Fısıltı HABERLERİ
HV
19 NİSAN Cuma 00:13

YAZMAK ÜZERİNE SOHBET

 SELMA YÜCEL ( YAZAR )
SELMA YÜCEL ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 14-10-2022 10:50


Yazı yazmayı çok seviyorum.  Hatta bu çok sevdiğim eyleme, yani yazmaya ufak ufak başladığımı da söyleyebilirim. İlham geldikçe, vakit buldukça yazıyorum. Kısacası ara ara… Başına oturduğum vakitlerde ne de güzel yazıyorum…  “Başına oturduğum vakit!”  Benim istediğim bu değil ki! Benim istediğim rutin bir şekilde yazmak.  Her gün yazmak… Ya da yazma saatim olsun. Yazma saatim olsun ki, ne olursa olsun ben o saatte yazımı yazayım. Herhangi bir hatırlatmaya gerek olmasın yazmam için. Uyumak, karın doyurmak gibi sıradan olsun benim için. Temel ihtiyaçlarımdan bir farkı olmasın… Yazma saatim geldiği zaman oturayım, yazayım.
Bunun için kendime sabahları bir alan açmak istiyorum fakat benim bir çalışma hayatım var. İşimi de çok seviyorum.  Ayrıca bütün günümün güzel geçmesi ise sabahları keyifle hazırlanmama bağlı. O keyfi alamazsam gün içerisinde verimli olamadığımı düşünüyorum. Bu sebeple sabah saatlerim bana yazmak için uygun değil. Aslında çok merak ediyorum sabah saatlerinde kalemi elime alsam neler yapabilirdim, yazabilirdim? Bunu bir hafta sonu deneyimlemek gerekir diye düşünüyorum. Gün içinde ise yazacak olsam işimden başka bir konuya adapte olamıyorum.  Tüm dikkatim işimde olmak zorunda. Çoğu zaman yemek saatim bile belli olmuyor, bu durumda yazı işi hiç olmaz… Ama şöyle bir şeyi de düşünmeden edemiyorum: Gün içerisinde öyle çok duygular yaşıyoruz ki bu mozaikliğin içinden ne gibi satırlar çıkardı acaba? Cevabını merak ettim doğrusu… Tıpkı sabah saatlerinde yazmayı deneyimlemeyi istediğim gibi bunu da deneyimlemem gerekir diyorum. Sanırım hiç fena olmaz. Kim bilir? Akşam saatleri ise eğitimler, yemek, çocuklar derken geçip gidiyor. Açıkçası bu saatlerde yazsam nasıl olur diye merak bile etmiyorum. İbrahim Hocam ders anlatırken yazacak halim yok ya… Evet, işte geldim köprüden önce son çıkışa. Herkesin el ayak çektiği vakitlere. İşte bu vakitler de yazmak en güzeli… Çünkü bu saatlerde kendimle baş başa kalıyor ve bundan büyük bir keyif de alıyorum. İşte o zaman kalemimi elime alıyorum, bembeyaz kâğıda ne de güzel döküyorum kelimeleri tıpkı bir nakış işler gibi… Hangi duyguyu yaşarsam yaşayayım, paylaşıyorum… Mutlu musun? O zaman bu resmi çiz kelimelerinle. Heyecanlı mısın? Satırlarda iliklerine kadar yansısın. Kafanda soru işaretleri mi var? Dök içini boşalsın. Ne bileyim işte kalemin harflerle dans etsin, duyguların kelimelerle ritim yaratsın…
Sonrasında ise bu yazılarımı toparlarım ve bir kitap haline getiririm diyorum. Yıllardır bu hayali içimde taşıyorum. Sanırım bu hayalim gerçekleştiğinde içimdeki kız çocuğu onu dinlediğim için mutlu olacak! Bunu hep ertelediğim için incileri dökülmüş gibi küs bana… Yazılarımda onu da anlatacağım benimle barışması için iyi bir sebep! Bu arada kitabevlerini çok severim. Miss gibi kokarlar. Düşünebiliyor musun? Benim kitabım da o raflarda olacak! İlk gördüğümde mutluluktan ağlarım… Ve çocuklarım bir kez daha benimle gurur duyar. Onlara ne güzel bir miras bırakmış olurum. Ebedi hem de… 
Önüme elbette engeller çıkabilir. Çok yorgun olabilirim. Şehir dışına çıkmış da olabilirim. Her şey olabilir. Sonuç olarak insanoğluyuz. O zaman da sayfalarca yazmak gerekmiyor ki! İki satır yazarım olur. Hem bir cümlelik hikayelerin de var olduğunu biliyoruz… Önemli olan ara vermemek. O an ki duygularımı kaleme almak. 
Ve buna da bu gece başlamış olayım. Artık her gece yatmadan önce birkaç satır da olsa yazacağım. Çünkü içimdeki küçük kız çocuğu çok heyecanlı. Beni bu konuyla ilgili hep dürtecek, biliyorum. Ben bugüne kadar istediğim her şeyi yaptım bunu da yaparım, yapacağım. İnsanın hayalini gerçekleştirmesi kadar güzel bir duygu var mı ki? Başarmanın hazzını bir kez daha yaşarım. Üstelik bu sefer bu hazzı içimdeki kız çocuğu yaşayacak. Bu kupa onun olacak. 
                                                                  SELMA YÜCEL

YORUMLAR