlevihane olduğunu da sözlerine ekliyor. Bu Mevlevihane’nin baş mürebbisi de Ateşbaz Veli hazretleri. Nice dervişler yetiştirilmiş burada..
Bazı ziyaretçilerin; Aşçıya türbe neden yapılmış? dediklerini duyuyoruz. Buna en güzel cevabı Hz Mevlana: “Hamdık, Piştik, Yandık” sözü ile veriyor.
Ateşbaz Veli hazretlerinin ocağından yanmadan çıkılmaz. Burada gönüller pişer..
 Zihnimizdeki aşçılar ‘boş mideleri doyurandan’ ibaret. Hâlbuki tasavvufta yemek yapan kişi çok önemlidir, herkesin yemeği yenmez. Çünkü yemek yapan kişinin maneviyatı, niyeti, hali yemeğe sirayet eder ve yiyen kişi bundan doğrudan etkilenir. 
Mevlevilikte Ateşbaz Makamı, bir terbiye ve eğitim makamıdır.
Mevlevi tekkelerinin ruhu, mutfaktır. Aşçı Dede, Kazancı Dede, İçeri Meydancı’sı ve Bulaşıkçı Dedeler, tekkenin mürebbileridir. Mevlevi Dergâhlarında manevi eğitim mekanı olan Matbah-ı Şerifde (mutfak) dervişlerin eğitimi gerçekleştirilir. 
Aşçı Dede en büyük zabittir. O sadece bir aşçı değil canları pişirip olgunlaştıran kişi olmuştur. Bu manevi görev çok değerlidir. Mevleviliğe ikrar veren veya çileye soyunmak isteyenleri, gözden geçiren ve adayı gözleyen kişi Ateşbâz-ı veli makamında bulunan kişi aşçı dededir. Canların gözden geçirilmesinde ve nihaî kararın verilmesinde de son söz sahibi Ateşbâz makamındaki kişidir. 
Bizde bu makamın ilk temsilcisinin huzurundayız. Mübareğin ismi Şemseddin Yûsuf b. İzzeddin.
Hz Mevlânâ’nın babası Hz Bahâeddin Veled ile Horasan’dan geldiği bilinmektedir. Güzel ahlaklı büyük bir alim ve hal ehli olan Hz Yûsuf b. İzzeddin’e “Ateşle Oynayan Kişi” anlamına gelen Farsça Ateşbaz unvanının verilmesi şu menkıbeye dayanır:
Misafirlerin çok olduğu bir gün mutfakta yemek pişerken odun tükenir, Yusuf b. İzzettin hazretleri, Mevlânâ Celaleddin Rumi hazretlerine gider, edeple yemeğin biraz geç pişebileceğini iletir. 
Hz. Mevlana latife ile; “Odun yoksa ayağında mı yok” diyerek mukabelede bulunur. 
Yusuf b. İzzettin hazretleri mutfağa dönerek büyük bir ihlas ve teslimiyet ile ayaklarını kazanların altına yerleştirir. Zikirler ve dualar eşliğinde ayaklarından çıkan ateşle yemeğin tekrar kaynamaya başladığını görür. 
Yemekler piştikten sonra tam ayaklarını çekecekken sol başparmağına bakar ve “yanar mı?” diye vesveseye düşer, bunun üzerine sol başparmağının küçük bir kısmı yanar. 
Hz Mevlana mutfağa gelerek niçin şüpheye düştün anlamında “Hay Ateşbaz hay!” der; o da utanarak sağ başparmağını yanan parmağının üzerine kapatır.
Bu olay dervişlerin semaya başlamalarında saygıyla yâd edilir. Dervişler semaya, sağ ayak başparmaklarını sol parmaklarının üzerine basarak başlarlar. 
Açık ve gizli kerametleri çok olan Ateşbaz Veli hazretlerinin yetiştirdiği sayısız derviş vardır. Manevi değerini bilenler sıkça ziyarete gelerek Mevlana hazretlerinin duasından da nasiplenmeyi dilerler. Zira Hz. Mevlana’nın Ateşbaz-ı Velî hz için: “Tuzunu alanlar huzur bulsun, seni ziyaret edenlerin her derdi iyi olsun. Aşları artsın, eksilmesin, taşsın dökülmesin.” dediği rivayet edilmektedir. Bu duadan her gelen ziyaretçinin nasiplenmesi için, türbe bahçesinde ziyaretçilerin alabileceği tuz bulunur. 
Tez vakitte ziyaret nasip olsun.
Selametle..

Emine Aydemir