Fısıltı HABERLERİ
HV
29 NİSAN Pazartesi 21:30

ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ  OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI.

Özel gereksinimli bireylerimizin gün  geçtikçe sayısı artmakta. Otizmin görülme sıklığı üzerine yapılan bu çalışmanın ilk verileri 2000 yılında her 150 çocuktan 1'inin otizm tanısı aldığını gösteriyordu. Bu da geçtiğimiz 23 yılda otizmin görülme sıklığında %317 bir artışın olduğunu gösteriyor. %317 artış roparladıtılan birey sayısı.  Bir de raporlandırılmayanlar var ve bu % 'desi daha fazla. Otizmli bireylerin eğitim ve tedavisi için eğitim kurumlar, rehabilitasyon merkezleri ve terapi merkezkeri  sayısı hızla  artıyor.

gundem
Giriş Tarihi : 01-04-2024 00:07
ŞEHİR MERKEZLERİNDEKİ  OCEM UYGULAMA OKULLARI VE REHABILITASYONLAR KAPATILMALI.

Ve bu sektördeki terapiler  ile enteresan şekilde  fayda sağlayacağı söylense de, sonuc malesef hüsran.

Sonucun hüsran olmasının sebebi  bu terapiler faydasız olduğundan değil ancak bu terapi  yada eğitimler hangi algı seviyesinde, hangi yaş gurubu ve hangi aile yapısına uygun bilgilendirilmesi yapılmıyor. 
HER KURUMDA DEĞİL  AMA BİLGİ EKSİKLİĞİ ÇOK KURUMDA VAR.

Çeşitliliğin çok olması, aileler için "acaba çözüm bu mu?" diyerek koşa koşa özel kurumlara gitmesi, ancak sürdürememesi hem terapilerin ve eğitimlerin  faydasız olduğunu  hem de ailelerin maddi ve manevi yorgunluklarının artması ile aile içerisinde  maddi anlamda yetişememeden kaynaklanan kavga, tartışma ile huzursuz ortamları artırarak ailenin diğer  bireyleri ile birlikte en başta özel gereksinimli bireylerin daha hırçın ve tahammülsüz olmasına sebeb  oluyor .

Neden aileler başladıkları eğitimleri sürdüremiyor ?

Algısı olmayan bir bireyi var ve bu bireye o kadar çok yükleme  yapıyor  ki, ifade becerisi olmayan birey ne olduğunu bilmeden güvenli bağlanma ortamı oluşturulmadan kendini birilerinin kucağında bir sisteme dahilken buluyor. 
Bu durum çocuklarımızı o alanda huzursuz ediyor ve bu alana alışana kadar çok fazla duygu durum bozukluğu, kaygı yaşatıyor ve problem davranışları değişerek artıyor. 


Otizmli  bireyler erken tanı ile tespit edilir olması  ve tedavi (iyi olma hali) sürecinde eğitim  ile desteklenmesi oldukça önemli  ve erken yaş eğitimi ile raporu kalkan çocuklarımızda gün geçtikçe artıyor. 

Tanı konulduktan sonra rehabilitasyon, kreş  ile başlayan  eğitim  süreci, anaokul da kaynaştırma, ilk, orta ve lise de kaynaştırma, özel bireyler sınıfı, destek eğitim, uygulama okullarında eğitim  almaya başlıyorlar. 

Devlet okullarında  sabahçı, öğlenci ve tüm gün eğitimler veriliyor, günde 4 yada 5 saat haftada 20 -25 saat eğitim  alıyorlar.

Rehabilitasyon eğitimleri ise haftada  8 saat bireysel, 8 saat gurup eğitimi  ile rapor durumuna göre  aktarabiliyor. 

Devletimiz en az 36 en fazla 41 saat okul ve rehabilitasyon eğitimi verilirken, halk eğitim, belediyeler, geçlik ve spor bakanlıklarımızda özel gereksinimli bireylerimiz için ücretsiz bir şekilde  farklı  saatlerde eğitimler  veriyor. 

Bu ders  sayısı  özel gereksinimli bireyler için yapılan araştırmalar sonucu  makaleler de yayınlanan eğitim destek saati sayısına  eş değer.

Ve devlet bireylerimize servis yemek imkanları da sağlıyor ücretsiz bir şekilde.

