28 Şubat Muz Cumhuriyeti
Tuzla Piyade Okulunda yaşanan skandallar karşısında hükümetin gösterdiği aciz tutum ister istemez önceki darbeleri hatıra getiriyor.
Ne yazık ki; orduda görev yaparken yaşadığım kötü hatıralar çok fazla. Fakat son yaşanan olaylar ve dindar subaylara karşı söylenen apaçık küfürler ordumuzdaki son durumun feci derecede kötü olduğunu gösteriyor.
Buna sebep olanlar utansın...
Bu küfür meselesi 28 Şubat 1997 sürecinde ayyuka çıkmıştı.
Osman Özbek, Basbakan Erbakan'a kameralar karşısında açıkça kufretmis "pezevenk" diyerek halkimizin sectigi bir yoneticiyi aşagilamisti. Aslinda bu küfür butun Türk milletine karsi yapilmisti. Çünkü "sizin sectiginiz yoneticilere ben bu sekilde hitap ederek saygı duymuyorum" denilmiş generallerin ne seviyede oldugu ve ordunun tutumu belli edilmişti.
Bu cirkin kufurbaz Özbek ve arkadasları hicbir ceza almadiği gibi bir çok faşist generale de mesaj gönderilmişti. Zira bu igrenc hareketi sayesinde Tümgeneral rutbesine yükseltilmiştir.
Erdoğan kendi partisinin liderine hakaret eden bu küfürbaz faşist generale karşı hicbir tutum gelistirememistir. Iktidar oldugu ilk yillarda boyle davranmasini politik olarak degerlendirsek bile 22 yillik bir yoneticinin umursamaz tavri cok üzucudur. Fetocu savcı ve hakimler de bu iğrenç davranışı aklamışlardır.
Necmettin Erbakan'in oğlu Fatih Erbakan ise parti kurmuş fakat Osman Özbek'e tek bir söz dahi söyleyememistir. Kendi ailesine karşi islenmis çirkin davranista hukukunu koruyamamiş birisi kalkmış milletimizin hukukunu koruyacağı iddiasında bulunmaktadir.
Osman Özbek şimdi pasa pasa geziyor, emekliliginin ve küfürbazliğinin tadini cikariyor. Faşist general ve amiraller de bu hayasızlıktan vazife çıkarıp seçilmiş yönetici ve siyasetçilere karşı nasıl davranılması gerektiğini askeri okul ve kislalarde ders olarak öğretiyorlar.
Neden bu çirkin küfürbazligi dile getiriyorum?
Çünkü bu gunler 28 Şubat askeri kalkışmasinin 31. yildönümudur. Bu darbeci kalkışma sonucunda darbe suçu işleyen faillerden sadece sembolik olarak Batı Çalışma Grubu general ve amiralleri cezalandirilmiş vatanımızın kanını emen soyguncu ve vurguncular ise keyif çatarak gezmeye devam etmektedir.
28 Şubat mağdurlarının hakları ise hala verilmemiştir. Bizzat Erdogan'ın imzalayarak ordudan attığı binlerce asker haklarını almak için mücadele etmeye devam etmektedir.
Erdoğan ve Ak Parti hukumeti 28 Şubat mağdurlarının haklarını verdik diyerek apaçık bir şekilde milletimizi aldatmaktadir. Sadece Yüksek Askeri Şura Kararı ile ordudan atılmiş 1200 subaya emeklilik hakkı verilmiştir. Fakat sayısı 3000 civarında bulunan magdurlarin ve ozellikle başortüsu nedeniyle emeklilige zorlanmış asker ve memrlarin haklari verilmemiş ve Kamu Denetciligi Kurumu tarafından Meclise ve hukumete mağduriyetlerin giderilmesi için gönderilen kararların gereği yapılmamıştır.
Halbuki bizzat Erdoğan tarafından verilmiş sözler vardır. Eşi başörtülü diye suçlayıp ordudan atılan ve emekliliğe zorlanan bu insanlar elbette ruzi mahşerde yapılan haksızlıkların bedelini hukumete ve icra makamında oturan yetkililere ödeteceklerdir.
