Fısıltı HABERLERİ
HV
08 MAYIS Çarşamba 09:20

ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ VE RECEB AYI

 Muhammed Osman SAKA (TOKAT)
Muhammed Osman SAKA (TOKAT)
Giriş Tarihi : 09-02-2024 19:14

ÜÇ AYLARIN FAZİLETİ VE RECEB AYI

İslâm dünyasının her şeye rağmen manevi lezzeti kana kana yudumladığı zaman dilimleri vardır ki, bunların en başında Üç Aylar gelir. İçerisine kutlu kandil gecelerinin serpiştirildiği mübarek Recep, Şaban ve Ramazan ayları. Ve hamd olsun, güzeller güzeli o üç ay yine, bir kez daha doğmak üzeredir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in mübarek dualarıyla şereflenmiş olan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, İslâm ümmetinin bir nebze olsun kendini bulduğu, manevi inşânın daha bir ivme kazandığı mümtaz vakitlerdir. Zira bu aylarda coşan ilâhi rahmet ve feyz deryası, müminlerin gönüllerini huzur ve sükûna gark eder. Yediden yetmişe bütün müslümanları kuşatan, kucaklayan ruhanî hava bütün toplumu arındırır, adeta bütün sene boyunca biriken kiri üzerinden silkeler, temizler.

Ayrıca bu aylarda yapılan ibadet ve taat apayrı bir lezzet verir ruh dünyamıza. Şerefelerden yankılanan ezanlardan evimizde pişen yemeğe kadar, her şey daha bir farklıdır sanki

Efendimiz (s.a.v)’in şu ifadeleri, bu aylara verilen önemi bakın nasıl ortaya koyuyor: “Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” 

Denilmiştir ki: “Recep hürmet, Şaban hizmet, Ramazan ise nimet ayıdır.” Öyleyse Receb’e gereken hürmeti gösterip, Şaban’da hizmeti unutmamak, Ramazan’daki nimetlere ulaşmaya birer vesiledir.

Rasulullah (s.a.v) Efendimizin şu duasını da dilimizden eksik etmemeye özen göstermeliyiz: “Allahım! Receb ve Şaban’ı bize bereketli kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” ,  

Enes b. Mâlikin (r.a) rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Receb, Allah Teâlâ’nın diğer aylar arasından seçtiği bir aydır. Her kim bu ayın hakkını verir ve onu (amel etmek suretiyle) yüceltirse, Allah Teâlâ’nın emrini yüceltmiş olur. Her kim Allah Teâlâ’nın bu emir ve buyruğunu yüceltirse, Allah onu naîm cennetine koyar ve ondan razı olur. Her kim şaban ayının hakkını verir ve onu (amel etmek suretiyle) yüceltirse, benim buyruğumu yüceltmiş (hakkını vermiş) olur. Benim buyruğumu yücelten kimseninse kıyamette şefaatçisi ve yardımcısı olurum. Ramazan ayı ise ümmetimin ayıdır. Her kim ramazanın hakkını verir, hürmetsizlik etmez, gündüzlerini oruçla geçirip gecelerini de ibadetle ihya eder ve azalarını (haramlardan) korursa, ramazan ayından çıktığında tertemiz günahsız olur.” 

Üç aylara “çok sevaplı ibadet ayları” diyen Said Nursi (k.s), şöyle buyurur: “Her bir hasenenin (iyiliğin ve ibadetin) sevabı başka vakitte on ise, receb-i şerifte yüzden geçer, şaban-ı muazzamada üç yüzden ziyade ve ramazan-ı mübarekte bine çıkar ve Cuma gecelerinde binlere ve leyle-i Kadir’de (Kadir gecesinde) otuz bine çıkar.” 

Mesela, başka zamanlarda okunan her bir Kur’an harfi için on sevap yazılmaktadır. Receb ayında bu sevap yüz olarak yazılır, şabanda üç yüzü aşar, ramazanda bine çıkar. Cuma gecelerinde binleri bulur. Kadir gecesinde de otuz bine ulaştırır. Bunları düşünürsek, üç aylardaki mübarek vakitlerin ahiret ticareti bakımından ne kadar kıymetli bir fırsat olduğunu anlayabiliriz.

Zünnûn-i Mısrî (k.s) demiştir ki: “Receb ekme ayıdır, şaban sulama ayıdır, ramazan ise hasat ayıdır. Herkes ne ekerse onu biçer, ne yaparsa onun karşılığını bulur. Bir kimse ekimi bırakırsa, hasat zamanı ekmediğine pişman olanlardan olur.” ,  

Eğer Receb ve Şaban aylarını iyi değerlendirir, tevbe kapısını aşındırırsak, Ramazan’da zirveye ulaşacak olan manevi ikramların muhatabı olabiliriz. Bunun için:

• Tevbeye sarılmalıyız. “Ben günde yetmiş sefer (bazı rivayetlerde yüz sefer) tevbe ederim” diyen rahmet Peygamberine (s.a.v) uyarak tevbe etmeliyiz. Zifiri bir gecede, denizin karanlıklarındaki balığın karnından “Senden başka ilah yoktur; Seni tenzih ve tesbih ederim. Ben zalimlerden oldum.” (Enbiya, 87) diyerek yakaran Yunus Peygamberin (s.a.v) yakarışına eşlik ederek tevbe etmeliyiz. Karşılaştığı olayları tevbe sebebi görüp, bütün bir ömrünü “Ya Rabbi! Ben pişmanım! Ya Rabbi ben pişmanım! Bütün yapmış olduğum günahlardan; keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım.” Yakarışları ile geçiren Allah dostlarının yollarına düşerek tevbe etmeliyiz. Alemlerin Rabbi karşısında hiçliklerini iliklerine kadar hisseden arifler meclisine kalbimizi bağlayarak, her gün kendimizi hesaba çekip temizlenmeye çalışmalıyız. Bunun için de devamlı Allah’ın yardımına sığınmalıyız.

• Beş vakit namazımızı, cemaatle kılmaya özen göstermeliyiz.

• Zikre yapışmalıyız. Vird edindiğimiz amelleri aksatmamaya çalışmalıyız.

• Sünnet olan oruçları gücümüz nisbetinde tutma gayretinde olmalıyız. Özellikle ayın ilk, orta ve son günleri veya pazartesi, Perşembe günleri oruç tutma azminde olmalıyız.

• Sünnet olan namazlara, özellikle geceleyin kalkıp en az iki rekat teheccüt namazı kılmaya kendimizi alıştırmalıyız. Eğer Recep ayından itibaren bunu yapmaya çalışırsak, Ramazan ayında da inşaallah buna devam etmekte zorluk çekmeyiz.

• Kur’an okumaya, bir sayfa bile olsa her gün devam etmeliyiz.

• Sadaka ve diğer hayırlı işlerimizi artırarak sürdürmeliyiz

• İmkânı olanlar için, Receb ayında umre yapmanın müstehab olduğunu bilmeliyiz.

Özetle bu hususlara dikkat ettiğimiz taktirde, Recep ayı ile başlayan ve Ramazan ayı ile zirveye ulaşan manevi iklimden doya doya faydalanırız inşaallah. Rabbimiz bizi, nefsimizin küçüklüğünü anlayıp kendi Zat’ına c.c yalvaranların arasına katsın! Çünkü O, Rasulüne şöyle seslendi: “Rasulüm de ki: Yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?!” (Furkan, 77

   

 

Muhammed Osman Saka

YORUMLAR
ÇOK OKUNANLAR