Ancak algısı  olmayan bireylerin eğitim alırken  yaşadıkları problemler say say bitmiyor. 
Öncelikle ifade becerisi olmayan bireylerimiz uyaranlara takılıyor. 
Yani evden başlayarak her alanda onları uyaran sayısız  şey var bu uyaranlar onların bir şeylere takılmasını  ve o ona ulaşmak isterken hırçın, ağlayan, bağıran  çocuğunuzu  bir başka  uyaranlı alana götürüyoruz.

İşte  kavram karışıklığı artan çocuk ifade de edemediği için  gün geçtikçe saldırgan, huzursuz ve belli bir yaştan  sonra ailenin kontrol edemediği, kendine, aileye  ve çevreye  zarar veren bireyler olmasına sebeb oluyor. 

Devlet okullarına uygulama okullarına giderken servis kullanan çocuklarımızın  serviste  başlıyor yaşadıkları olumsuz olaylar.

Servisler her bireyi kapısının önünden almak zorunda yönetmelikteki hakları bu şekilde olmasına rağmen, servis şoförleri buna uymuyor (hepsi  değil ama uymayan çok fazla)
Çocuk okula gitmek için evden servise bineceği alana kadar yürüyor.

Çevrede onun ilgisini çeken  birçok şey ile karşılaşıyor  ve onları  almak istiyor. 
Mesela; bakkal yâda market gören çocuklar  içeriye  girdiklerinde herşeye koşuyor, istediklerini  almak her defasında  maddi olarak mümkün olmuyor.
Mümkün olsa da aldığı herşey  ona zarar veren kapalı, ağır metal ihtiva eden, kimyasal koruyucular ile raf ömrü uzatılan, renklendiriciler ile cazip hale getirilen her ürün zaten ağır metaler savaşan  bedenlerini arıtmak gerekirken, artırıyor. 
Beslenmesi çok  dikkat edilmesi gereken bir konu olmasına  rağmen, bu çocuklar kapalı yâda açık içeriği bedenlerindeki zararlı ve fazla olanları artırıyor ve problem daha sokak kapıdan çıktığımız anda artmaya başlıyor. 

Servislerde her biri ayrı  bir özel gereksinimli birey, kendi takıntıları  ile garip sesler çıkarıyor, bağırıyor, ağlıyor yâda hareketler yapıyor.

 Bu bireylerimiz olumlu yâda olumsuz hangi olayı sık tekrar ile görür ise örnekleme  yapıyor, taklit ediyor  ve huy haline  getiriyor.
Kapıdan alınmayan çocuklar,
servis şoför ve gölge destekçilerin bilgi ve deneyim eksiklikleri, aynı zamanda kendi dertleri, uygunsuz kıyafetleri, yaptıkları işin ehemmiyetine varamamaları,
sanki onlara bizim çocuklarımızı azarlama, bağırma, gereksiz disiplin etme görevi verilmiş gibi, orda burda öğrendiklerini uygulamayla başlayan gün  
SOKAKTAN BAŞLAYAN OLUMSUZ UYARANLARDAN SONRA EĞİTİM ALANINA GİDENE KADAR İKİNCİ BÜYÜK PROBLEM İLE MÜCADELESİ BAŞLIYOR. 

Haycana yapılmayan muamele ile itilip, çekilerek bindirme, indirme, gereksiz stresli ses ile sözlü uyarı birde aileleri yargılama  görevini üslenen şoförler ve gölgeleri. 


Evet, çocuğumuz eğitim alanındaki problemler ile karşılaşmak için  ikinci aşamadan  üçüncü aşamaya geldi.

Okul binasına alınan çocukları ilk, orta ve lise yaş gurubunu bekleyen, sabrı  tükenmiş, yaptığı işi silah zoru ile yaparmış gibi olan öğretmenlerin içinde  parmak ile sayılacak kadar az hakkı ile yapanlar alıyor bol bol uyaranlı alana.

Bekleme odasında öğretmen bekleyen bir çok çocuk yâda öğretmeni kapıda  karşılıyor hakkı ile yapanlar, sınıflara götürüyor. 

Otizm uygulama ve özel bireyler sınıflarında  dört  öğrenci iki öğretmen şeklinde eğitim verilir. 