Böylesine vicdansiz ve ahlaksız durumlar ancak muz cumhuriyetinde olabilir.
Fatih Altayli denen başka bir küfürbaz ise başörtülü bacılarımıza basın aracılığı ile defalarca galiz küfürler etmiş medya patronları sayesinde müdür ve yonetici yapılmış hala küfürbazlığının kendisine getirdiği avantajların keyfini sürmektedir.
Altayli da faşist kamu görevlilerine mesaj vererek igrencliginin kendisine ne gibi kazançlar sağladığını herkese ilan ediyor.
Bütün bu olaylar milletimize karşı işlenen suçlara karşı gereken cezaların verileceği iddiası ile yola çıkan siyasetçilerin durumunu göstermektedir.
İşte Erdoğan in acizliği ve vurdumduymazlığı buradadır. Üstelik bu küfürbaz faşistleri alabildiğince şimartmaktan geri durmamaktadir.
22 Yıllık iktidarı döneminde bu faşistler azmış da azmış adeta kudurmuştur. İşte Tuzla Piyade Okulunda medyaya yansıyan küfürbaz subayların hali ortadadır.
Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta Kademesi bu küfürbaz faşist subaylara bir günlük hapis cezası bile verememiştir. Sadece 4 tanesini ordudan uzaklastirmistir.
Bir baska siyasetçi Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı iken Küfürbaz Özbek için "Bu bir boşalmadır" diyerek disiplinsizligi mesrulastirmıştır. Ordumuza karşı yapılan bu fenalık elbette unutulmayacaksın. Başörtülüler Suudi Arabistan'a gitsin demekte aynı cinayetin devamıdır. Şimdi mezarda bu günahların bedeli muhakkak ödetiliyordur. Fakat asıl mahşerde nasıl cevap verecekler ben de merakla bekliyorum.
İşte ordumuzu Patagonya Silahli Kuvvetleri seviyesine getirenlerin yaptiklari böyle pis ve iğrenç isler sayisizdır.
Orduyu bu hale getirenler ne kadar çirkin bir duruma düşmüştür görüp ibret almak gerekiyor. Aslinda bu bahsettiğim hususlar buzdağının görünen yüzüdür.
İşin acı tarafı da sudur:
CHP Genel Başkanı için bir eleştiri yapılınca 5816 sayılı kanun acımasızca uygulanarak basın mensupları, akademisyen ve yazarlar acımasızca hapse atilmaktadirlar. Absürtlügun ve gayrımedeniliğin bu kadarına pes denilir.
Bir siyasi parti genel başkanını doğru dürüst elestiremiyorsunuz. Üstelik bu yönetici ölene kadar devleti yönetmiş. Yetmedi başka hiçbir siyasi partinin yaşamasına müsaade etmemiş hepsini kapatmış.
Şimdi hiç Allah’tan korkmadan ve kuldan da utanmadan bu siyasetçiyi icraatlarından dolayı övgüye herkes sıraya girmiş durumdadır. Hakperest ve demokratik yönetime inanmıs medeni insanlar ise küçük bir eleştiri dahi yapamıyor.
Muz cumhuriyetinde bile bir kural ve hukuk olur. Maalesef bizde bu kadarı bile yoktur. Darbecilerin yaptığı ve zorla halkımıza dayattığı anayasada "değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" hükümlerin bulunması ne derece faşist ve medeniyet tanımaz bir devlet yapısı içinde olduğumuzu göstermektedir.
Buna karşılık hukumet üyeleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında CHP Genel başkanına saygı ifadeleri sunmaktadır.
Hala icraatlarinda daima bu anlayışa referanslar vererek faşizmi bir şekilde halkımıza dayatmaktadir.
Elbette bunların hesabı ruzi mahşerde sorulacaktır. Fakat medeni milletlere karşi boylesine utanc verici bir seviyede olmayı içime sindiremiyorum.
Ben bu kadar yazabiliyorum. Fakat aydin veya yazar diye toplum onune çikan insanlar bunun onda birini dahi yapamıyorlar.
İster sağcı ister solcu olsun bu kadar çok şaklaban karşisinda soyleyecek başka bir söz bulamiyorum.
Allah ıslah etsin...