Hayber ve Allah’ın Arslanı

Vehbi Kara Dr. ( YAZAR )

13-11-2023 10:36

Hayber ve Allah’ın Arslanı

 Gazze katliamı nedeniyle İsrail'e ekonomik ambargo konulması gündemde. Elbette çok etkili bir yöntem olan boykot ve ambargo konusuna bir itirazım yok. Fakat Hayber Kalesinin fethi Hazreti Ali gibi bir İslâm kahramanı yok sayılarak gerçeğinden farklı bir üslup ile anlatılmaktadır. Haberde hurma ağaçları kesilerek Yahudilerin teslim olduğu ileri sürülmektedir. Bu doğru değildir. Birçok Sahabe ve Müslüman yazar Hayber'in fethini şu şekilde anlatmışlardır. Hayber Şehri ve Kalesi Miladi 629 yılında fethedilmiştir. Bu büyük zafer sonrasında Mekke, Medine ve Şam ticaret yolunun kontrolü ve güvenliği kesin olarak Müslümanların eline geçmiş Yahudilerin Müslümanlara verdiği zararlar bertaraf edilmiştir. Medine Yahudileri, Mekkeli Müşriklere daima yardım etmişlerdi. Hatta Hendek kuşatması esnasında Müslümanlara karşı yapmış oldukları anlaşmaya hıyanet etmekten çekinmemişlerdi. Hendek Savaşının Müslümanların zaferi ile sonuçlanmasından sonra birçok Yahudi Hayber’e yerleşmişti. Burada hem ticaret yollarını kontrol ediyor hem de Müslümanlara zarar vermeye devam ediyorlardı. Müslüman tacirlerin malları Hayberliler tarafından birkaç defa yağmalanmıştı. Hayber, Medine’nin yaklaşık 180 km. kadar kuzeyinden başlayan, etrafı volkanik topraklarla çevrili geniş bir vadiye ve şehre verilen bir isimdir. Yahudi dilinde “hayber” kelimesi “kale” anlamını taşımaktadır. Ayrıca Hayber, içinde bulunduğu vadinin verimliliği ve su bentlerinin çokluğu ile de meşhur bir yerdi. Merhab isimli cengaver ve meşhur komutanı ve sağlam kalesi yüzünden kendilerine çok güvenen bir Yahudi ordusu vardı. Bu haliyle Hayber şehri ve kalesi, Müslümanlara güvenlik açısından çok ciddi bir tehdit haline gelmişti. Hayber Savaşı esnasında Peygamber efendimizin (asm) bir mucizesi gerçekleşmişti. Hazreti Ali hasta olmasına rağmen bu mucize ile iyileşmiş ve Hayber’in fethedilmesinde ve Yahudi kahramanlarının öldürülmesinde çok önemli bir vazife almıştı. Peygamber Efendimizin (asm) bir kısım mucizelerinin yer aldığı Bediüzzaman’ın Mektubat isimli kitabında bu hadise şöyle anlatmaktadır: “Başta Buharî ve Müslim, kütüb-ü sahiha haber veriyorlar ki: Gazve-i Hayber'de, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Aliyy-i Haydarî'yi bayraktar tayin ettiği halde, Ali'nin gözleri hastalıktan çok ağrıyordu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm tiryak gibi tükürüğünü gözüne sürdüğü dakikada, şifa bularak hiçbir şey kalmadı. Sabahleyin Hayber Kal'asının pek ağır demir kapısını çekip, elinde kalkan gibi tutup, Kal'a-i Hayber'i fethetti. Hem o vakıada, Seleme İbn-i Ekva'ın bacağına kılınç vurulmuş, yarılmış. