ĶABİR HAYATI HAKTIR.

Geçenlerde bir dostun yanında otururken da haha önceden bir sohbetten tanıdığım insan, OKUYAN gibi itikadı karıştırıcı bazıların tesiriyle "kabir azabı" ile alakalı şüpheli sözler etti. Daha önce böyle şüpheli bir laf karşısında, " Sen Kur'an okumuyor musun?" dediğim gibi, ona da "Senin hadislerden haberin yok mu?" diye sordum. Onlardan sadece biri şöyle.
•••
Medineli genç sahâbîlerden Berâ” b. Âzib’in anlattığına göre, bir gün Resûlullah (sav) bazı dostlarıyla birlikte ensardan bir adamın cenazesine katıldı. Onu defnetmek üzere Bakî” Mezarlığı’na vardıklarında mezarın kazılması henüz tamamlanmamıştı.

 Nebî (sav) ve ashâbı, kabrin yanına oturdular. Ashâb sanki başlarının üzerinde bir kuş varmış gibi hiç kımıldamadan sessizce Allah Resûlü’nün bir şeyler söylemesini beklediler. O esnada Allah’ın Elçisi elindeki bir çöple yere çizgiler çiziyordu.

 Derken başını kaldırıp birkaç kez, “Kabir azabından Allah’a sığının.” buyurdu ve ekledi, “Muhakkak ki ölü, kendisine, “Ey adam, Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim?” diye sorulduğu sırada (kendisini defnettikten sonra) dönüp giden insanların ayak seslerini işitir. İki melek gelir ve oturarak ona, “Rabbin kim?” diye sorarlar. “Rabbim Allah’tır.” der. 

“Dinin ne?” diye sorarlar. “Dinim İslâm’dır.” diye cevap verir. “İçinizden görevlendirilen bu adam kim?” diye sorduklarında ise, “O Allah’ın Resûlü’dür.” diye cevap verir. Sonra melekler, “Bunu nereden öğrendin?” diye sorunca o, “Ben Allah’ın Kitabı’nı okudum, O’na inandım ve O’nu tasdik ettim.” karşılığını verir ki bu durum âdeta, “Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de sağlam bir sözle sabit kılar.”{Dipnot}âyetinin bir tecellisidir. 

Bunun üzerine gökten bir ses, “Kulum doğru söyledi. Ona cennetten bir yer hazırlayın, onun için cennete (giden) bir kapı açın ve ona bir cennet elbisesi giydirin.” der. Hemen arkasından o kula cennetin esintisi ve hoş kokusu gelmeye başlar ve daha kabrinde iken ufku gözünün alabildiğince açılıp genişler.
: Kâfirin ruhu cesedinden ayrıldığında da ona iki melek gelir. Yanına oturarak “Rabbin kim?” diye sorarlar. O, “Ah ah! Bilmiyorum.” diye cevap verir. Sonra “Dinin ne?” diye sorarlar. Yine “Ah ah! Bilmiyorum.” der. “İçinizden görevlendirilen bu adam kim?” diye sorduklarında kâfir, “Ah ah! Bilmiyorum.” diye cevap verir. Bunun üzerine gökten bir münâdi, “Ona cehennemden bir yer hazırlayın. Cehennem elbiselerinden bir elbise giydirin. Ve ona cehenneme (giden) bir kapı açın.” diye seslenir. O sırada cehennemin sıcağı, yakıcı havası kendisine gelmeye başlar. Böylece kabri, kendisine öyle bir daraltılır ki kaburga kemikleri birbirine girer...” (Ebu davut sünnet.23.34)

Mehmet Nuri Bingöl