Farklı ırktan ve  dil becerileri ırkın dili olan 4 insan ve  iki tane  Türk öğretmen ,  algılanması normal bireyleri bir sınıfa koyduğumuz da , öğretmen normal 4 farklı  bireylere Türkçe öğretmesi  ne kadar sürede  mümkün olur?

4 otizmli çocuk yaş ve mental yapıları birbirine  yakın olduğu düşüncesi ve kararı ile aynı sınıfta  eğitime başlıyoruz. 

Öğrtmen talimatlarını algılamayan  4 birey, başlıyor kendi takıntıları ile sınıf içi etkinliğe, günlük yaşam  becerileri kazanamamış bireyler  güne çiş, kaka yaparak eşlik ediyor, her birinin bu ihtiyacını gidermede geçen zaman belki bir iki yıl  yarım  gün eğitim saatini  bitiriyor.

Fiziksel ve mental eksikliklerden kaynaklı uyumlu  bir  saat geçirmesi kesinlikle mümkün olmayan dört birey iki öğretmene emanet ve içeride neler yaşanıyor aileler  bir haber. 

Biz anneler artık kapı açılmaz ise camdan, çatıdan  gözlem yöntemleri geliştirmek zorunda kalıyoruz. 

Meselâ ben oğlum eğitime girdiği andan itibaren öğretmenlerin sosyal medya aktifliği ders saatlerinde hep takip ederim.

Aktif olmasa bile içeride  uygun zemin, uygun materyal, ihtiyaçlarını giderecek uygun  günlük yaşam ihtiyaçlarına erişim yok. 
Sınıflar  bu çocukların ihtiyacını kolaylıkla giderecek  şekilde değil de, idare et olana razı ol şeklinde  malesef.


Öğretmenlerimizden bir kısmı ama çok az bir kısmı  olanaklar bu kadar kısıtlı iken  sorunlara çözüm yöntemi bulabiliyor  ve çok ama çok  büyük kısmı  eğitim saatlerini anne babalara  mola saati gibi  başını  beklerken, birçok hırçın, aşağılayıcı, hatta artık medyada paylaşılanlardan da fark edildiği gibi vuran, sürükleyen, ittekleyenlerde var. 

Öğretme yöntemi olarak geliştirilen çin işkencesi gibi, masa başındaki öğretmen elinde mini elektrik akımı  veren bir cihaz, çocuğun bacakları  bacakları arasında  sıkışmış, mini mini şok dalgaları ile, sessiz durma öğretisi öğretme, algı açma yöntemi. 

Korku ile öğretme yöntemi evde  problem davranış çıkaran, arttıran yöntemler olduğu bilinmiyor nedense.
Okula gidecez kelimesini  duyduğunda  kıyametler koparan çocuklar ve eğitim sistemi...

Gelelim öğretmenlerimizin hoş olmayan bir hatasına daha.
Kıyafetleri malesef. 

Şimdi düşünelim anaokul veya ilk öğretim öğrencisi özel  birey birşey istiyor anlatamıyorda,  dil becerisi olmadığından dolayı.
Başlıyor kendini yere atmaya, sürünmeye. 
Kucaklanıp  yada eğilip elinden tutularak uzaklaştırmak gerekiyor, yâda çiş kaka yaptı, kustu diyelim. 

Elini yüzünü yıkaması, üstünün değişmesi, altının temizlenmesi gerek. 

Mini boy, dekolte kıyafetler ve topuklu ayakkabılar  ile öğretmenler üzerleri kirlenecek diye bu görevde destek vermek yerine, bazı kadınlar  vardır, hoşuna  gitmeyen birşeyler yaptığında çocuğu  ya avaz avaz bağırır yada aşağılar küçümser, kötü sözler söyler ya, onlar gibi  davrananlar çok. 

Nadiren iyi davrananlar olmakla birlikte onlar da  belirli bir süre sonra  meslek hastalığı gibi  görev  bilinci  kaybetme yaşanıyor. 
Haklı  oldukları yerler  var tabi, 4 özel gereksinimli birey, eksik malzeme, uygunsuz ortam, bıkmış, tükenmişlik sendromu yaşıyorlar.