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ona nefes edip, birden ayağı şifa bulmuş” Bu mucize birçok kaynakta ifade edilmesine rağmen ne hikmetse Hazreti Ali’nin Peygamber Efendimizin (asm) mucizesi ile iyileşmesi ve Hayber Kalesi’nin fethindeki rolü nedense anlatılmamaktadır. Bilakis fethin gerçekleşmesinde kuşatmanın başarılı olması için başka nedenler ileri sürülmektedir. Örneğin Hayber’in gelir kaynağı olan hurmalıkların yakılması ve sonucunda Yahudilerin teslim olduğu gibi gerçeklere aykırı açıklamalar ifade edilmektedir. Bu durum ise İslam alimleri arasında çeşitli tartışmalara ve farklı yorumlara yol açmıştır. Bu konudaki tartışmalara girmeden savaşın en önemli safhası olan Hayber kalesinin kapısının koparılıp açılması üzerinde yoğunlaşmak gereklidir. Zira Hayber’de Hazreti Ali’nin görevi ve vazifesi hiçbir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde pek büyüktür. Bu vesile ile İslam tarihinin en önemli cengaverlerinden biri olan Hazreti Ali’den bahsetmek gereklidir. Çeşitli kaynaklarda Hayber’in fethindeki rolü anlatılmakla beraber bu zaferdeki hizmeti çok önemlidi. Hayber muhasara için ordunun başına Ebu Bekir ibni Kuhafe daha sonra Ömer bin Hattab görevlendirilmişti. Şiddetli çatışmalar olmasına rağmen fetih nasip olamıyordu. Bu esnada muhasara onuncu gününe ulaşmıştı. Hz. Peygamber (asm) o gün şu müjdeyi verdi: "Yarın sancağı öyle birisine vereceğim ki, Allah ve Resûlü onu sever, o da Allah ve Resûlünü sever. Allah, onun eliyle fethi gerçekleştirecektir." Mücahitleri bir merak sardı. Acaba bu büyük şerefe nâil olacak zât kimdi? Her bir mücahit aynı arzu, aynı heyecan, aynı ulvî duygular içinde merakla bekleşirken, sabah namazından sonra Resul”i Ekrem (asm) sancağın getirilmesini emretti. Sancak derhal getirildi. Artık herkes sancağa ve mübârek ağızlarından çıkacak söze pür dikkat kesilmişti. Bu merak ve heyecan dolu manzara karşısında Hz. Resûlullah, (asm) "Ali nerede?" diye sordu. "Yâ Resûlallah, onun gözleri ağrıyor" dediler. Resûl-i Ekrem (asm) buna rağmen, "Olsun! Çağırın gelsin!" buyurdu. Haberi alan Hz. Ali, derhal huzura geldi. Ağrıyan gözleri Peygamber Efendimizin (asm) mübârek duasıyla şifâ buldu. Resûlallah (asm) ayrıca onun için, "Allah`ım! Soğuğun sıkıntısını bundan gider!" diyerek de duâ etti. Hz. Ali der ki: "O günden sonra ne sıcaktan, ne de soğuktan asla rahatsız olmadım" Gerçekten de Hz. Ali yazın en sıcak günlerde kalın aba giydiği halde bundan rahatsızlık duymazdı. Kışın ise en soğuk günlerde en ince elbise giyer ve asla üşümezdi. Hz. Resûlullahın ak sancağı artık Hz. Ali`nin elindeydi. Merak dolu bakışlar, birden imrenmeye dönüşmüştü. Demek Allah ve Resûlünün sevdiği ve onun da onları sevdiği zât buydu. Sancağını Hz. Ali`ye teslim eden Resûl-i Ekrem (asm) kendisine zırhlı bir gömlek giydirdi ve Zülfikâr`ı da beline kendi eliyle bağladı. Sonra da şu emri verdi: "Allah, fetih nasip edinceye kadar çarpış. Sakın arkana dönme" ve "Allah`tan başka ilah ve ibadet edilecek bulunmadığına ve Muhammed`in Allah`ın Resûlü olduğuna şehadette bulununcaya kadar onlarla çarpış. Onlar bunu yaptıkları takdirde, can ve mallarını kurtarmış olurlar. Kalplerindekilerin hesabı ise Yüce Allah`a aittir." Bu arada Hayber Yahudilerinin en cesuru kabul edilen Merhab, kardeşinin de öldürülenler arasında olduğunu duyunca, kaleden çıktı. Üzerinde iki kat zırh gömlek vardı. İki kılıç kuşanmış, başına da iki sarık sarmıştı. Şöyle demişti: “Ey Hayber Halkı! Siz beni iyi tanırsınız. Ben harplerin kızıştığı zamanda tepeden tırnağa silahlanıp, cesaret ve kahramanlıkla savaşan Merhab’ım. Ben, kükreyerek