Fısıltı HABERLERİ
HV
24 NİSAN Çarşamba 06:37

Muslümanlara Karşı Şia ve Vahhabi Kıskacı

Vehbi Kara Dr. ( YAZAR )
Vehbi Kara Dr. ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 04-03-2023 12:21

Muslümanlara Karşı Şia ve Vahhabi Kıskacı

Şia ve Vahhabi adı verilen iki sapkın mezhep yıllardan beri Müslümanların kanını akıtmaktadırlar. İslam düşmanları ile birlikte hareket eden bu Ehli Sünnet düşmanlarını iyi tanımalı ve tuzaklarına düşmememiz gerekiyor.
Vahhabiler sırtını ABD’ye dayayarak Libya ve Yemen’de Müslümanları acımasızca öldürürken Şia ise Rusya’nın desteğini alarak Suriye’de yine Müslümanların kanını akıtmaktan çekinmemektedirler.
Her iki sapık mezhebin yönetimine hâkim olduğu Suudi Arabistan ve İran devletleri, ne ilginçtir ki İslam düşmanlığı ile övünen İsrail’e tek bir kurşun dahi atmaz, atamazlar. Onların gücü Ehl-i sünnet vel cemaat üzerine yeter. Devamlı surette acımasızca Müslümanların kanını dökmekten zevk alırlar.
Ehl-i sünnete göre Şia ve Vahhabiler sapkın olduğu halde İslam dışı değillerdir. İtikadi olarak yanlış yola girmiş ve bid’a yani uydurulmuş bir inanç üzerinedirler. Buna mukabil her iki sapkın mezhebe göre Ehl-i sünnet, küfre girmiştir ve dinden çıkmıştır. Bu nedenle münafık olarak gördükleri için Hıristiyan ve Yahudilerden daha tehlikeli gördükleri Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanları öldürmekten çekinmezler.
İşte “Ben ne Sünni ne de Şii değilim sadece Müslümanım” diyenler büyük bir hata etmektedirler. Alem-i İslam’ın % 90-95’i yani ana caddesi ehli sünnet olup bu sapık mezheplere şirin görünmeye çalışmak doğru değildir ve gerek de yoktur.
Bu nedenle öncelikle “Sünnilik daha doğru bir ifade ile ehli sünnet vel cemaat nedir?” bu konuyu iyi bilmeli ve anlamaya çalışmalıyız.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, Kur’an ve sünneti esas alan; Resulullah ve Ashabının dini anlama, açıklama ve yaşama biçimi ile bu yöntemden ayrılmayan anlayışlar bütünü ve bu itikadi yolu benimseyen İslam âlimlerinin takip ettiği yoldur.
Büyük devletler kurmuş olan Arap, Türk, Çin ve Hint devletleri Ehl-i Sünnet prensipleri içerisinde kalarak hareket etmişlerdir. Bugün Müslümanların kahır ekseriyeti Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancına sahiptir. Bu nedenle başlangıçta salâbetli olduğu halde azınlık görüşlere dayandığı için oldukça farklı bir yola girmiş Şia düşüncesi, zaman içerisinde bozulmalara uğramış ve bir kısmı dinin tamamen dışına çıkarak kendilerine Rafızi (terk edenler) denilmesine yol açmışlardır.
Keza Arabistan çöllerinde zekât vermeyi reddetmek ve yalancı peygamber çıkararak Müslümanlara kılıç çekmiş Hariciler ve bunların günümüzdeki temsilcileri Vahhabiler de Ehl-i sünnetten ayrılmışlardır. Şia’ye benzer şekilde İslam toplumu içinde çok küçük bir azınlıkta kalarak devamlı surette ayrılıklara neden olmuşlardır.
Müslümanların birliğini ve ittihadını temin etmek için dışlayıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanmak sakıncalı olmakla birlikte Şia ve Vahhabileri dost bilip fitne çıkarmalarına müsaade etmek hiç doğru bir davranış değildir.
İslam’a, Kur’an’a ve Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e yöneltilen haksız ve temelsiz eleştirilere ikna edici bir üslupla cevap vermek gerekliği vardır. Siyasi veya başka maksatlarla söylenilen sözler yerine bu konuda hayatını İslam’a adamış âlimlere ve eserlerine müracaat edilmelidir.
