Akıllı mı, Akılsız mı?
Uyandığımda sabah ezanına 9 dakika vardı. Beklediğim mesajlar gelmiş mi diye baktım akıllı telefonuma. Sabahın bu saatinde akıllı dediğimiz telefonda mesajım henüz gelmemişti. Telefonu yerine bıraktım ki sabah ezanına kurulu akıllı telefonum başladı sabah ezanı okumaya. Bu kadar mı güzel, bu kadar mı tatlı, bu kadar mı hoş gelir insanın kulağına, ta gönlünüzü kalbinizi okşuyor tatlı nameler, anlamlı ifadeler, Akif'in dediği gibi,
-"Bu ezanlar ki şehâdetleri dinin temeli, Ebedi, yurdumun üstünde benim, inlemeli" olan EZAN-I ŞERİF.
Ezanı dinlediğimde huşu içinde, dedim ki,
-"Benim telefonum başkasının telefonuna benzemez. Benim telefonum akıllı". Bir dakika geçmediki ezan biteli, köyümüzün camisinden kalplere, gönüllere şifa olan, huzur veren sabah ezanı okunmaya başladı, gönlü güzel, kendi güzel, güzel insan tarafından.
Ezanlardan sonra abdestimi alıp sabah namazının sünnetinden sonra farzını kılmaya başladım, Namazın tamda ortasındayım. Akıllı telefonumda, uyanamazsam diye telefonumu sabah ezanından 15 dakika sonraya ayarladığım ikinci ezan başladı. Aman Allah'ım ne muhteşem bir olay. Üçüncü ezanla birlikte, sabah vaktinde, güneş doğmadan sabah namazını kılmak. Dünyada tadı lezzeti hiç bir şeyde bulunmayan bir durum. Öyle ya, bu lezzeti, bu durumu bana sunan, benim akıllı telefonum. Akıllı telefonuma huzurunuzda çok teşekkür ediyorum.
Neler yapmıyor ki akıllı telefonlarımız haberleşmeden başka. Elimizden 24 saat düşmüyor. Sanki içine girecekmişiz gibi, küçük büyük, kadın erkek, köylü şehirli, herkesin elinde. Daha yeni emekleye başlayan bebeler bile telefona ulaşacağım, telefonu elime alacağım diye erken yürümeye bile başlıyor. Akıllı mı, akılsız mı telefonlarımız inanın anlayamadım, her ne kadar adını akıllı telefon koysak da.
Bakmayın siz akıllı dediğimize. Kimi zaman akıllı telefonlar camilerde namaz kılarken şarkı söyler, oyun havası bile çalar. Bazen öyle akılsızlık yapıyorki şaşar kalırsınız. Yeterki çocuklar sussun, yeterki çocuklar yemek yesin, yeterki çocuklar beni dinlesin diye akıl ve büluğ çağına ermemiş bebeklere, çocuklara telefon vermek ne kadar akıllıca bilemiyoruz.
Hele hele interneti de açıksa akıllı telefonda görmediği ayıp, görmediği günah kalmıyor. Zihin altına yerleştirilen ayıp ve haram şeylerin reklamları, açık, saçık, müstehcenlerim abartılı güzelmiş gibi sunulmaları ruhen ve bedenen yavrularımızı hasta ediyor, yavrularımızı elimizden alıyor.
Çocuğumuz hala bizim çocuğumuz sanıyoruz ama hergün bizlerden uzaklaşılıyor. Dünya öyle sanıyoruz ki felakete gidiyor akıllı telefonlarımızın akılsızlıkları sebebiyle diyoruz, vesselam.
Ahmet Aydın.*