üzerime saldıran arslanları bile kah mızrakla, kah kılıçla doğrayıp yere sermişimdir” Daha sonra kuşatma için gelen Müslümanlara yönelerek: “Şimdi Müslümanlardan meydana bir er istiyorum” demişti. Bu nidayı duyan Hz. Ali; “Bana anam, arslan adını takmıştır. Ben ormanların heybetli görünüşlü arslanı gibiyimdir. Seni çar çabuk tepeleyebilecek bir kişiyim” diye veciz bir sözle Merhab’ın karşısına çıkmıştı. Hz. Ali’nin söylediği bu sözler, Merhab’a o gece gördüğü rüyayı hatırlatmıştı. Merhab, rüyasında bir arslanın parçaladığını görmüş ve şimdi endişeye kapılmıştı. Hz. Ali’yle Merhab karşı karşıya gelip, kılıçlarını çektiler. Allah’ın aslanı Hz. Ali kılıcını Merhab’ın tepesine öyle bir vurdu ki, Merhab’ın kalkanı ve giydiği demirden miğferini kesip başını iki parçaya ayırdı. Bu esnada Hz. Ali’nin kılıcı Merhab’ın kafasına inerken öyle bir ses çıkarmıştı ki bu durumu Ümmi Seleme “Merhab’ın dişlerine kadar inen Ali’nin kılıcının sesini ben de işittim o gün” demiştir. Hayber Kalesinin kapısını bir kalkan gibi kullanan ve Yahudi askerlerini paramparça eden Hazreti Ali, zaferin kazanılmasında mühim bir görev yapmıştı. Manzarayı gören Hz. Resûlullah (asm) mücahitleri müjdeledi: "Sevininiz! Hayber`in fethi artık kolaylaştı." Hz. Ali, Hayber Kalesi’nin fethedildiği gün Merhab’dan başka Yahudilerin en kahraman ve en ünlü sekiz askerini daha öldürmüştür. Savaştan dönünce Hazreti Ali’ye Efendimiz (asm) şöyle demiştir: “Ey Ali! Eğer halk, İsa’ya söylediklerini söylemeyecek olsalardı, senin hakkında çok sözler söylerdim. O zaman herkes, bereketlenmek için, senin ayağının tozunu alır, abdest suyunu şifa olsun diye hastalara verirlerdi. Seni şehit ederler. Ahirette havzımın üzerinde halifemsin ey Ali”. Hz. Ali, Efendimizin bu sözlerinden sonra şükür secdesine kapanmıştır. Hayber fethedilmiş Resûl-i Ekrem (asm) henüz Hayber`den ayrılmamıştı. Hz.Câfer bin Ebî Talib başkanlığındaki Habeşistan muhacirleri çıkıp geldiler. Resûlullah (asm) bundan son derece memnun oldu ve bu sevincini şöyle izhar etti: "Bilmem bu iki şeyden hangisi ile sevineyim? Fethi Hayber`e mi, yoksa Câfer`in gelişine mi?" Hayber’in fethi ile hemen hemen Arabistan`daki bütün Yahudiler İslâm devletine tâbi duruma gelmişti. Müslümanların büyük bir güç halini aldıklarını bir kere daha anlaşıldı. Nitekim Hayber fethinden sonra, civar kabileler teker teker kendi arzularıyla gelip İslâm hâkimiyetini kabul ederek boyun eğdiklerini bildirmişlerdir. Bu bakımdan Hayber`in fethi, İslâm tarihinde önemli bir yer tutmaktadır, vesselam…

DİĞER YAZILARI Malikiyet ve Serbestiyet Devri 01-01-1970 03:00 Dünyanın en disiplinli ordusu! 01-01-1970 03:00 Erdoğan Silahlı Kuvvetleri İyi Yönetemiyor 01-01-1970 03:00 Müslumanlarin ve materyalistlerin ölüm sonrasına bakışı 01-01-1970 03:00 CHP neden kazandı? 01-01-1970 03:00 Allah İsminin Yüceltilmesi  01-01-1970 03:00 Ramazan Ayında ne yapmalı? 