Sorumluluk Sahibi Olan İnsanın Dünya Macerası, Prof. Dr. Namık Kemal Okumuş

Misafir KALEM 'SİZDEN GELEN KÖŞE YAZILARI'

21-11-2022 10:54

Sorumluluk Sahibi Olan İnsanın Dünya Macerası

İnsanın dünya macerası pek çok farkındalıklarla doludur. Ondan beklenen asıl şey, bu 
durumu yaşamsal hâle getirmektir. 
Ve dahi bu yetenek ona fazlasıyla verilmiştir.

Dünya hayatının geçici olan süsüne aldanmadan kendisine yüklenen görevleri ifa edecek yetenekle halk olunan insanoğlu, bu yönüyle yaratılan varlıkların en tepesinde olabilmeyi  hak edebilecek potansiyele sahiptir. 

Doğal olarak da bunun tam tersi olan süreçleri de yaşama imkânına duçar olabilecektir. Bu konudaki seçim ve irade sadece insana bırakılmıştır.

Varlığın en değerlisi konumunda olan insanın bu noktaya gelmesine vesile olan 
“emaneti yüklenme” iradesi, doğal olarak onun bu yetenekle var edildiğini göstermektedir. 

Ancak bu yeteneğin var olması demek onun her daim ve herkes tarafından aktif edileceğini göstermez. 

Netice de bu işi aktif hâle getiren bireyle hem varlık değerini işlevsel kılmak ve hem de yüce Allah’ın güvenini boşa çıkarmamak gibi bir süreci deruhte etmişlerdir.

Yolda bulduklarımızın hemen hepsinin esasında bulmak zorunda olduklarımız temel 
ilkeler olması, insanın bu çabasının ne denli değerli olduğunu da göstermektedir.   

Onun çabası olmasaydı bahsedilen buluşların esamesi okunmayacak ve insan için var edilmiş olan dinden herhangi bir ize rastlayamayacaktık. 

İşte bu nedenledir ki, insanın bu çabası son derece anlamlı ve bütünüyle takdire şayan bir uğraştır.

Varlıklar arasında yapılacak olan değer ve iş skalasında her daim başta gelen insanın bu yeteneklerle mücehhez yaratılmış olmasının payı olduğu muhakkaktır. 

Yine onun, yüce Allah’ın 
doğrudan muhatabı olması, işin rengini insan lehine değiştirmektedir. Belki de sırf bu nedenledir ki, insanın muhatap alınmış olması ve dahi ona yeryüzünü imar görevi verilmiş olması ne denli güçlü ve değerli bir varlıkla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. 

Bunun farkında olan herkese saygı duymaktan başka bir şey gelmez elimizden.

Müslümanların gündemini oluşturma süreçlerinde sürekli olarak tartışılan bir konu vardır: 

Hocam, bu iş madem böyledir, peki hocalar bunu niçin açıklamazlar da herkes bilmez, onlar bilgileri saklıyorlar mı? 

İslâmî alanda çalışan insanlara sorulan soruların en başında bu gelmektedir. Hele de mevcut kültürün yanlışlarını belirtmekteki cesareti olanlar için bu daha 
da şiddetlidir. 

Bizim meseleye bakışımız sorulan soru yönünden olmayacaktır. Çünkü sorunun 
sorulduğu her şahıs konuyu bilememek gibi bir hatayla karşılaşabilir. O zaman ya mensup olduğu mezhebin görüşünü kesin doğru kabul eder, ya da bağlı olduğu grubun bakış açısını nihai doğru kabul eder. 

Üçüncü bir şık ise, "cevap veremedi mi?" soruyu soranın mantığı gereği muhatabı sapıklıkla itham eder. O zaman da kendisini temize çıkarmış sayılır.

Bunlardan başka tercih edilen bir yol daha vardır ki, o da muhatabı rencide edici 
şahsiyet yapmaya kadar gider. 

Artık enaniyet ortaya atılmıştır ve söylenenin doğru olup olmadığına bakılmaz. Aksine olarak onun eski kültürüne uyup uymadığına bakılır. 

