INKILAP
İki cihan güneşi HZ Muhammed cahiliyye toplumuna Peygsmber olarak gönderilmiştir.
Bu görev öğretmenlik mesleğine ışık olacak bir metoddur.
Aslında her kul bir öğrenci ve öğretmen olma durumundadır.
Rabbimiz in Cebrail aracılığıyla peygamberine gönderdiği ilk vahyi/görevi peygamber vasıtasıyla insanlığa da yüklemiştir.
Hz muhammed ilk vahiy olan Oku emrine muhatap olmuş ben okuma bilmem diyerek vahyin ağırlığından ürperen resule nasıl okunacağını düşünmeye dahi mehal vermeden Rabbimiz:
“Yaratan Rabbinin adıyla oku” diye buyrmuştur.
Yüce Rabbimiz burada kendi varlığını yarattığı yaşatığı kuluna bildirmiştir.
Ve şöyle buyurmuş hatırlatmıştır.
“O seni bir damla karışık nutfeden yarattı”
Ve tekrar kendisinin sıfatlarınfan olanı anlattı.
“O Rabbin ki kerem sahibidir”
buyurdu.
Ve sonra:
“O sana kalemle yazmayı öğretendir”buyurmuş ve kaleme işaret etmiştir.
Yeryüzünün öğretmeni olacak Peygambere öğretilen “Alak”suresinin ilk beş ayeti olmuştur.
Dolayısıyla öğretme ve öğrenme metodu vahiy yoluyla ilan edilmiştir.
Fazla değil kısa ve öz olarak Rabbimiz Peygamberine Rabb’lığını tanıtmış;
Peygamberine de bir damla sudan yaratılmış olduğunu öğretmiş,peygamberin kendisini tanımasını da önemiştir.
Teşbihte hata olmasın adeta bir tanıtma merasimi...
Hz Ali ra Rabbini bilen nefsini bilir sözü yerli yerinde olacaktır.
Öncelikle kişinin kendini tanıması elzemdir.
Ben yaptım oldu değil; Rabbimin ol dediğini nefsimde oldurdum demektir aslolan:
O yüceler yücesinin gönderdiğine tabii olmak,emirlerini yerine getirerek, yasaklarından kaçmak asla!
“yaklaş”mamaktır hakikat.
Vahiyle ihya olan Peygamberimizin irşadıyla yoğrulmalı ve etrafımıza da ışık olmalıyız.
İlk beş ayete muhatap olan Hz Muhammed öyle müşriklerin dediği gibi bırakılmamış.
Müzemmil suresiyle yakın akrabalarını vahye islama davet etmesi emredilmiştir.
Cahiliyye adetleriyle hemhal olan yakınlarını Allah’ın inayet ve keremiyle Inkılap/ hidayetlerine vesile olmuştur.
KLB kökünden gelen Kalb/ Inkılap zuhur etmiştir.
Rabbimiz yeniden kendi yoluna dönülmesi gerektirdiği gibi döndürsün bu ümmeti.
Ayetleri dillerden kalbe kalplerden yaşanır ve yaşatılır hayat nizamı eylesin.
Sonra ne olmuştur, peyder pey, vahiyle peygamberin eğitim öğretimi yirmi üç yıl devam etmiştir.
Bu nasıl olmuştur: Yaşanan hadiseler olaylar neticesinde aşılamayacak konularda, peygamber olması dahi, olaylara açıklık netlik getiremediyse eğer,
Rabbimiz müdahele edip olayı vahiyle açıklıyor.
Cebrail vasıtasıyla Peygamberine bildiroyor ve Peygamberimiz SAV tek bir noktasını değiştirmeden eğip bükmeden bulunduğu toplumu irşat ediyor.
Rabnimiz bu irşadı inkilabı peygamberine bizzat Cebrail yoluyla,kendisi öğretiyor, ve Resulünü öğretecek etkinliğe ve donanıma sahip kıvama getiriyor.
Bu gün günlerden yirmi dört Kasım güya öğretmenler günü:
Evet öğretmen kutsaldır Peygamber mesleğidir, ancak Peygamberin öğretisinden geçmiş midir?
Sözüm ona bi öğretmenin kendi çocuğunun”seni nasıl öğretmen yapmışlar”dediğine şahit olmuştum...
Günümüzde aksi yönde dönüşümün sebeplerine indiğimizde bazı hususları dillendirmek gerektiğii açık.
Keza örnek teşkil edecek olan idareciler, yöneticiler de toplum üzerinde olumsuz etki bırakabiliyor.
İstisnalar kesinlikle var birebir onlara da şahitliğimiz vardır elbette.
Burada manidar tesbitiyle Aliya İzzetbegoviçi rahmetle minnetle analım.
“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için, gökyüzünün öğretmeni olmak lazım”
Hakikaten tarihe altın harlerle yazılması gerekiyor ve her bireyin öncelemesi ve şiar edinmesi gerekiyor.
Bugün bu tarihi cümleyi kullanmayan kalmayacaktır, ancak kullanmak yetmez, kendi üzerine alıp içselleştirmek gerekir:
Sözün sahipleri sözle yetinmemiş kendileri bizzat temsil etmiş tarih yazmışlardır...
Yeri gelmişken Aliya İzzetbegoviç’in sözünü tesciller mahiyetindeki Cennet mekan Erbakan Hocamızın şu tarihi tesbitini de zikretmeden geçemeyeceğim;bu günün anlam ve önemine binaen.
... Önemli olan nedir biliyormusunuz?
2+2 =nin 4 ettiğini Milli Eğitim’in bütün mensupları öğretebilir.
Fakat helal 2 liranın, haram 3 liradan büyük olduğunu, ancak şuurlu eğitimciler öğretebilir”demiştir.
İşte böyle bir anlayışla “peygamber mesleği” denilebilir ve amaç hasll olmuş olur.
Milli Eğitim’in yanı sıra, Erbakan hocamızın tedrisatından geçmek te büyük bahtiyarlık olduğunu bizzat dizi dibinde olmakla tatmış olduk elhamdülillah.
Başta da belirttiğimiz üzere her bir birey, bildiğinin öğretmeni, bilmediğinin öğrencisidir.
Her birimiz güttüğümüzden mesulüz.
Yönetici yönettiğinden, Amir, memurundan, öğretmen, öğrencisinden,baba anne evladından, ağabey/abla kardeşinden mesuldür ve peygamber mesleği denilen öğretmenlik mesleğini, Peygamberin eğitim öğretim metoduyla uygulamaya alınırsa ancak amaç hasıl olabilecektir.
Yoksa herşey gibi içi boşaltılmış sözlerden ibaret kalacaktır.
“Ey resul rabbinden sana indirileni tebliğ et.
Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kafirker topluluğuna rehberlik etmez.Maide suresi 67. Ayet/
Bu ayet ile de rabbimiz sorumluluğun ağırlığını peygamberine dolayıslyla bizlerr yüklemiş. kimlere rağbet olunacağını da bildirmiş.
Vahyin öğrencilerine selam ola...
Nazile ŞA NAL
