Enbiya Süresinin 51. Ayetinde ifade edildiği üzere “Yemin olsun biz daha önce İbrahim’e de doğru yolu bulma kabiliyetini vermiştik. Biz onun her bakımdan bu lütfa lâyık olduğunu biliyorduk.” Aynı sürenin 73. Ayette “Biz onları, emrimizle insanlara doğru yolu gösteren önderler yaptık. Onlara hayırlı işler yapmayı, namazı dosdoğru kılmayı ve zekâtı vermeyi emrettik. Onlar, kendilerini sadece bize kulluğa adamış kimselerdi.”

Kıymetli dostlar Hz. Âdemden beridir. Her birimiz imtihan içerisindeyiz. Her birimiz yaşadığımız asr içerisinde, bulunduğumuz mekânlarda, taşıdığımız statülerle, sahip olduğumuz imkânlarla imtihan olunmaktayız. Kuran ayetlerindeimtihan sebebi olarak fitne kavramı geçer. Bu kavram aslında altının saflaştırılma sürecinde yapılan bir işleme verilen bir isimdir. Yani imtihanlarımız bizlerin ne kadar saf ve ne kadar nitelikli olduğumuzun ortaya çıkarılması, bilinmesi içindir.

Hz. İbrahim’inyaşadığı dönemde insanlar kendi batıl inanç ve ideolojileri için kendi evlatlarını bile putlarına kurban etme anlayışları ve ritüelleri vardı. Hz İbrahim ise “Benimde bir erkek evladım olsa ben de onu âlemlerin rabbine kurban etmekten çekinmem” demişti.

Vakit ve saat tamam olunca, iddiaların ispatını gerektirecek şartlar olgunlaşınca bir istisna edilmeksizin Hz İbrahim’de iddiasıyla imtihan olundu. Sınav sadece İbrahim’in değil, Hacer’in, İsmail’in de imtihanıydı.

Böylece (çocuk) Hz.İbrahim’in yanında koşabilecek,çağa eriştiğinde Baba İbrahim “Oğlum” dedi. “Gerçekten ben seni rüyamda boğazlıyorken gördüm. Bir bak, sen ne düşünüyorsun.” Evlat İsmail isededi ki: “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah, beni sabredenlerden bulacaksın.”

Kıymetli Dostlar; Bizler ömrümüzü, sağlığımız, ilmimizi, birikimlerimizi, evlatlarımızı hangi uğurda hangi amaçlar için harcıyor ve kurban ediyoruz. Çocuklarımızın gelecek planlarını yaparken ortam, mekân, okul, arkadaşlık tercihlerinde “onların Allah’a teslim olmuş iyi bir kul” olabilmeleri için doğru öncelik sıralaması yapabiliyor muyuz?

Rabbimiz Hz. İbrahim’in şahsında bizlerden evlatlarımız öldürerek kurban etmemizi değil, yaşatarak Allah yolunda yeryüzünü imar ve inşa etmemizi istiyor. Hz. İbrahim’e kadar yaygın olan insan kurban etme âdetini Hz İsmail’in şahsında ortadan kaldırıyor. O yüzden bizler Hz. İbrahim’den beridir Allah’ın emri olarak insan kurban etmemiz,İnsan harcamamız yasaktır, haramdır.

Bizler “Allaha teslim olmuş güzel bir kul olan İsmail gibi bir evlada sahip olmak istiyoruz ama acaba Hz İbrahim gibi Allah güvenerek onları rızık endişesi taşımadan iyi bir müslüman olarak yetiştirme gayretinde miyiz yoksa kariyer hesaplarında boğuluyor muyuz?

Bugün ümmetin yüz akı ve gururu olan Gazzeli anneler, Filistinli babalar evlatlarını Gazze’de direniş mektebinde yetiştirme, Mescit-i Aksa’nın özgürleşmesi için Siyonizm’emücadelebayrağını taşıyabilecek evsafta yetiştirme gayretindeler. Bu uğurda Kurban etmekteler.

Filistin’de anne-babalar ve çocuklar Yahudi faşistleri tarafından işgal edilmiş Filistin topraklarında, Direnen Gazze’de her türlü maddi yokluk ve yoksunluk içerisinde imtihan olunuyorlar. Altının en saf haline dönüşüp kıymetleniyor, şehadet şerbetleri içiyorlar. /Amerika ve avenelerinin ateşkes yapılmalı deyip İşgalci İsrail’e sınırsız silah desteğine devam ederken, bu aynı zamanda tüm İslam dünyasının ve tüm Müslümanlarında imtihanı olmaya da devam ediyor.

Kıymetli Dostlar; bir günde, bir ayda oluşmamış bir sorunu kısa sürede çözemeyeceğimizin farkındayız. Ama atamız İbrahim bir asrı aşan ömründe Mısır da Mekke de Kudüs de Urfa’da öyle tohumlar atmış, öyle güzel başlangıçlar yapmıştır ki dolaştığı tüm bu topraklarda Hz İbrahim’in ismi ve Risalet’ini yaptığı tevhit inancı bu kadim coğrafyanınen belirgin özelliği olmuştur.

