"Bir Umut Olsun" filmi, otizme farkındalık oluşturmayı amaçlıyor
- Yapımcı Fatma Bal:
- "Otizmin aslında bir sevgi olduğunu bilebilirsek, etrafımıza bunu bu filmle verebilirsek kendimizi başarılı hissedeceğiz"
- Yönetmen Mustafa Uğur Yağcıoğlu:
- "Bildiğim kadarıyla otizme dair 17 tane literatürde film var. Rain Man, Benim Adım Sen, Forrest Gump gibi filmler. Biz de umarım bu literatür içerisine girebilecek bir filmi ortaya çıkarırız"
- Senarist Hamide Yeşilyurt:
- "Sevginin, hoşgörünün, iyiliğin, aile bağlarının ve toplumsal dayanışma temalarının işlendiği filmlere ihtiyacımız var"
- Senarist Semra İmamoğlu:
- "Bir Umut Olsun, izleyicisinde fark oluşturacak ve sinemada unutulmayacak filmler arasında yer alacak umudunu taşıyoruz"
Yapımcılığını Fatma Bal, yönetmenliğini Mustafa Uğur Yağcıoğlu'nun üstlendiği ve gerçek bir hikayeden beyaz perdeye aktarılan "Bir Umut Olsun" filmi, otizmin bir eksiklik değil farklılık olduğunu sinema yoluyla anlatmayı hedefliyor.
Yapımcı Bal, Kafkas Prodüksiyon olarak anlamlı bir iş üstlendiklerini kaydetti ve filmin hazırlık sürecine ilişkin, "Senarist arkadaşım böyle bir film projesi olduğunu söyledi, 'bunun yapımcılığını yapabilir misin' diye sordu. Ben de senaryoyu görmek istedim. Senaryoyu okuduktan sonra çok duygulandım. Hem bir başarı hikayesi, hem gerçek bir hayat vardı. Çünkü senarist arkadaş da otizmli bir çocuğun annesiydi. Çocuğuna verdiği destekleri, çocuğunu nasıl başarıya taşıdığını, arkasında nasıl durduğunu anlattığı bir hayat hikayesinin olduğunu görünce ben de çok duygulandım. O senaryoyu okurken ben ağlayınca dedim ki ben bu kadar etkilendiysem herkes etkilenebilir." dedi.
Bal, filmin başrol oyuncusunun da otizmli bir genç olduğu bilgisini paylaştı ve "Bu filmle beraber çok güzel bir sinerji oluştuğunu gördük. Şu an Türkiye'de 8 milyona yakın otizmli aile var. 3 milyon da otizmli çocuk var. Bu çocuklar okullarda dışlanabiliyor, mahallelerde, parklarda dışlanabiliyor, oturdukları binalarda dışlanabiliyorlar. Otizm nedir? Bunun nasıl davranılması gerekiyor? Nasıl yaklaşılması gerekiyor? Öncelikle bunların bilinmesi lazım. Otizmin aslında bir sevgi olduğunu bilebilirsek, etrafımıza bunu bu filmle verebilirsek kendimizi başarılı hissedeceğiz." ifadelerini kullandı.
- "Muhteşem bir sinerji oluşturmayı düşünüyoruz"
Yapım sürecinde filme beklenmedik oranda destek geldiğinin altını çizen Bal, şunları anlattı:
"Bir gün arkadaşımın restoranında otururken bu projeyi anlatıyordum. Böyle bir film yapmaya başladığımızı, projemizi, oyuncularımızdan bahsediyordum. Yan masadan bir iş adamı bunları duydu ve benimle görüşmek istediğini söyledi. 'Ben konuştuklarınıza kulak misafiri oldum ve çok duygulandım. Benim ortağımın çocuğu otizmli. Ben o annenin çektiklerini, yaşadıklarını çok yakından biliyorum. Sizin filminize destek olmak istiyorum' dedi. O kadar mutlu oldum ki ben bunu duyunca. Türkiye'de 100'e yakın otizm derneği var. Otizm Meclisi ve Otizm Federasyonu da bizlere bu konuda destek. Tohum Derneği bu konuda neler yapabileceklerini bize sosyal medyadan ilettiler. İnşallah aynı zamanda AFAD'la da görüşmelerimiz devam ediyor. Yani bu konuyla alakalı filmi nasıl büyütebileceksek, nasıl daha fazla sosyal sorumluluk projesi haline getirebileceksek, bütün halkımızın, insanların, arkadaşlarımızın desteklerini bekliyoruz ve böyle muhteşem bir sinerji oluşturmayı düşünüyoruz. Hedefimiz budur."