01-01-1970 03:00 28 Şubat Muz Cumhuriyeti 01-01-1970 03:00 Bir tane ordumuz var 01-01-1970 03:00 Tuzla Piyade Okulu’nda darbeci tehdit 01-01-1970 03:00 Türk Silahlı Kuvvetlerinde Darbeci Gelenek Devam Ediyor 01-01-1970 03:00 Tarikatlar Hakkında  01-01-1970 03:00 Hükûmetten kimse lütuf beklemiyor görevini yapsın yeter 01-01-1970 03:00 İnsanlı Ay Yolculuğunda Son Durum 01-01-1970 03:00 Herkes Kendi İsmi İle Çağrılmak İster 01-01-1970 03:00 Gerçek Savaş Gazisi Bediüzzaman 01-01-1970 03:00 Le Monde'ye göre Türkiye'deki darbe kalkişması 01-01-1970 03:00 Ordumuzda darbeci kalkışma dalga dalga yayılıyor 01-01-1970 03:00 Atatürk’ün ve Erdelhun'un Nutukları 01-01-1970 03:00 2.Abdülhamid'in Putlaştırılması 01-01-1970 03:00 Meçhul asker anıtları ve şehitlere vefa borcu 01-01-1970 03:00 Türkiye'de ve Dünyada Faşizm Nasıl Ortaya Çıktı? 01-01-1970 03:00 Mısır, İsrail ve Yemen ile ilgili kısa hatıralar 01-01-1970 03:00 Rüşdü Erdelhun’un darbeci askerlere karşı nutku ve darbe karargahinin Kara Harp Okulundan Tuzla Piyade Okuluna taşinmasi 01-01-1970 03:00 Faşist Darbeci Kalkışma Yeniden Hortladı 01-01-1970 03:00 Yeni Askeri Darbe Hazırlığı  01-01-1970 03:00 Birlik ve beraberliği nasıl sağlayabiliriz? 01-01-1970 03:00 Zekât ve Ekonomi 01-01-1970 03:00 Nasihatler niçin tesir etmiyor? 01-01-1970 03:00 Sonsuzluk Ülkesindeki Gerçek Hayat  01-01-1970 03:00 Hamas Sorgulanmalıdır 01-01-1970 03:00 Türkiye'deki Arap Düşmanlığının Sebebi Nedir? 01-01-1970 03:00 Cifir İlmi ve Ebced Hesabı Nedir? 01-01-1970 03:00 En güzel eserleri nerede buldum? 01-01-1970 03:00 Filistin Müslümanların uyanışına vesile olacak 01-01-1970 03:00 Susun ve sessiz kalın! 01-01-1970 03:00 Polemik ve İcraat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye nin şu andaki en büyük polemik ustasidir. 01-01-1970 03:00 Müslümanların en önemli ihtiyaçları 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman Said Nursi kimdir? 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet İslâmi Yönetim Şeklidir 01-01-1970 03:00 Bu çürümüş kemik parçalarını kim diriltecek? 01-01-1970 03:00 Trump'ın Çaldığı Dosyalar ve 11 Eylül 01-01-1970 03:00 Ne mutlu namazımı kılıyorum diyene! 01-01-1970 03:00 Kemal mi Kamâl mı ? Hangisi doğru? 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman' a dil uzatanlar hakkında Meyveli ağaç taşlanır, bir deyimimizdir. 01-01-1970 03:00 Ordunun Şerefi Kime Aittir? 01-01-1970 03:00 İki sene önce Yeni Akit Gazetesindeki veda yazım. 01-01-1970 03:00 Kayıt Dışı Ekonomi Kalkınmaya Engeldir 01-01-1970 03:00 İnsanlar niçin yaratılmıştır? 01-01-1970 03:00 Hutbe konusunda en önemli husus nedir? 01-01-1970 03:00 Karpuz seçmiyor yönetici seçiyoruz 01-01-1970 03:00 Ay yerine nereye gittiler? 01-01-1970 03:00 Hürriyet ve Sevad-ı Azam Kavramı 01-01-1970 03:00 Mazdek Kavatından Feto'ya geldik 01-01-1970 03:00 15 Temmuz 2016 ile 28 Şubat İlişkisi 01-01-1970 03:00 Hutbenin aslı Arapçadır 01-01-1970 03:00 Dünya Başkenti İstanbul 01-01-1970 03:00 Dünya Başkenti İstanbul 01-01-1970 03:00 Alemi İslâm ın ve sizin Kurban bayramınızı bütün ruh u canımla tebrik ederim. 