Yani sağlaması eski kültürle yapılır ve genellikle de topyekûn reddedilir. 

Eğer bu kişi meslekten birisi 
ise; "nereden biliyorsun, o adamlardan daha iyi mi bileceksin, onlar her daim doğru söylerler, sen kim oluyorsun da şunu kabul etmiyorsun?... " gibi sorularla aslında kendini tanımladığından başkaca bir farkı yoktur. 

Öyle ki meseleyi tartışacak bir hali yok, yeni doğruların dahi olabileceğine dair bir fikri de oluşmamış. Tarz hep aynı, eskiye uymuyorsa atıver gitsin. Giderken de kuyruğuna sapıklık damgasını tak ki kimseler inanmasın. Tarih boyunca da hep böyle olmamış mıdır!… 

Olay, kabul veya ret meselesi değildir. Bilindiği kadar bu bir şahsiyet meselesidir. Çünkü onu kabul ederse yanlışlarından kurtulacaktır ki, ilk etapta o bunları doğru kabul ediyor. 

İkinci aşamada ise başkasının kendinden daha çok bildiğini kabul edecektir ki, bu da ona ağır gelmektedir. Mücadele bu alana kaydı mı sonuç asla alınamaz. O zaman sizi ve onları tutanlar olur, suçlamalar ayyuka çıkar ve başka bir görüş olabileceği bir daha gündeme gelmeyecek şekilde silinip atılır.

Aslında durum bu kadar basit değildir. Bahsedilen durum olayın dış görünüşüdür. 

Reddetmekle üstelik de suçlayarak temelinde çelişki olan bir tavır sergileniyordur. İçinde o fikrin doğru olabileceğine dair bir kuşku uyanmıştır veya biliyordur, fakat onu kabul etmekle hem bilmediğini kabul edecektir, hem de eski kültürüyle beraber oturduğu konumdan alaşağı olacaktır.

İşte bu duygudur ki onun dış görünüşünü saldırgan yapmaktadır. Yeni bir şeylerin varlığından kendisi de haberdardır, en azından hoşgörülü olması gerekirken tam aksi bir hareket içine girmektedir. 

Olayın psiko-sosyal tahlilindeki iç boyut ne kadar baskın olursa olsun çevre kişiye o anda olumlu tepkide bulunmazsa veya onun o yöndeki değişimini fark etmezse sonuç yine aynı olacaktır. Kaçırılan bir fırsat değil, artık kafa karıştıran bir fikir olarak kalacaktır. 

Onun bu tercihinin kendisini bütünüyle bağladığı ve ayrı kamplara yerleştirdiğini söylemeye bile gerek yoktur.

Şimdi problemi farklı bir biçimde ortaya koyalım. 

Eğer konunun bu şekilde bir doğru yanı veya ruhsat yanı varsa, insanları tek yönlü şartlandırmanın ne anlamı vardır. 

Yönlendiren insanlar için vardır, çünkü onlar, bazı meseleleri aralarında tartışırlar, fakat halka açıklamazlar. 

Bilirler ki sıradan kişiler bu gibi konuları duyduklarında bu meselenin suyunu çıkarırlar, bazı ibadetleri terk ederler endişesi yüzünden saklı tutarlar. 

Mesela, 

Hanefilerde bir insan sadece farz namazlarını kılmakla Allah’a karşı olan vazifesini yapmış olacağını, sünnet namazları ise rahat ve vakti bol olduğu zamanlarda kılıp sıkışık olduğu zamanlarda terk edebileceğini anlatmazlar. 

Şafiiler ise kadına el dokundu mu bunu Hanefilere göre uygulamanın kolaylığını hiç anlatmazlar. Bunların hepsi ise mezheplerin aslında pratik uygulama alanları olduğunu isteyen kişinin istediği mezhepten kolayına gelen 
hükmü taklit edebileceğini söylemezler. İnsanları birisine uymakla sınırlandırırlar. 

Farklı görüşleri belirtip onların arasından seçimi halka bırakmazlar, kendileri dikte ettirirler. 