Dini konularla ilgili özellikle siyasi demeç ve konuşmalarda son derece titiz olunmak zorunluluğu vardır. Kur’an ve hadislerin ölçüsüne uyarak toplum üzerinde, inanç ve davranışlarında ölçülü ve dengeli olmaya gayret edilmelidir.
İslamî meselelerin kırıcı ve aşağılayıcı bir üslup ile tartışılması, Müslümanların birliği ve toplumsal barış açısından son derece sakıncalıdır. Kur'an tabiri ile kavli leyyinle muamele edilmeli yani yumuşak söz ve davranışlarla konuşmalar yapılmalıdır. Cemaat, tarikat ve farklı anlayışlara yönelik tenkitlerde husumete yol açıcı bir dil veya İslami ilimlere ait temelden yoksun değerlendirmelerden kaçınılmalıdır. Her türlü ön yargı ve tarafgirlik bir tarafa bırakılarak hakikati araştırma ruhu esas alınmalıdır.
Duyumlara veya bireysel uygulamalara bakılarak düşünceleri yargılamak yerine Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dairesi içinde olmak şartıyla; kimden ve nereden olursa olsun güzel hasletlerinden istifade etmeye çalışmak esastır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dairesini anlamak için “sevad-ı azam” kavramı üzerinde yoğunlaşmak gereklidir. Özellikle dini konularda kafası karışmış olanlar bu noktaya nazar ettikleri takdirde; halen yaşamış oldukları birçok problemin altından kolaylıkla kurtulmaları mümkündür.
Sevad-ı azam, kelime olarak, "sevvede" fiilinden türetilmiştir. Bitki ve ağaç topluluğu, büyük karaltı, kahir ekseriyet, bütünün büyük parçası gibi anlamlara gelmektedir. Kısaca “çoğunluk” anlamında kullanılmaktadır. Burada kavram kargaşasına girmeden genel manasının anlaşılması yeterli olacaktır.
İslam terminolojisinde çok önemli bir kelime olmasına rağmen nedense üzerinde yeterince durulmamaktadır. Çünkü ötekileştirici, tekfirci ve fena fikirler o kadar çok yaygındır ki; fitne çıkarmak isteyenler bu sözden Şeytan görmüşçesine kaçmaktadırlar. Hâlbuki günümüzdeki birçok sorunun çözülmesinde sevad-ı azam hükümlerine müracaat edilse problemler pek kolay bir şekilde çözüme kavuşacaktır. Bakın sevad-ı azam konusunda neler söylenmiş?
Peygamberimiz’in (asm) “Ümmetim dalâlet üzere toplanmaz. Öyle ise sizlere ihtilâf çıktığı zaman Sevad-ı Azamı iltizam ediniz” mealinde hadisleri vardır. (Taberani, Zevaid 5/218)
Bediüzzaman Said Nursi, Hutbe-i Şamiye isimli eserlerinde defalarca bu hususa dikkat çekerek; ''Sevâd-ı âzama ittibâ edilmeli. Ekseriyete ve sevâd-ı âzama dayandığı zaman, lâkayt Emevîlik, en nihayet Ehl-i Sünnet cemaatine girdi. Adetçe ekalliyette kalan salâbetli Alevîlik, en nihayet az bir kısmı Râfızîliğe dayandı.'' demektedir.
İbn-i Hacer gibi büyük âlimler sevâd-ı azamı “hak ve istikamet üzere giden ümmetin ekseriyeti” olduğunu belirtmiş Celâleddin-i Suyûtî de sevad-ı azamı “doğru yolda gitmek üzere birleşen ümmetin ekseriyeti” şeklinde izah etmiştir.
Bu durumda ümmetin ekseriyetinin “Ehl-i hak ve istikamet üzere olan samimî dindar Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Peygamberimiz (asm) “Fitne zamanında ümmetimin ekseriyetine tâbi olun. Allah ümmetimin ekseriyetini dalâlet üzere toplamaz” hadisi de bunu teyit etmektedir.
Sevad-ı Azam, toplumun çoğunluğunun tabi olduğu inanç ve hayat standardıdır. Bu sebeple siyasî tercih ve temayül olarak da değerlendirilmelidir. Bunu sadece iktisadi hükümlere bina etmek büyük haksızlıktır. Bu kavram yıllarca sadece bu temelde değerlendirilip yanlış olarak ifade edilmiş bazı müfrit siyasetçiler siyasi maksatlar yüzünden insanları aldatmaya çalışmışlardır.
