SAĞLAM BİR TEMEL,SAĞLAM BİR YAPI
Temeli sağlam mı? Bu soruya birçok kez şahit olmuşuzdur. Bu sözcükler kimi zaman sınava hazırlanan bir öğrenciye, kimi zaman da bir yapının sağlamlığına dair yöneltilen bir soru olmuştur. Ve hemen ardından da temeli sağlam olmayan bina yıkılır diye kalıplaşmış kelimelerin bütünü ile akıllarda yer edinen bir cümlenin oluşmasını sağlamıştır. Peki bu söylenen gerçekten de doğru mu ? Bunun üzerine konuşacak olursak . Bir lise öğrencisi ilkokul ve ortaokul yıllarında matematik adına herhangi bir gayreti yoksa lise öğrenimi sırasında ilk aşamada yapamayacağı hususunda önyargısının olması gayet normaldir ,yapamayacağını düşünebilir ancak gayret ettiği taktirde olduğu seviyeden kat ve kat iyi bir duruma gelebilir yine aynı şekilde hayatı boyunca hiç kitap okumamış bir insanın yaşının ilerlediği bir zamanda okuma alışkanlığını bir anda kazanması beklenilemez ancak zaman içerisinde okumayı sevebilir hatta oldukça fazla sevebilir ve geçen onca yılda neden okumadığı hususunda pişmanlık hissedebilir .Burada bahsi geçen temel mantığında da kast edilen kendimizi ne kadar geliştirirsek ilerleyen aşamalarda bilgi birikimimizin , hayat deneyimimizin üzerine ekleyerek hayatımızı düzene koyabiliriz . Ancak temelimizi sağlam bir şekilde oluşturmadığımız taktirde sürekli bir tedirginlik ve eksik olanı tamamlama kaygısı olacaktır. Konu üzerinde özet olacak bir slogan yapılacak olursa ;Temeli sağlam olmayan sallanmaya mahkumdur fakat yok olmaya ve yıkılmaya değil. Geçmişin pişmanlığı içinde boğulmak yerine geleceğin aydınlığına ve bize katacağı yenilik ve güzelliklere odaklanmalıyız , kendimizi motive edebilmeli ve zaman kontrolü konusunda dikkatli davranmalıyız geçen her bir saniyenin kıymetini bilmeli ve bilinçli bir zaman tüketimini yapabilmeliyiz . Gerektiğinde de geçmişimize kısa dönüşler yapmalı tekrarlanmaması gereken hatalarımız hususunda dirayet kazanmalı, kendimize inanmalı ve söz vermeliyiz . Mutlu olacağımız şeyleri değil bize keşke dedirtmeyecek ve yaratıcının emirleri ile çelişmeyen hususları dikkate alarak hayatımıza yön verebilirsek gerçek bir mutluluk kaçınılmaz olacaktır çünkü bizlere şuan içinde bulunduğumuz dünya düzeninde aşılanan fikirlerin bir kısmı malesef ; Mutlu olduğun şeyi yap , özgürce yaşa ,akışına bırak adı altında kulağa kısa bir süreliğine hoş gelebilen ancak uzun bir vadeye yayıldığında hiç hoş olmayan ve yaşanılmaz bir dünyayı yapmanın planları olabilir .Bizler mutlu olduğumuzu doğruysa ve Rabbimizin emirleri doğrultusunda ise yapmalı , özgürce yaşamayı aldığımız kararlardan etkilenen kendimiz , ailemiz ve dünyanın olduğunu unutmadan uygulamalı ve sorumsuzluk yapmak olarak algılamamalıyız . Akışına bırakmak hususuna gelecek olursak aslında hiçte akışına bırakmamak en doğrusu olacaktır çünkü hayatımız için çaba sarf etmeliyiz, ellerimizi birbirine bağlamayı değil çalışıp çaba göstererek helal çerçevesinde emek harcamalı umutsuzluğa yer vermeyerek rabbimize üzerimize düşeni fazlasıyla yaptıktan sonra tevekkül edebilmeliyiz ,rabbimizin bizim için her şeyin hayırlısını ve doğrusunu bildiğini unutmamalıyız bizim kısa vadeli planlarımız onun bizim hayatımızı uzun bir vadeye yayılmış olarak bilebileceğini unutturmamalı. Her şeyin göründüğü gibi masum ve bizim yararımıza olacağını düşünmeyelim ,önümüze konulan seçeneklerden bizim için en doğru olanını ayırt edebilmeliyiz gerektiğinde ise kendi seçeneklerimizi oluşturabilecek yetkinlikte olmalıyız. Araştırma yapmaktan görüneni daha derinden incelemekten sakınmayalım ,memnun olmadığımız hususları sürekli göz önünde bulundurmak yerine elimizden geleni fazlası ile yapabilmeliyiz geliştirmekten, dönüştürmekten yorulmayalım bizlerden sonraki nesillere ve kendimize umut dolu , İslamiyet güneşi ile ısınan bir dünya emanetimiz olsun inşallah . Bir dahaki yazımda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.