O Benim Pilanım
Soğuk bir gün. Dışarısı buz kesiyor. İşyerlerinin kapısı soğuk girip de sıcak kaçmasın diye kapalı. Arkadaşımla sözleştiğimiz gibi,
-"Seni binamızın önünde, dışarıda bekliyorum"dedim.
-"Beş dakikaya oradayım"dedi. Söz verdiğim saatte binanın önündeyim. Lakin biraz gecikti. Adeta bir kaç dakika içinde buz kestim, üzerim kalın olduğu halde.
Bir iki saat zorunlu olarak dışarıda dolaştık. Bu arada öğlen ezanı okundu. Camiye yöneldik. Abdest almak için caminin abdest alma bölümüne indim. Sular sıcacık. Rahat bir nefes aldım.
Namazdan sonra arkadaşıma,
"Haydi, gel sana bir yorgunluk çayı ikram edeyim. Hem biraz dinlenip ısınırız"dedim. Arkadaşım itiraz etmedi. Boş bir masa bulup oturduk. Sohbetimiz esnasında yanımızdaki masada iki tane on bir, on iki yaşlarında genç lezzo dediğimiz sıcak portakal, limon tozu karışımı içiyorlar. Konuşmalarından, yüzlerindeki, gözlerindeki parıldamalardan, masada terbiyeli oturuşlarından, birbirleriyle karşılıklı hoş sohbetlerinden ailesinin iyi yetiştirdiği çocuklar olduğu belliydi. Birinin elinde kareli defterden yırtılmış yarım sayfada bir şeyler yazılı. Öğretmeniz ya, meraktan,
-"Koçum, elindeki yazılı soruları mı? Yazılıya mı hazırlanıyorsun"dedim. Unutmuşum tatile girdiklerini. Güya sınava hazırlanmalarına yardımcı olayım diye düşündüm. Bana,
-"Yok amca. Tatildeyiz. Sınavlar bitti." dedi. Şimdi daha çok merak ettim. İnci inci yazdığı yazıyı bana uzattı ve,
-"O benim pilanım" dedi. Hiç de beklemediğim bir cevaptı. Gençlerin pilanını inceledim.
Aman Allahım, pilanda neler yokki. Her şey düşünülmüş. Benim söyleyeceğim, tavsiye edeceğim hiç bir şey kalmamış. Tatilde kalk saati, yemek saati, yat saati, Namaz, Kur'an okuma, ders çalışma, hepsi var. Sadece,
-"Yatış saatin çok geç olmuş saat on yatağa kon" dedim. Bana,
-"Tamam amca. Sizi de dinleyeceğim. Saat on yatağa kon. Erken yat erken kalk demek istiyorsumuz."dedi.
Kendine kurallar bile koymuş.
●Annenin istediklerini yap,
●İzinsiz telefon alma,
●Hergün halk ekmeği al,
●Mamazını kaçırma,
●Kimseden şikayet gelmesin.
Hergün halk ekmeği alan bir ailenin çocuğu ile hergün kabarmış, pasta gibi, yeni fırından çıkmış, beyaz ekmek yiyen, serpme kahvaltıyı beğenmeyen ailenin çocuğu bir olmaz diye düşündüm.
Kendi çocukluğumu, on iki yaşında iken kuru pilavı bulamadığımız günleri düşündüm. Ama ben de tıpkı bu çocuk gibi hep pilan yapardım. Pilanımdaki hedefim ise öğretmen olmaktı. Bütün yokluklara, bütün zorluklara, bütün soğuklara rağmen Allah Azze ve Celle'nin inayetiyle amacıma ulaştım.
Bir yazarın kitabındaki sözlerinde,
-"Eğer Allah Teala Hazreti Muhammed'i proğramlamasaydı, Hazreti Muhammed pilansız davransaydı peygamberliğinde başarılı olamazdı" demişti. Evet biz de diyoruz ki;
-"Pilan, proğram her şeydir. En kötü proğram hiç proğramsızlıktan iyidir."
-"Aferin size çocuklar. Aferin sizi yetiştiren annelere, babalara, öğretmenlere, hocalara. Aferin! Aferin! binlerce kez aferin diyoruz.
Ahmet Aydın
24.01.2024