Yönetmen Mustafa Uğur Yağcıoğlu ise filmin tıpkı ismi gibi "umut" teması taşıdığını ifade etti ve "Yapımcı Fatma hanımın bana ulaşıp teklifi getirmesiyle ben projenin içine girdim zaten. Otizm farkındalık hikayesi ama aynı zamanda sinema sanatının standartları içerisinde, sinematografisi de istediğimiz gibi olacak, bize yakışacak bir film olacağını umuyorum." dedi.
- Çekimler temmuzda başlayacak
Çekimlere gelecek ay başlamayı planladıkları bilgisini veren Yağcıoğlu, "Hikayemiz geçen yılki depremden başladığı için Kahramanmaraş ve İstanbul'da çekimleri yapacağız." şeklinde konuştu.
Yağcıoğlu, Türkiye'de otizm üzerine çok fazla film yapılmadığına da dikkati çekerek, "Dünyada da aslında sayılıdır bu tür filmler. Bildiğim kadarıyla 17 tane literatürde film var. En bildiklerimiz biliyorsunuz Rain Man, Benim Adım Sen, Forrest Gump gibi filmler. Biz de umarım bu literatür içerisine girebilecek bir filmi ortaya çıkarırız." temennisinde bulundu.
Filmin senaristlerinden Hamide Yeşilyurt, bu hikayeyi otizmli çocuğuyla yaşadığı tecrübeler üzerine kaleme aldığını vurguladı ve "Toplum otizmli bireylerin farkındalıklarını anlamadığında sadece çocuklar değil aileleri de dışlanıyor. Bu aileler çocuklarıyla birlikte kendilerini derin bir yalnızlığın içinde buluyor. Yaralanıyoruz, düşüyoruz, inciniyoruz, kırılıyoruz yine de ayağa kalkıp yürümeye devam ediyoruz. Mesleğim gereği yıllarca sayısını dahi hatırlayamadım doğumda yer aldım ve onlarca bebeğin hayatına dokundum. Annelerin sevincine ortak oldum. Birçok bebeği hayata bağladım fakat ben o çocuklarla oğlumu aynı okul sıralarına oturtamadım. Akran zorbalığı, velilerin anlayışsızlığı, kaynaştırma eğitimlerinin zorlukları okul hayatımız boyunca bizi inanılmaz üzdü ve yordu. Sosyal hayatta karşımıza çıkan engeller hiç bitmedi." ifadelerini kullandı.
- "İnsanın kendi gerçeğini yazabilmesi daha kolaydır"
Yeşilyurt, filme ilişkin ise şunları söyledi:
"Bir umut olsun bizim hikayemiz. Bizim gerçeklerimizin hikayesi. İnsanın kendi gerçeğini yazabilmesi daha kolaydır çünkü onu kendisi yaşıyor. Kitapları olan bir yazarım. Yazma konusunda yeteneğimin olması bana kendi hikayemi yazmamda yardımcı oldu. Bu yeteneği daha büyük bir amaç için kullanmak istedim. Otizmli bireyler için fark yaratacak, onlara ilham verecek, topluma ciddi bir mesaj iletebilecek bir hikayeyi kaleme aldım. Sinema, sanat dalları arasında kitlelere daha çabuk ve daha etkin bir şekilde ulaşabilen bir daldır. Bu yolla bizlerin hikayesini duyurmak istedim. Bunu başaracağımı da düşünüyorum. Oğlumun hikayesinin onun gibi çocuklara umut olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Bir umut olsun sadece bu aileler için yapılan bir film değil, toplumdaki her bireyin izlemesi, ders alması ve üzerinde ciddi manada düşünmesi gereken bir film. Bu amaçla yola çıktık ve amacımızla büyük fark yaratacağımıza inanıyoruz. Sevginin, hoşgörünün, iyiliğin, aile bağlarının ve toplumsal dayanışma temalarının işlendiği filmlere ihtiyacımız var."
- "Filmimiz toplumdaki herkese hitap ediyor"
Diğer senarist Semra İmamoğlu da Yeşilyurt ile birlikte çalışmaktan onur duyduğunu belirterek, "Bu projede bizi besleyen şey gerçek hayat hikayesi ve bu hayatın arkadaşıma ait olmasıydı. Birlikte birçok proje yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Filmimiz toplumdaki herkese hitap ediyor ve her kesimden insanın bu filmde kendinden bir kesit bulabileceğine inanıyoruz." dedi.
İmamoğlu, Türk toplumunun otizm farkındalığı konusunda somut adımlar atması gerektiğinin alyını çizdi ve "Bir Umut Olsun, izleyicisinde fark oluşturacak ve sinemada unutulmayacak filmler arasında yer alacak umudunu taşıyoruz." görüşünü paylaştı.
HABER ; Semra İMAMOĞLU