O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Benim gibi orta yaş kuşakta olanlar 70 li, 80'li hatta ve hatta 90'lı yılları çok iyi bilir.
Zira O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
70'li, 80'li, 90'lı yıllarda ülkemiz çok gelişmişti(!)
Dedim ya benim gibi orta yaşta olanlar iyi bilir de, 40 yaşından küçükler bilmez..
Demokratik bir ülke idi.
Aylarca hükümet kurulamazdı.
Demirel gider, Ecevit gelirdi. Ecevit gider, Demirel gelirdi.
Arada bir rahmetli Prof. Necmettin Erbakan çoğunluk sağlasa da hükümet kurma görevi ona verilmezdi, çünkü en iyiyi bilenler başkalarıydı..
Erbakan çok mu itiraz etti, hemen partisi kapatılırdı..
Adalet iyi çalışırdı.
Altı ayda bir hükümet değişirdi.
İki yılda bir seçim olurdu..
On yılda bir askeri darbe olurdu.. Liderlerini de zorunlu istirahat ve ikametleri olan bir adaya gönderilirdi(!)
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Hukuk bağımsızdı, adalet vardı..
Yüksek yargı üyeleri emekli olunca CHP'ye üye olurdu..
İş Bankası'nda mütevelli heyeti üyesi katmerli ve dahi kaymaklı maaş alırlardı.
Dedim ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Üniversiteler şimdiki gibi değildi, bağımsızdı, özgürdü(!)
Rektörler CHP üyesi idiler..
CHP ne isterse o olurdu. Olmadı mı, cüppelerini giyerler sokaklarda ORDU GÖREVE!!! diye ayak diretirlerdi. Şimdi olduğu gibi değil.
Üniversitelere baş örtülü kızlar alınmıyordu. Kapılarda yada üniversitede İKNA ODALARINDA(!) başlarını açmaları için ikna edilirlerdi(!)
Ya açmazlarsa?
Dedik ya koca koca proflar, akademisyenler, dekanlar illaki ikna ederler edemezlerse de okuldan atarlardı, mükemmel bir ikna yöntemleri vardı (!)
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Ekonomi, fevkaladenin fevkinde idi, sözün özü çok güzeldi(!)
Zenginlik paçalarımızdan akıyordu. O kadar çok zengindik ki paraları nereye koyacağımızı bilemiyorduk(!) Hulâsa çok ama çok zengindik(!)
Halkta para çoktu, onun için yağ bulunmuyordu
Kuyrukta yağ alırdık..
Pirinç ve çayı bile kuyrukta alırdık..
Bir gecede %7500 faiz alırdık..
Kur bir anda devalüe edilirdi..
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ(!)
Yollarda araba ile gittiğini bilirdin..Her şey doğaldı..
Yollar topraktı..
Çukurlar vardı arabanın içinde zıplardın mide, bağırsak, böbrek çalışırdı..
Ondan öte taş kum vesaire ne varsa hastalığa birebir iyi gelir hepsini anında düşürürdün.
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ(!)
Hastaneler, ya hastaneler nasıldı! dediğinizi duyar gibiyim.
Hastaneye o kadar çok hasta gitmezdi, gitti mi eve gelmezdi.
Evden çıkarken "Gidipte dönmemek, gelipte görememek var" diyerek helallesilir ve evden öyle çıkılırdı.
İlaç o kadar değerli idi ki, kuyrukta ilaç alırdık..
Kuyruk içinde hastaneye iki kişi gider birisi tedavi olurken bir diğeri de kuyruğa girer sırasını beklerdi. Tabii ki araya giren kaynamalardan sıra gelirse.
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Oldu ya Allah kimseye böyle bir acı vermesin. Hastanız vefat etti.
Hasta ölünce cenazeyi bırakıp eve gelirdik. Dedik ya çok paramız vardı paçarımızdan akıyordu. Akıl işte(!) paçalar için bul bir don lastiği, bağla paçaları o paralar boşa akmasın, değil mi. Neyse derler ya bizde her daim olduğu gibi cep delik cepken delik idi.
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Otobüslerde, dolmuşlar da ayaklar şişer, üstümüz başımız araç içinde içilen sigaralardan dolayı âdeta leş gibi kokardık. Kimse adamın astımı var, koası var, rahatsız olur mu olmaz mı gibi bir derdi tasası olmazdı. Bu nedenle de o yol hiç bitmezdi...
Dedik ya;
O GÜNLER ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ (!)
Peki ne oldu da bu güzel düzen bozuldu?
Sorma evlat. Bir adam geldi.
Kimi ona uzun adam dedi.
Kimi diktatör dedi.
Kimi...
22 yıl iktidarda kaldı.
Bugün yukarı da anlattığım herşeyin altını üstüne getirdi.
Yani bu uzun adam,
RECEP TAYYİP ERDOĞAN geldi, tadımızı bozdu(!) evlat.
Sağlık ve afiyet ile
Nesibe Tükel