Bir toplantıda dinlemiştim, yurtdışında  öğretmenler günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan da sorumlular diye.
Tuvalet ihtiyacı, bez temizleme, kıyafet değiştirme gibi. 
Bizim ülkemiz de bu işleri yapmak için  anne dışarıda  bekler yâda ücretli bu görevi yapacak  insanlar vardır. 

Bir kısım  anne tüm  gününü eğitim kurumlarının kapısında bekler.

Birde büyük yaş gurubu, orta ve lise  gurubu çocuklarımız  var. Öğretmen giyim kuşamından tahrik olan, dürtüsel  problem yaşayan. 

Her öğretmene  olumsuz tepki vermeyen bireyler bazılarına dokunmak ve  değmek  için fırsat  kollarlar. 
Erken yaş  eğitimi ile çocukların temas konusunda  problemi çözümlendiğinde, çocuklar , ergen yâda gençler öğretmene dokunurken şiddet  gösterir  gibi davranır  ve evet şimdi dürtü  kontrolü yok, şiddet  davranışı çok  damgası ile  antidepresan miktar artışı ile çocuğu okula getirmesin diye  veliye  baskı...

Yüzlerce çeşit  eğitim modeli var, bunlardan bir tanesi yâda birkaç tanesi ile birşeyler yapmaya çalışan, çalışmayan böyle  gelişi güzel  devam ediyor. 
Uygulama okullarında eğitim ve terapi  alanları çok güzel.
Konya'da bir kurum var,  SOBE. SELÇUKLU OZİMLİ BİREYLER EĞİTİM  VAKFI.
Alan olarak eş değer  bir çoğu da daha güzel olan uygulama okullarında eğitim alan bireylerde mezun sayısı  çok az iken bu kurumda mezun sayısı çok ve problem gün geçtikçe  azalıyor. 
Erken yaş eğitimi, aile eğitimi, aile, eğitimci, birey iş birliği ile mutlu birey, aile, eğitimci modellemesi ile değişim sağlanmalı yâda tamamen kapatılmalı. 

Uygulama okullarında  herkes gün sonunda çok yorgun, bıkmış, usanmış. 

En büyük sıkıntı ise annede, neden doğurdun bu çocuğu diye boşayanlar, dövenler, terk edip hayatını yaşayanlar.
Aileden başlayarak akraba ve komşulara  düşen görev de anneye acıyarak  bakan gözler, gereksiz saçma sapan akıl vermeler, yargılama ve 
ALLAH YARDIMCIN OLSUN DEMELER.

Sen kul olarak yardım etmen gerektiğini unutma, Allah'ın işine karışma derim ben .

Rehabilitasyon merkezleri daha da vahim  durumda, bir saat ders ücreti 2024 yılında en düşüğü 800 tl den başlayarak, terapi  şekli, merkez eşitliğine  göre 2000-3000 tl ye varan 40 dk danışmanlık veya eğitimler.
İlk 10-15 dk uyum süreci  ile geçiyor.

Kitap ve eğitim teknik terimleri ile aileye nutuk verenlerden oluşuyor.

Çocuklarda  kavram karışıklığı, ışık, ses, görsellere karşı hassasiyet varken ilgisini çekecek yüzlerce  materyal içinde  tercih ve planına göre verilecek eğitimde, çocuk ilgisi olana hışınırken ulaşamamasından kaynaklı problem davranış  ve antidepresan ihtiyacı doğuyor. 
Kullanıyor ise doz  artışı.
Söylenen sözler  ise aileye talimat almıyor oysa çocuk ortamda ilgisini çekeni almak, onla oynamak için  ifade edemedikce bağırıyor, ağlıyor. 

Aile çocuğu bilmiyor eğitimciler hem çok sık değişiyor hemde aile ile eğitim sürecinde güvenli bağlanma kısım sorununu çözmeden  kapıdan eğitimciye teslim ile karmakarışık bir durumla karşılaşan çocuklar. 

Eğitimcinin değişmesi her hafta  başka öğretmenin eğitime  girmesi daha da vahimi gurup eğitimlerine servislerde ki destek için gelen ablaların öğretmenimiz diye  eğitime girmeleri.

