Fısıltı HABERLERİ
HV
04 MAYIS Cumartesi 20:25

ANNELİK – BABALIK GÖREV Mİ, DUYGU MU?

Özlem GÜRBÜZ ( YAZAR )
Özlem GÜRBÜZ ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 26-04-2023 15:02

                   ANNELİK – BABALIK GÖREV Mİ,  DUYGU MU?

Her acıyı kaldırabilecek ve kaldıramayacak yaşlar vardır. Annesini veya babasını, veya her ikisini birden kaybeden çocuklardan tutun; aile içi psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalan nice çocuklar var ve bu çocuklar, yetişkinlik dönemlerine gelseler de yaşadıkları bu travmalar onlarda kalıcı bir hasara sebep olabiliyor. Burada anne ve babalara düşen görev, çocuklarına değil psikolojik veya fiziksel şiddet uygulamak; onların yanında kendi aralarında dahi tartışmamaları gerekiyor. Fakat ne yazık ki bazı ebeveynler, buna dikkat etmemekle kalmayıp, sadece kendilerini düşünerek bencilce hareket etmektedirler. 

Sadece doğurmakla, onları yedirip içirip giydirmekle anne-baba olunmuyor; çünkü bunlar zaten biyolojik özellik olmakla beraber her anne- baba için yapılması gereken zorunlu birtakım görevlerdir. Günümüzde anneliği ve babalığı bir meslek veya kariyermiş gibi görenler bile var. Sırf annelik - babalık görevlerini yapıyorlar diye bunları dillendirip insanlara anlatarak veya sosyal medyada paylaşarak çevreye karşı iyi anne ve iyi baba imajı oluşturmayı hedeflemektedirler. Oysa her şeyden daha önemli bir şey var ki o da sevgidir. Çünkü bir bebek dünyaya gelirken ağladığında O'nu kucağınıza alıp O'na sevgi gösterirseniz ağlamayı bırakır, acıktığında da yine sevgi göstererek O'nun karnını doyurduğunuzda mutlu ve huzurlu olur. Uykusundan korkarak uyandığı zaman bile O'nu sevgi ile uyutursanız sizin O'na verdiğiniz sevginin güveni ile tekrar uyur. Sevgi duygusu hepimizin bilip de birçoğumuzun ne yazık ki farkında olmadığı yüce bir duygudur ve bu duyguya erişip mazhar olmak da hiç şüphesiz farkındalıktan geçer, yani bilinçten. 

''Biz çocuklarımızı ne öperdik ne de onlara sarılırdık; ama onları hep uzaktan severdik'' cümlesini belki birçoğunuz bazı eski kuşaklardan duymuşsunuzdur. Peki ama o kuşakların bunu yapmalarındaki amaçları ne olabilirdi? Ben merak edip nedenini bazı yaşlılara sorduğumda bana şu cevabı verdiler: ''Çünkü çocuklarımız şımarmasınlar diye ve bize karşı çekingen olup saygılı olsunlar diye.''

Bir genç olarak bu konu hakkındaki genel düşüncelerimi soracak olursanız; saygının yolu sevgiden geçer. Sevgi olmazsa saygı tek başına emiraltı olarak kalır geriye. Sevgi, çocuklarınıza uzaktan bakışlarla gösterilmez; sevgi evvela yürekten hissedilir, dokunuşla... Dokunarak sevgiyi hissetiremeyen ebeveynler, ne yazık ki kuru bir kütük tanesinden ibarettirler. Çünkü bir kütüğün, bir ağaç gibi faydası olmaz; ama ağaç, gölgesini hissettirerek ona sığınan kim olursa güneşin aşırı sıcağından korumakla birlikte, meyvesi ile de sağlığa fayda ve katkı sağlar. 

Gelelim anne-babalığı kariyermiş gibi görenlere...
Anne-babalık kariyer değil; bir hikmettir. O evladı da anne - babalara bahşeden Allah'tır. Allah veriyor o canı. İnsanlar, onların dünyaya gelmesi için sadece birer vesiledir. Hepimiz vesileler aracılığıyla dünyaya gelmiş varlıklarız. Sanmayın sakın Hz. Adem (as.) Babamız ve Hz. Havva Anamız vesilesiz yaratıldılar. Onları hem yaratan hem de onlara vesile olan da yine Allah'tır. 

Çocuklarımızı dinleyelim, onları anlayalım. Eğer bugün onları dinleyip anlayamazsak, gün gelir onlar başkaları tarafından itilip kakılmakla kalmayıp ezilirler. Sevgimizi onlara göstermezsek, onlar doğru mu yanlış mı olduğunu test etmeden sevgiyi yanlış insanlarda aramaya başlarlar. Sevgi açlığı ne kötüdür, aslında en acı derttir sevgi açlığı çekmek... Aşk acısından bile daha derin ve daha can yakıcıdır.

Unutmayalım! Her güzel başlangıç 'sevgi' yolundan geçer. Yunus Emre Hazretlerinin de dediği gibi: ''Sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz.''

Sevgi ile yaşayıp sevgi ile kalalım... 
Saygılarımla...

YORUMLAR