01-01-1970 03:00 Hilal ve Yıldız Yüzyılı 01-01-1970 03:00 Bilinmesi gereken en önemli husus nedir? Kat'iyen bil ki; 01-01-1970 03:00 Faşist CHP'nin Dayattığı Uydurma Tarih Son zamanlarda sık sık dile getirilen 01-01-1970 03:00 Türkiye Siyasi Hayatında Karakaşi-Kapani Kavgası 01-01-1970 03:00 Türkiye Yunanistan Savaşı 01-01-1970 03:00 Artık topa girmek gerekmez mi? 01-01-1970 03:00 Rüşdü Erdelhun ve darbeci faşistler 01-01-1970 03:00 Sabetay Aşiretinden Kurtulmamız Gerekiyor 01-01-1970 03:00 Allah’ın güzel isimleri 01-01-1970 03:00 Oyumuzu kullanırken dikkat edeceğimiz hususlar 01-01-1970 03:00 Siyah Beyaz 01-01-1970 03:00 Türkiye'de namaz ibadeti 01-01-1970 03:00 Başarı Milletin Malıdır Şahıslara Yüklenemez 01-01-1970 03:00 Biz namaz kılanlardan değildik 01-01-1970 03:00 Günahsız hükümet olur mu 01-01-1970 03:00 Rusya Ukrayna Savaşı ve Müslüman Dünyasına Etkileri 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman Said Nursi’ye karşı yapılan haksızlıklar 01-01-1970 03:00 Muslümanlara Karşı Şia ve Vahhabi Kıskacı 01-01-1970 03:00 Dinde siyaset ve yöneticilik var mıdır? 01-01-1970 03:00 Deprem gibi afetlerin gerçek sebebi nedir? 01-01-1970 03:00 Nevruz nedir? Nevruza nasıl bakmak gerekir? 01-01-1970 03:00 Para basma hikayesidir nedir? 01-01-1970 03:00 Deprem ve Hikmetleri 01-01-1970 03:00 Deprem ABD işi değildir 01-01-1970 03:00 Ailenin korunması için hükumetin sorumlulukları 01-01-1970 03:00 Ordudaki dindar düşmanları ile mücadelemiz bitmedi 01-01-1970 03:00 Gaspçı Devlet Olur Mu? 01-01-1970 03:00 Kur'an okumanın fazileti 01-01-1970 03:00 Lozan’a giden yolda İngiltere'nin ikiyüzlü politikası 01-01-1970 03:00 Feto Büyücüsünün Marifetleri!... 01-01-1970 03:00 Salavat Nedir ve Ne İçin Okunur? 01-01-1970 03:00 Sabetay tarikatı ve Feto 01-01-1970 03:00 Avrupa'nın çıplak ayaklı çocuk köleleri 01-01-1970 03:00 Katiline âşık olan insanlar 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin kurucu ilkeleri nelerdir? 01-01-1970 03:00 Demokrasi neden saltanattan üstündür 01-01-1970 03:00 CHP olmasaydı ne hale düşerdik? 01-01-1970 03:00 Mecliste Generali Öldürdüler 01-01-1970 03:00 Feto denilen İslam düşmanını tanıyalım FETO’nün üç yüzünü göremeyen, 01-01-1970 03:00 Doğu Türkistan ve Çin Müslümanları 01-01-1970 03:00 Demokrasi ve hürriyet fitne midir? 01-01-1970 03:00 Fırtınanın Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Yılbaşının Düşündürdükleri 01-01-1970 03:00 Şah Kavat'tan günümüze muta nikahı 01-01-1970 03:00 Paris Elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Kanal Raporu 01-01-1970 03:00 Serbest piyasa ve devletin fiyatlara müdahale etmesi 01-01-1970 03:00 2022 Türkiye'nin ekonomi ve teknolojide en hızlı yükseliş dönemi oldu 01-01-1970 03:00 92 Yıl önce Menemen 'de ne oldu? 01-01-1970 03:00 Yakamoz nedir? 01-01-1970 03:00 Kadına karşı şiddetin en önemli sebebi 01-01-1970 03:00 Niçin memur olmaya can atıyoruz 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman'ın Eyalet Sistemi Hakkındaki Düşünceleri 01-01-1970 03:00 Zincir marketler ve serbest piyasa mekanizması 01-01-1970 03:00 Devletin fiyatlara müdahalesi caiz midir? 01-01-1970 03:00 Üzülme Allah İnanlarla Beraberdir 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman ismi nereden geliyor? 01-01-1970 03:00 Siyasi mülahazalar ve Ak Parti niçin desteklenmelidir? 01-01-1970 03:00 SEVGİ VE MUHABBET ÜZERİNE... 01-01-1970 03:00 Bediüzzaman’ın dinsiz siyasete bakışı 01-01-1970 03:00 HELÂL DAİREDE YAŞAMAK VE FAİZ 01-01-1970 03:00