Daha yazılacak, devletimizin aylık  en az 40-50 bin tl kadar bir bireye yaptığı masrafı çöpe götüren bir hata ile kapatayım. 

Rehabilitasyon merkezi kapılarında, güvenlik kamerasından çocuğun geçirilmesi ile başlar gün. 
Bebek arabasına  oyuncak  bebek yatırılıp, kameradan geçip devletten ödeneği alan kurumlar ve bu ödeneği paylaşan  aileler. 

Araç alma için  verilen  destekte ise bayiler  80.000 bin tl den başlayarak önce  alabilme  koşulu öne  sürüyorlar.
Bunu vermez isen araç alman için  6-8 ay beklemek zorundasın araç yok. Verirsen var ama.

Okullar, rehabilitasyon merkezleri daha servise binerken çöpe atmaya başlıyor  aile içinde bu bireylere  verilmeyen devletin  verdiği destekleri. 

Bir de sanki hizmet ettiklerinin karşılığını almıyormuş  gibi, aileye karşı  bir üstünlük  bir aşağılama hareketleri, müdürden  servis  görevlisine kadar.

Taktir edilecek kurumlar yok mu?
Var tabi ki Ankara  Hacı Şahin Rehabilitasyon Merkezi sahibi  Sayın  Hacı  Şahin  bey, eğitimde aile eğitimin şart ve çocuğu analiz ederken aile  içi  görevlendirme için  eğitim kitabı hazırlamış. Ben Ankara, İstanbul, Eskişehir, Konya  ve son  olarak Bursa'da bu alan da  derin analizler yapan  belediyeden gençlik spor, halk eğitimden devlet okullarına kadar her alanda sürekli  araştırma yapan kurum gezen biriyim.

Sapanca'da bir  basit, doğa içinde ismide Doğa Otizm, Ankara'da Hacı  Şahin  bu konu da  Türkiye'ye örnek olmalı  ve bu çocuklar için  doğal ortamlarda, uyaranlardan uzak, erken yaş eğitimi  ile yatay basit tek katlı  binalarda, geniş  bahçe  ortamında  sabah toprak ve spor  terapisi ile enerjilerini dengeleyerek eğitime başlanarak, hatta aileleri de o doğal ortamlarda barınmaları için  yöntem  bulup, okula yürüme mesafesi ile servis sorununu kökten  çözüp bu sırada  çocuklara  yürüyerek  veya bisiklet  ile okula gitmesini öğretebiliriz. 

Az insanın olduğu  köyler  mesela bu konuda  çok  sorunu çözer.
Konu komşuda gözetler, bahçede, toprakta enerji atarken dengelenmiş olurlar. 


ŞEHİR 
TRAFİK 
SOKAK
APARTMAN
UYARANLAR
ÇEVRESEL FAKTÖRLER  bu çocukların artmasına  ve sorunların  büyümesine sebebler.

Bursa Osmangazi ilçesinde 
Hafif otizmli birey 3326
Orta otizmli birey 1041
Ağır otizmli birey 126,

Kestel'de bu sayı, hafif 314 orta ve ağır 103

Yıldrım'da 
Hafif 856
Orta 235
Ağır 27

Gürsu'da ise
Hafif 158
Orta 13
Ağır 8
Geçen haftalarda Gürsu  Ram müdürü  Sayın Muammer Kurnaz bey ile görüşme yaptığımızda neler yapılabiliri konuşurken, bulunduğu okul o
özel gereksinimli bireyler için  çok uygun, doğa içinde olduğu ve bu çocuklarımızın  böyle  yerlere ihtiyacı olduğunda hem  fikir  olmak  ve müdürümüz de çocuklar için  güzel  fikirlerini  paylaşımı ile  verimli  bir  toplantı ile sorunları yerinde çözmenin imkansız yeniden oluşum  ile çok kısa sürede  çözüme  ulaşacağını paylaşmıştık.

Özetle erken yaş ve aile eğitimi, doğa ortamlarında rehabilitasyon ve köy okullarının değişimi ile her şey kontrol altına alınır  ve sorunlar  çok büyük ölçüde çözülür.

Tülay Gürel 
Özel Gereksinimli Bireysel Dernek Başkanı

Sabahattin BİRİNCİSabahattin BİRİNCİ

YORUMLAR