Sevad-ı azam dışında, özel içtihatlar ve kanaatler umumileştirilemez, sadece serbest bırakılır. O düşünceye sahip kişilerin insafına terk edilir. Cadde-i Kübrâ, yani ümmetin ekseriyetinin istifade ettiği bu büyük cadde, sadece bir âlim şahsın fikir ve düşüncesiyle tahakkuk edemez. Ancak o zamanda yaşayan ve ümmetin kıvamını teşkil eden ulemanın ekseriyetinin itibar ettiği ve kabul ettiği fikir, yol ve tarz, umum ümmete dayanak noktası olur. ''Bir fikre davet cumhur-u ulemanın kabulüne vabestedir (gerektirir). Yoksa davet bid'attır, reddedilir” denilmiştir.
Bir nehri dar bir dereye sevk edemezsiniz. Fakat dar dereler ve çaylar, nehrin yatağından rahatlıkla akabilir. Dolayısıyla umum ümmetin gidebileceği yollar, ekser müçtehitlerin ve Cumhur-u Ulemanın tensip ettiği büyük yoldur. Koca ümmeti dereler gibi dar olan şahısların içtihatlarına zorlamak, ihtilâfların ve mücadelelerin tohumlarını atmak demektir. İşte günümüzde yaşanan birçok problemin kaynağı budur. Din nâmına yapılmak istenen özel ve kasıtlı içtihatlara, ümmetin zorlanması uygun görülemez.
Velhâsıl, Ehli Sünnet vel cemaati bir mezhep olarak ele alıp değerlendirmek doğru değildir. Hz. Peygamber’in (asm) sahabe nesline sözlü ve ameli olarak öğrettiği dine, tarza ve sahabenin naklettiği Sünnet’e bağlı kalmaktır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat içi mezheplerden bahsedebilir elbette. Zaten bu mezhepler arasında herhangi bir kavga ve çekişme yoktur. Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafi mezhebinden olanlar zor durumda kaldıklarında bir diğer mezhebin görüşüne göre hareket edip ibadetlerini yapabilirler. “İslam kolaylık dinidir” denilmesinin mühim bir nedeni de budur, vesselam…

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI Dünyanın en disiplinli ordusu! Erdoğan Silahlı Kuvvetleri İyi Yönetemiyor Müslumanlarin ve materyalistlerin ölüm sonrasına bakışı CHP neden kazandı? Allah İsminin Yüceltilmesi  Ramazan Ayında ne yapmalı? 28 Şubat Muz Cumhuriyeti Bir tane ordumuz var Tuzla Piyade Okulu’nda darbeci tehdit Türk Silahlı Kuvvetlerinde Darbeci Gelenek Devam Ediyor Tarikatlar Hakkında  Hükûmetten kimse lütuf beklemiyor görevini yapsın yeter İnsanlı Ay Yolculuğunda Son Durum Herkes Kendi İsmi İle Çağrılmak İster Gerçek Savaş Gazisi Bediüzzaman Le Monde'ye göre Türkiye'deki darbe kalkişması Ordumuzda darbeci kalkışma dalga dalga yayılıyor Atatürk’ün ve Erdelhun'un Nutukları 2.Abdülhamid'in Putlaştırılması Meçhul asker anıtları ve şehitlere vefa borcu Türkiye'de ve Dünyada Faşizm Nasıl Ortaya Çıktı? Mısır, İsrail ve Yemen ile ilgili kısa hatıralar Rüşdü Erdelhun’un darbeci askerlere karşı nutku ve darbe karargahinin Kara Harp Okulundan Tuzla Piyade Okuluna taşinmasi Faşist Darbeci Kalkışma Yeniden Hortladı Yeni Askeri Darbe Hazırlığı  Birlik ve beraberliği nasıl sağlayabiliriz? Zekât ve Ekonomi Nasihatler niçin tesir etmiyor? Sonsuzluk Ülkesindeki Gerçek Hayat  Hamas Sorgulanmalıdır Türkiye'deki Arap Düşmanlığının Sebebi Nedir? Cifir İlmi ve Ebced Hesabı Nedir? En güzel eserleri nerede buldum? Filistin Müslümanların uyanışına vesile olacak Susun ve sessiz kalın! Hayber ve Allah’ın Arslanı Polemik ve