Fısıltı HABERLERİ
HV
28 MART Perşembe 16:31
1 Advert

HAYATIMIZ VE DÖNÜŞÜMLERİMİZ

 SELMA YÜCEL
SELMA YÜCEL
Giriş Tarihi : 07-11-2022 12:37

HAYATIMIZ VE DÖNÜŞÜMLERİMİZ

İstiridyenin bir inci tanesi oluşturmak uğruna neler çektiğini bilir misiniz?
İncinin oluşumu bir istiridyenin kum taneleri tarafından rahatsız edilmesiyle başlar. Dış kabukları oldukça sert ve açılması son derece zor olan istiridye, kum tanelerinin içine sızmasıyla rahatsızlık yaşar. İstiridye buna tepki olarak hem kum tanesini sarmayalan hem de kendisini rahatlatan bir kalkan oluşturmaya başlar.
Sarıp sarmalar, anne şefkatiyle yıllarca.
Tüm varlığıyla…
Bu nedenledir ki kum tanesini kaplayan o sedefe” incinin annesi” denir. Aslında bu istiridyenin kendini korumak için yaptığı eylemden başka bir şey değildir. O, kendince bunu yabancı madde olarak algılamış ve bundan rahatsız olmuştur. Savunma mekanizmasının devreye girmesiyle salgı merkezinin kapıları açılmış ve bu uzun yolculuğu başlatmıştır. O minicik kum tanesinden korunmak için kendine kalkan oluşturmuştur. 
Sabırla, sevgiyle, canla başla.
Tüm varlığıyla…
Kum tanesi bir çekirdektir artık. Oluşumunu tamamladığında dönüşeceği halden kendisinin bile haberi yoktur. Öyle güzel bakılır ki ona, parçalanmış olan kayanın bu ufacık tanesi, değerli bir inciye dönüşmüştür bundan böyle. Bir anlamda bu duruma teslim olmuştur da diyebiliriz. Tanrı misafiri olarak davetsiz girdiği bu evde, ahengi yakalayıp ona uyum sağlamayı bilmiştir.
Sorgusuzca, sessizce, olgunlukla.
Tüm varlığıyla…

Bu bağlamdan yola çıkacak olursak, biz de istiridyenin düştüğü bu duruma düşmedik mi hiç? Arzu etmediğimiz halde içimize sızan kum taneleri olmadı mı? Kendimizi kötü hissettiğimiz, zorluklar yaşadığımız zamanlar var olmadı mı? İnsanoğluyuz biz, olmaz mı hiç… Neler geçirdik, atlatılması ne zor günler yaşadık. Karanlıklar içinde geçirdiğimiz gündüzler, aydınlıklar içinde geçirdiğimiz gecelerimiz oldu. Zıtlığıyla var olan günler...

Şöyle bir içine dön ve özüne bak…
İçine sızan o kum tanesini nasıl karşıladın? Davetsiz gelen bu Tanrı misafirini sarabildin mi? Merak ettim, kendini korumak için sen ne yaptın?
O karanlık yolda ilerlerken ışığın bir kibrit çöpü mü oldu yoksa bir mum ışığı mı? Savunma mekanizman bu yolculukta ne durumdaydı? Bu savunma için gerekli donanıma sahip miydi? Hazır mıydı bir “incinin annesi” olmaya?
Çabayla, tevekkülle, zamanla.
Tüm ruhuyla…
İçimizde çekirdeğe dönüşen o kum tanesinden, yaşam bizim ne öğrenmemizi istiyor acaba? Bunu kendine sor… Yolun başı ile sonu bir midir? Ona olan yoldaşlığını emek, gayret ve sebatla taçlandırdın bu süreçte. Zaten inciyi değerli yapan, onu eşsiz kılan, değerine değer katan bu süreç değil miydi?
Her istiridyenin tek bir inci yapabildiğini unutmamalı…

Öyle ise,
Sar kendini, sarmala. Anne şefkatiyle, yıllarca…
Sabırla, sevgiyle, canla başla…
Aşkla…
Tüm varlığın ve ruhunla…

SELMA YÜCEL

YORUMLAR