Fısıltı HABERLERİ
HV
20 NİSAN Cumartesi 07:14

İnsanlar O Kadar Çaresizdi ki, Çocuklarını Köle Olarak Sattı

Yusuf Alper EVCİL ( YAZAR )
Yusuf Alper EVCİL ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 31-01-2023 09:52

İnsanlar O Kadar Çaresizdi ki, Çocuklarını Köle Olarak Sattı

Okuduğum bir cümle derinden sarsılmama neden oldu. Birçok düşüncenin beynimde bir dansa başlamasını tetikledi.

“İnsanlar o kadar çaresizdi ki, çocuklarını köle olarak sattı.”

Bu cümle 1815 Tambora Yanardağı patlaması ile ilgili birçok kaynakta yer alıyor. Günümüzden 200 yıl öncesinde yaşanan bir felaketin günümüze yansıması olarak nitelendirilebilir. Fakat ben tarihi olarak bu olayı anlatmayacağım. Sadece insan çaresiz kalınca neler yapabilir? Konusunu ele almak istiyorum.

“Aslında en güçlü olduğumuz an, en çaresiz olduğumuz andır. “

Yapabileceklerimizin sınırı artık yoktur.  Kaybedilecek her şey kaybedilmiş, daha fazla dipte gidecek yer kalmamıştır artık. Elimizde olan sınırlı kaynaklarla hatta elimizde hiç kaynak kalmamış durumda devam etme mücadelesine gireriz. Elbette başarırız. Çünkü eğer en dibe düşene kadar nefesimizden vazgeçmemişsek, güç hala içimizde demektir.

Ne kadar sert bir düşüş yaşamışsak, o kadar hızlı ve güçlü toparlanırız. Fizik kuralları değişmez zemine sert çarpan cisim daha çok yükselecektir.  Her ne kadar aynada ki görüntümüz aynı olsa da, biz artık aynı değilizdir.

Duygularımız değişmiş, kendimizden başka insanlara güvenimiz azalmış, ruhumuzda ve mental dünyamızda binlerce yara izi kalmıştı

“O AN” her şeyin değiştiğini fark ettiğin ilk zaman….

Çaresiz kaldığımız ilk o an. Yapayalnız, soğuk bir kış gecesinde sokakta kalmışçasına titreyerek, düşünmenin bile ağır geldiği ilk o an… Atlatması en zor an olacaktır. O an  dan sonra bir daha aynı insan olamayacaksındır.  Hissettiğin bu üşüme, içinin bu titremesi bir ömür seninle kalacaktır artık.

Olan biten her şeyi, tüm inançlarını sorgulamaya başlarsın sonra.  Artık önceden körü körüne bağlı olduğun hiçbir inanca bağlı hissetmezsin kendini. İnsanların dürüstlüğünü, sözleri ile yaptıklarının ne kadarda zıt olduğunu anlamaya başlarsın mesela. Delireceğini hissedersin. Yorulma hissi kalkar vücudundan kilometrelerce yürüsen hiçbir şey hissetmezsin.

Yaratıcına sığınırsın, sıcaklığı ondan hissetmek istersin. Çaresiz kalmışsan, kimsesiz kalmışsındır çünkü. Kimsesizlerin kimsesinin kapısına gidersin.

Dertleşmek istemezsin insanlarla. Ne anlatacağım ki? Ne kadar anlayacaklar? Suskunluğa girersin. Sustukça daha çok büyür içinde ki boğulma hissi. Sustukça, konuşmak anlamını yitirir.

Şimdi bu yazının sonunda bir çözüm önerisi olmalı… İyileşme süreci, ne yapmalıda bu durumdan kurtulmalı önerileri.

Takip edenler bilir beni, sığ ve altı boş öneriler bana göre değildir.  İnsan kimi zaman yaşamalıdır. Sevinci coşkuyla yaşadığı gibi, hüznü de yaşamalıdır. Tek önerim olabilir bu durumda.

“ Bu zamanların geçici olduğunun farkına var. İyi olacağın günü bekle sabırla!”

Çünkü hayat bu, sen neye koşarsan o da sana koşar. Sürekli mutsuz olmayı, tekrar aynı sorunların olacağını düşünürsen onlarla meşgul olur o tarafa yürürsün.

Mutlu günlere koşarsan, mutlu günlerde sana koşacaktır.

Hayat bu kendisi geçici zaten.  Mutluluklar gibi, dertlerde kalıcı olmayacaktır.

 

Sevgi ve Muhabbetle

Yusuf Alper Evcil

31.01.2023

YORUMLAR