Fısıltı HABERLERİ
HV
15 MAYIS Çarşamba 10:52

Yemeyeceksen Üzüm Bağcı Dövme Be Gözüm!

Gülhan YILMAZ ( YAZAR )
Gülhan YILMAZ ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 29-04-2024 10:26

Yemeyeceksen Üzüm Bağcı Dövme Be Gözüm!

İnsanlarımızın bir hayli sekülerleştiğine şahit oldukça özümden damıttığım, ruhumdan sevgiyle inşa ettiğim şiirlerim bile bana toplum için afaki ve yabancı görünmeye başlıyor.

Her ne kadar bu his beni parçalasa da ve peygamberi ve ahlaki düsturlar kimsenin umrunda değilmiş gibi dursa da "hayır!" diyorum kendi kendime.
"Bazı kişilerin nabzını yakalayamamış olabilirsin ancak dini hisler, letaifler, din sevgisi ve özel hassasiyetler tam olarak içtedir." Din Psikolojisi de bunun böyle olduğunu kabullenmiştir çoğu zeminde.
Önemli olan her koşulda nabzı yakalamak mıdır yoksa bir üst kültür eseri olan şiiri tatlı tatlı, yer yer sunmak mıdır? İkinci maddeyi çoktan kabul etmiş durumdayım efendim, itirafımdır yürekten...
Şiir kitaplarım her çıktığında, o eşsiz, "güzellik üretmiş olma" heyecanı ile dostlarıma, akrabalarıma, gençlere hediye vermek onları, kutsal bir görev mesabesindedir benim için. 
Bir zamanlar o akrabalardan biri bana dönüp: "Ama şiir çok okunmuyor ki! Önce şiiri sevdirmelisin!" demişti. Toplum şiiri sevmeden şiir yazılamayacağını bilmediğimden (siz biliyor muydunuz bunu?!) üzülmüş, mahcub olmuştum. İşin aslı, benim, şiiri sevdirme diye bir görevim olduğunu da hiç sanmıyordum. Hissettiğim latif duyguları sevecenlikle hediye ettiğim kişilere bunları duyumsatma mecburiyetim de yoktur doğal olarak. Sanatı böyle görmek biraz cahil söylemi gibi...
Hem şiir bir üst kültür ürünüdür, okuyan, etkilenen büyür. İstemeyen, sevmeyen de okumuyor zaten. Beis var mı, yok!
Üzümü yemeyeceksen bağcıyı dövme lütfen!
Alev Alatlı söylemişti ya bizim toplumda; konuşmalarda, münazaralarda bile kişiler, konuyla değil şahısla ilgili yürürler. Ama ne yürüme! Bu, en yaygın ve sonuçsuz safsatadır esasen. Oysa odaklanmamız gereken bu değildir. Kişiye değil işe bakmalıyız artık!
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" sözü hem şiarımızdır hem de çok düşünmemiz gereken bir nükteyi barındırır. O nükte de bir istisnai haldir. 
Bu vecizeye göre laf değil iş üretilmelidir. Zira lafla peynir gemisi yürümez. Ancak,  edebiyatçıların hem işine hem lafına (konuşmasına) bakılabilir. Bakılmalıdır da...Güzel konuşmadığınız yerde yoksunuz siz de.Orda bulunsa güzel cisminiz bile...

Şiirin, sözün, edebiyatın asıl sahibine telmihle nihayete erdirelim bu yazımızı.

SÖZÜN SAHİBİ

Sözün sahibi ben miyim, her söylediğim sevilsin?
Baharı ben açmıyorum neşemle toprak dirilsin.
Bulut benden emir almaz, rahmetler bana danışmaz.
Tenim yağmursuz yaşamaz; aciz kuldan başka neyim?

Ötelerde bekler idim canlar alemine geldim,
Şükür benim pelesengim; yok iken varlığa geldim.
Sevmiş de yaratmış beni, gözü-gönlü bağışlamış,
Ana-baba sıralamış; hamdetmeyip de neyleyim?

Ahmaktır O'nu bilmeyen, hem sevmeyen, hissetmeyen
Eni konu düşünmeyen, ben bunları bilmekteyim.
O'dur yarına vardıran, yazgıyı bana tattıran,
Halis, iyi, hoş baktıran; öl deyince ölmez miyim?

(20.01. 2020  00: 38 Pazartesi şiirimden bir bölüm)

Gülhan Yılmaz

YORUMLAR
ÇOK OKUNANLAR