İcraat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye nin şu andaki en büyük polemik ustasidir. Müslümanların en önemli ihtiyaçları Bediüzzaman Said Nursi kimdir? Cumhuriyet İslâmi Yönetim Şeklidir Bu çürümüş kemik parçalarını kim diriltecek? Trump'ın Çaldığı Dosyalar ve 11 Eylül Ne mutlu namazımı kılıyorum diyene! Kemal mi Kamâl mı ? Hangisi doğru? Bediüzzaman' a dil uzatanlar hakkında Meyveli ağaç taşlanır, bir deyimimizdir. Ordunun Şerefi Kime Aittir? İki sene önce Yeni Akit Gazetesindeki veda yazım. Kayıt Dışı Ekonomi Kalkınmaya Engeldir İnsanlar niçin yaratılmıştır? Hutbe konusunda en önemli husus nedir? Karpuz seçmiyor yönetici seçiyoruz Ay yerine nereye gittiler? Hürriyet ve Sevad-ı Azam Kavramı Mazdek Kavatından Feto'ya geldik 15 Temmuz 2016 ile 28 Şubat İlişkisi Hutbenin aslı Arapçadır Dünya Başkenti İstanbul Dünya Başkenti İstanbul Alemi İslâm ın ve sizin Kurban bayramınızı bütün ruh u canımla tebrik ederim. Hilal ve Yıldız Yüzyılı Bilinmesi gereken en önemli husus nedir? Kat'iyen bil ki; Faşist CHP'nin Dayattığı Uydurma Tarih Son zamanlarda sık sık dile getirilen Türkiye Siyasi Hayatında Karakaşi-Kapani Kavgası Türkiye Yunanistan Savaşı Artık topa girmek gerekmez mi? Rüşdü Erdelhun ve darbeci faşistler Sabetay Aşiretinden Kurtulmamız Gerekiyor Allah’ın güzel isimleri Oyumuzu kullanırken dikkat edeceğimiz hususlar Siyah Beyaz Türkiye'de namaz ibadeti Başarı Milletin Malıdır Şahıslara Yüklenemez Biz namaz kılanlardan değildik Günahsız hükümet olur mu Rusya Ukrayna Savaşı ve Müslüman Dünyasına Etkileri Bediüzzaman Said Nursi’ye karşı yapılan haksızlıklar Dinde siyaset ve yöneticilik var mıdır? Deprem gibi afetlerin gerçek sebebi nedir? Nevruz nedir? Nevruza nasıl bakmak gerekir? Para basma hikayesidir nedir? Deprem ve Hikmetleri Deprem ABD işi değildir Ailenin korunması için hükumetin sorumlulukları Ordudaki dindar düşmanları ile mücadelemiz bitmedi Gaspçı Devlet Olur Mu? Kur'an okumanın fazileti Lozan’a giden yolda İngiltere'nin ikiyüzlü politikası Feto Büyücüsünün Marifetleri!... Salavat Nedir ve Ne İçin Okunur? Sabetay tarikatı ve Feto Avrupa'nın çıplak ayaklı çocuk köleleri Katiline âşık olan insanlar Türkiye’nin kurucu ilkeleri nelerdir? Demokrasi neden saltanattan üstündür CHP olmasaydı ne hale düşerdik? Mecliste Generali Öldürdüler Feto denilen İslam düşmanını tanıyalım FETO’nün üç yüzünü göremeyen, Doğu Türkistan ve Çin Müslümanları Demokrasi ve hürriyet fitne midir? Fırtınanın Düşündürdükleri Yılbaşının Düşündürdükleri Şah Kavat'tan günümüze muta nikahı Paris Elçisi Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Kanal Raporu Serbest piyasa ve devletin fiyatlara müdahale etmesi 2022 Türkiye'nin ekonomi ve teknolojide en hızlı yükseliş dönemi oldu 92 Yıl önce Menemen 'de ne oldu? Yakamoz nedir? Kadına karşı şiddetin en önemli sebebi Niçin memur olmaya can atıyoruz Bediüzzaman'ın Eyalet Sistemi Hakkındaki Düşünceleri Zincir marketler ve serbest piyasa mekanizması Devletin fiyatlara müdahalesi caiz midir? Üzülme Allah İnanlarla Beraberdir Bediüzzaman ismi nereden geliyor? Siyasi mülahazalar ve Ak Parti niçin desteklenmelidir? SEVGİ VE MUHABBET ÜZERİNE... Bediüzzaman’ın dinsiz siyasete bakışı HELÂL DAİREDE YAŞAMAK VE FAİZ