Prof. Dr. Namık Kemal Okumuş

DİĞER YAZILARI Neredesin (Sena Şengül) 01-01-1970 03:00 MİLLÎ SİYÂSETİ ZAÀFA DÜŞÜREN HUSUSLAR... BİRLİKTE HÂREKET VE ERDOĞAN'LA YENİ BİR YÜRÜYÜŞ! NASIL? 01-01-1970 03:00 Vatanımızın Sınır Taşı, Erzurum'un Dadaşı, Aşıklık Geleceğimizin Büyük Üstadlarından Aşık Sümman'i Evladı, (Adnan  Şimşek) 01-01-1970 03:00 MUSTAFA RÜŞTÜ ERDELHUN PAŞA 01-01-1970 03:00 Bu Çağda yaşamak (Aycan Yüztaş) 01-01-1970 03:00 SÖYLEMDE MÜSLÜMAN EYLEMDE NESİN? ( Mesut Cihat ) 01-01-1970 03:00 İNSAN  Doğmadan hiçtir  Ölunce hiç  olur, 01-01-1970 03:00 GÖKYÜZÜ AYNI GÖKYÜZÜ,  YERDE AYNI AMA IKISI ARASINDA DEGISEN OLAYLAR,KIŞILER VAR. ( Tülay Gürel ) 01-01-1970 03:00 AHLAKI SOYULAN SOYUT KİMLİKLER ( Mesut Cihat ) 01-01-1970 03:00 Masum duygular ( Huriye Niyet ) 01-01-1970 03:00 Ne çok anlam yüklendi ( Aycan Yüztaş ) 01-01-1970 03:00 Girişimcilik: Dünya Değişirken Yenilikçi Fikirlerin Gücü, Davut AKAR  Mali Müşavir (Davut AKAR  Mali Müşavir) 01-01-1970 03:00 İNSAN 01-01-1970 03:00 Söz konusu CANIM SOKAK ÇOCUKLARIYSA Akan sular durur, Zaman durur. Yazdıklarımız, Söylediklerimiz durur. Hepsi… Evet, hepsi için… Onlar en sade en aydınlık En gülpembe, en fidanlık AMA İNSANLIK DURMAMALI Bütün sokak çocuk 01-01-1970 03:00 SOKAK ÇOCUĞU  Bir çiçek tomurcuklanır. Çiğ düşer yüreğine. Bir rüzgâr eser , çok uzaklardan. Bir rüzgar ki , Hoyratça , Delicesine. Savurur oradan oraya., ( SELMA MERİÇ ), 01-01-1970 03:00 İÇİM ÜŞÜR  Sokak Çocuklarına  Karanlık sokaklar ıssız, Köşe kuytular çaresiz. Kaldırımlar zaten nemli, Soğuk desen acımasız. ( Nursel Camcı ) 01-01-1970 03:00 Büşra Özden Koç ( SOĞUK ODALAR ) 01-01-1970 03:00 BİRAZ BEN GİBİ ( Aycan Yüztaş ) 01-01-1970 03:00 Allah'ın Planına Güven | 2 ( Semina Habibe AYDIN ) 01-01-1970 03:00 Yaşanabilir Bir Toprak  ve Sürdürülebilir  bir Üretim İçin  ( Engin Akyol ) 01-01-1970 03:00 DÖRTLÜKLER- GAZZE (27) (Abdülkadir Menek) 01-01-1970 03:00 ZALİM ZULMÜYLE HÜKMEDEMEZ (Mesut Cihat) 01-01-1970 03:00 ÜLKEMİZDEKİ BÜROKRASİ VE YOZLAŞMA.. ( Ahmet Bereket ) 01-01-1970 03:00 KÖKSÜZLÜK   ÖKSÜZLÜK MÜ? 01-01-1970 03:00 TRAFİKTE EMPATİ VE SEMPATİ (Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 ÜMİTSİZ DEĞİLİZ  Fakat müslümanların hali pürmelali,  bizi ciddi üzüyor ve endişelendiriyor.  ( Kamil Nazım Kankılıç) 01-01-1970 03:00 TRAFİKTE EMPATİ VE SEMPATİ  (Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 Mustafa Böyükata Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi 01-01-1970 03:00 YAZSAM KALEMİM TİTRER, SUSSAM YÜREĞİM... AKSA... (Gülay Yılmaz) 01-01-1970 03:00 CÂLÛT’LA SAVAŞA GİDERKEN HEPİMİZ İMTİHAN NEHRİNDEN İÇMİŞİZ (Ravza Zeybek) 01-01-1970 03:00 100. Yılda Yüzlercesine… ( Mustafa Böyükata Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi ) 01-01-1970 03:00 BİR KAHVE MOLASI HAYATINIZI KURTARABİLİR  ( Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 BİR KAHVE MOLASI HAYATINIZI KURTARABİLİR ( Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar ) 01-01-1970 03:00 KANAYAN YARAMIZ: SAĞLIKTA ŞİDDET (Mustafa Çalışan) 01-01-1970 03:00 Gün ağarınca sokağın yolunu tutardik. (Pınar Öter) 01-01-1970 03:00 MOTOSİKLET SÜRÜCÜLERİ DİKKAT (Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 ARAÇ KULLANACAKSAN ASLA ( Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar ) 01-01-1970 03:00 SERVİS ARAÇLARI (Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 TRAFİKTE ÖNCE ÇOCUK (Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar) 01-01-1970 03:00 Onun doğumu neden bu kadar önemli? (Hafız Musab Yazgan) 01-01-1970 03:00 Mevlid Kandilimiz mübarek olsun… (Mürsel ASILDAN DEVLET-İ ALİYYE OCAKLARI KÜTAHYA İL BAŞKANI) 01-01-1970 03:00 ÇAMDİBİLİ BİR KOMANDO ERİN HİKAYESİ (MURAT GÜLŞAH) 01-01-1970 03:00 HIZDA EN KÜÇÜK HATA ÖLDÜRÜR  (Şener DANYILDIZ) 01-01-1970 03:00 TRAFİKTE HAYAT KURTARAN ALTIN KURALLAR ( Şener DANYILDIZ Yapımcı-Yönetmen-Şair-Yazar ) 01-01-1970 03:00 MESELE DAVA ADAMI OLARAK ÖLEBİLMEKTİR.. Yaratan, yaşatan ve yöneten Allah (CC) 'ın adıyla. (ÖMER OKUDAN /SAMSUN) 01-01-1970 03:00 EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ, ANADOLU BEYEFENDİSİ YAZAR MUSTAFA USLU (Önder Güzelarslan ) 01-01-1970 03:00 SÜRÜCÜLER VE KURALLAR (Şener DANYILDIZ) 01-01-1970 03:00 UYUDUĞUN YETMEDİ Mİ? ( Ömer OKUDAN /SAMSUN ) 01-01-1970 03:00 BEYİTLER (46) SABIR VE TAHAMMÜL (Abdulkadir Menek) 01-01-1970 03:00 TRAFİK İŞARETLERİ VE KAZALARA ETKİSİ (Şener DANYILDIZ) 01-01-1970 03:00 PRANGALARI KIR EY MÜSLÜMAN (Ömer OKUDAN ) 01-01-1970 03:00 Peki neden? (Gülhanım Can) 01-01-1970 03:00 Denizi Sevmek, Onu Yaşamak (Pınar Öter) 01-01-1970 03:00 YENİ TÜRKİYE DE BELEDİYECİLİK (Ömer OKUDAN) 01-01-1970 03:00 HERŞEY MADDİYAT MI? (Ömer OKUDAN) 01-01-1970 03:00 MİLLİ STRATEJİK KONSEPT, BÜYÜK TÜRKİYE VİZYONU VE YENİ TÜRKİYE YÜZYILI ( ŞENER MENGENE) 01-01-1970 03:00 ÜRETİCİLERE REHBER OLUNMALI (Engin Akyol) 01-01-1970 03:00 FAİZSİZ EKONOMİ VE GÜÇLÜ TÜRKİYE EKONOMİDE KALICI ÇÖZÜM (ŞENER MENGENE) 01-01-1970 03:00 Huzur un anahtarı (Ömer OKUDAN) 01-01-1970 03:00 Huzur un anahtarı (Ömer OKUDAN) 01-01-1970 03:00 KISSADAN HİSSE (Fahri URHAN) 01-01-1970 03:00 HZ İBRAHİM BİN EDHEM (HALİME GÜL) 01-01-1970 03:00 Koruyan, kollayan ve bağışlayıcılığı bol olan Allah’ın ismi ile başlarım. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi af ve mağfireti tüm kardeşlerimin üzerine olsun. Değerli Kardeşlerim! (Fahri URHAN) 01-01-1970 03:00 DUANIN GÜCÜ (Fahri URHAN) 01-01-1970 03:00 ANA BABAYA SAYGI (Fahri URHAN) 01-01-1970 03:00 EĞİTİM (Fahri Urhan) 01-01-1970 03:00 Bir ay sonra göreceğiz… ( Ali Çiçen) 01-01-1970 03:00 ABDEST (Fahri Urhan) 01-01-1970 03:00 YETİM HAKKI (Fahri Urhan) 01-01-1970 03:00 YARINLARIMIZIN TEMİNATI ÇOCUKLARIMIZ İÇİN NEFESİMİZ YETTİĞİNCE ANLATMAYA DEVAM... (Ahmet BEREKET) 01-01-1970 03:00 Güne günümüze bir bakış, bizim istediğimiz… 01-01-1970 03:00 AÇIK MEKTUBUMDUR. (Alper Tan) 01-01-1970 03:00 Bizim 23 Nisanlarımız (Mustafa Böyükata) 01-01-1970 03:00 RAHMET VE MAĞFİRET AYI: RAMAZAN'I ŞERİF (Hafız Muhammed Musab Yazgan) 01-01-1970 03:00 Küresel Isınma İçin Mücadeleye Varmısınız (Engin Akyol) 01-01-1970 03:00 NEVŞEHİR DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 YAŞANABİLİR BİR ÜRETİM İÇİN (Engin Akyol) 01-01-1970 03:00 RAMAZAN AYI'NIN GÜZELLİĞİ (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 TOPLUM OLABİLMEK (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 KARANLIĞIN İÇİNDEKİ IŞIK (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 GÜVEN Mİ ? (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 YIKILAN UMUTLAR (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 ÖLÜM BİR SON MUDUR? (Özlem GÜRBÜZ) 01-01-1970 03:00 DEPREM MEKTUPLARI (2) BİZE KEFEN GÖNDERİN... (Safiye Çetinkaya) 01-01-1970 03:00 KURTÇU "...DERLERDİ BİZE ! (Mevlüt Kaleli) 01-01-1970 03:00 İyilik Ve Kötülük Hayat, iyilik ve kötülük arasında geçen bir zaman dilimidir. (Savaş Yılmaz) 01-01-1970 03:00 UMUT EKİP... HAYALLER KURUYORUZ.. (Aydan Kurt) 01-01-1970 03:00 Bu Devirde Devlet Yardımı Olmadan Cennete Girmek Çok (Burhan Bozgeyik) 01-01-1970 03:00 SÜVEYDA DA TEMİZLİK (Mehtap Yücel) 01-01-1970 03:00 KAÇIRDIKLARIMIZ (Mehtap YÜCEL) 01-01-1970 03:00 Derinlik (Mehtap Yücel) 01-01-1970 03:00 Hayat Sizce Nedir? (MEHTAP YÜCEL) 01-01-1970 03:00 Gecenin Ucunda (Gülhan Kartal Ressam / Şair) 01-01-1970 03:00 SAÇMALAYAN HERKESİ TUTUKLAYACAKMIYIZ? 01-01-1970 03:00 Çocuklar, Anne Ve Babalarının Yazdıkları Senaryoyu Oynamak İçin Hayallerinden Vazgeçmek Zorunda Değiller! (Nurdan GÜLER ) 01-01-1970 03:00 SÖZ KONUSU HAKK İSE (Fatma Nur Özcan) 01-01-1970 03:00 SAVAŞIN GÖZYAŞLARI , FATMA NUR ÖZCAN 01-01-1970 03:00