BU YAZI CAMİİ PROVAKATÖRLERİNE!

Bir ALINTI, yazı lâkin yaşanmış bir gerçek olay. Bu makale bir imamın Cuma hutbesinde kendisine müdahale eden vali ile yaşadığı olay. 

Bunu niçin yazıyoruz? 

Geçen hafta Ankara'da cumaya giden bir milletvekili ve bir parti liderinin hutbesi esnasında yapmak istediği provokatik bir eyleme karşıdır, dikkatlice okunması rica olunur.

İmam Hatip Şevket Bozdoğan, 2003 yılında cuma hutbesi okurken valiyle yaşadığı 

bir hadiseyi paylaştı.

2003 yılında cuma günü hutbede Vali (İlhan Atış) Beyle camide yaşadığım bir anıdır.   

19 yıl önce Kahramanmaraş 

Merkez Hz. Yunus Cami İmam Hatibiyim.

Hutbenin konusu "Cami ve Cemaat"

Ezan okunurken vali bey camiye girdi ve girişin sol tarafına oturdu.

Hutbeyi okumaya başladım...

"Anneler babalar olarak çocuklarımızı camilerle  tanıştırmazsak, eğitim sistemi çocuklarımıza camileri telkin etmezse camilerin 24 saat açık olmasının hiç bir anlamı yoktur" dedim.

Vali bey itiraz etmek üzere elini kaldırdı. Yanındaki bir yaşlı cemaat, vali beyin ceketini tutarak "Otur oğlum hocaya karşı gelinmez" dedi.

Hutbe okumaya devam ediyorum: 

"Camiler İslam toplumunda hayatın merkezidir. Ne zamanki batının bize getirdiği 

"Din işi ayrı, dünya işi ayrı" felsefesiyle camilerden koptuk veya koparıldık, işte o zaman hayatımızdan tehlikeli ırmaklar akmaya başladı" dedim.

Vali bey yine itiraz için elini kaldırdı. Yanındaki yaşlı, valiyi tekrar uyardı.

Hutbeyi tamamlamak üzereyim:

"Günümüz müslümanları camiye girerken makamımdan ve rutbemden olurum endişesini duymadan özgürce camilere girebilmeli" dedim.

Vali bey, 

"Türkiye Cumhuriyeti'nde namaz kıldığı için hiçbir vatandaşımızın makam-ı elinden alınmadı, rütbesi sökülmedi" 

sözlerini söyleyerek "İtiraz ediyorum hocam" diye bağırarak ayağa kalktı. 

Cematimdan bir kişi (Hami Doğan), 

"Otur lan yerine diye" bağırdı. 

Vali bey, "Ben valiyim" dedi. Aynı cemaat 

"Ne olursan ol otur yerine" diye bağırdı. 

28 Şubat mağduru bir komutan (Ali Erdem) sesini yükseltti. Bu esnada 100'e yakın cemaat, vali beyin üzerine bağırarak yürümeye başladı. 

Ben cemaatin ayakta olanlarına "Lütfen oturur musunuz? Cami adabına uygun hareket edelim" dedim. 

Vali beye de, "Siz camiye girerken makamınızı dışarda bırakmak mecburiyetindesiniz, saf düzenine bir bakınız, makamlara göre saf düzeni yok" diyerek;

"Allah katında üstünlük takvadadır" ayetini okudum ve ortamı sakinleştirip Cuma namazımızı eda ettik.

Namazdan sonra Emekli Hakim Mustafa Arpak bey kendini Vali beye tanıtıp, 

"Hocamın konuşmasında hiçbir yasal suç yok, siz yanlış yaptınız" dedi. 

Cematimizden Ali Erdem, vali beye, 

"Yanlış yaptınız sayın valim, 

28 Şubat'ı ne çabuk unuttunuz? İnsanların namaz kıldığı için makamdan alındığını, rütbesinin söküldüğünü bildiğiniz halde böyle bir şey yok diye nasıl söyleyebiliyorsunuz. 

Siz bugün bizim huzurumuzu bozmaya ne hakkınız var, siz provokatör müsünüz" deyince, Vali bey cematimize dönüp 

 "Bu gün ben yanlış yaptım tüm cemaatten özür dilerim" dedi ve camiden ayrıldı. 

Yıllar önce hak ve hakikat karşısında susmayan o değerli cematime teşekkür ediyorum. 

Allah hepsinden razı olsun.

(NOT: Bu olay bizzat yaşadığım bir olaydır)

Yazan: 

Şevket Bozdoğan - İmam-Hatib / Kahramanmaraş

Teşekkürler hocam...

Teşekkür camiinin değerli cemaati...

Teşekkürler emekli hakimim vali beye karşı mi geliyorsunuz denediği hakkı ve hakikati tutup kaldırdığı için...

Ve siz sayın valim, hatanizi anlayıp herkesten özür dileyip helalleştiğiniz için...

Ve siz sayın hocam, 

Hakkın hatırını kırmayacağım, hakikati söyleyeceğim. Zira Hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra feda edilmez. Kimin hatırı kırılırsa kırılsın, yalnız hak sağ olsun.

Diyerek vali de olsa, kaymakam da olsa hakkın hatırını yüce tuttuğunuz için.

Selâm ve dua ile

Bülent Ertekin