Hz. İbrahim’den bugüne gecen 3000 yıldan fazla sürede milyonlarca insan bu topraklarda yaşamış, hayatlarında kimisi kişisel hedeflerde boğulmuş, kimisi zulmü ile payidar olacağını sanıp azgınlaşmış, kısa bir süre sonra ise azgınlığı ile tarumar olmuştur. Kimi güzel insanlar ise hak ve hakikatin kalıcılaşması için mücadele vermiş, şehit olmuş kendisinden sonraya güzel isim bırakmış, yaptıklarına Allah ı şahit kılarak bu dünyadan geçmiştir.

Değerli Basın mensupları, Kıymetli dostlar; Tarihte katliam ve kıyımla kurulmuş Hristiyan Kudüs krallığı toplam 100 yıl bile sürmemiştir. Zengi hanedanlığının ve Nurettin Zengi’nin feraseti, Selahattin Eyyubi’nin birleştirici gücü karşısında yıkılmıştır.Bugünde yaptığı zulümlerden dolayı tarihinde en ciddi varoluşsal krizini yaşayan İsrail terör çeteside yıkılmaya mahkûmdur. Çünkü Bir devlet olarak meşruiyeti hiç olmadığı gibi bir toplum olarak kendilerini bölge halklarının ve tüm dünyanın nefret objesi haline getirmişlerdir. Siyonizm finans ve medya güçlerine rağmen İsrail işledikleri soykırım suçlarını gizleyememekte, ne kadar faşist bir ideolojiye sahip olduklarıgerçeği tüm dünya halkları tarafından öğrenilmekte, gerçeğin karşısında Siyonizmin yalanları bir buz dağı gibi erimektedir.

Sürekli mağduriyet psikolojisi uygulayıp gururlu bir halk olmanın imkânı yoktur. Firavunlar gibi sürekli çocukları öldürüp öldürdükleri çocuklara terörist diyerek dünya kamuoyunu kandıramazsınız. Sürekli zulmedip haklı çıkamazsınız.

Bugün İsrail ve onun yaptıklarını görmek istemeyen başta BM Güvenlik Konseyi gibi İkinci dünya savaşının galipleri tarafından oluşturulan dünya sistemini meşruiyeti kalmamış varlığı sorgulanmaya başlanmıştır. En son Ermenistan olmak üzere bugün dünyanın birçok devleti Filistin’i devlet olarak tanımış ve tanımaya devam etmektedir.

Kıymetli DostlarUluslararası kazanımlar maalesef Filistin topraklarında çocuklarımızın şehit olmasını, canlarımızın yanmasını engellemiyor. ABD’nin İsrail terör çetesine silah desteğine karşı İslam dünyası Filistin’eyeterincegıda desteği bile sağlayamıyor. Devlet başkanları düzeyinde kınamalar yapılsa bile bu sahaya yeterince yansımıyor. Çünkü kardeşlerim, İslam dünyası olarak yeterince güçlü ve saygın değiliz, çünkü İslam’ın ahlak ve yönetim anlayışını yeterince uygulamıyoruz. Ekonomilerimiz, Teknoloji üretme kapasitemiz, Adalet sistemimiz, Üniversitelerimiz yeterince başarılı ve saygın değil,

Kıymetli Dostlar; Kâfirler, zalimler tek bir millettir.Bizlere düşen deümmet olarak tek millet olabilmenin imkânlarını üretmektir. Önüne Kudüs’ün kurtuluşunu hedef olarak koymaktır./Ümmetin maslahatını ve onurunu her türlü ekonomik ve ticari faaliyetin üstünde tutmaktır./Allah rızası uğrunda mücadele bilincine ve şehadet duygusuyla barışık nesiller inşa edebilecek bir anlayış iklimini yaşadığımız ülkede ve tüm İslam dünyasında yeşertmektir. /Ömrümüz yeter veya yetmez bu uğurda çalışmak, bu mücadelenin bir parçası olabilmektir. Vakit tamam olup şartları olgunlaştırmak ve imtihanlarımızı hakkıyla verebilmektir.

Tüm basın mensubu arkadaşlarımıza ve değerli Sakarya halkına katılımlarınızdan dolayı çok teşekkür ederiz. /Bakara 127. Ayette ifade edildiği üzere İbrahim, İsmail’le birlikte Beytullah’ın temelleri üzerine duvarlarını yükseltirken şöyle dua ediyorlardı: “Rabbimiz, bizden bunu kabul buyur. Şüphesiz sen işiten ve bilensin.”

Sakarya Milli İrade Sivil Toplum Kuruluşları Adına Enderun Özgün Eğitimciler Deneği Sakarya Temsilcisi Bayram YILMAZ.