KAPILARIN ZİLLERİNİ ÇALMAYI İHMAL ETMEYİN.
Onu...
Onun sesini...
Hastalandığında...
Yalnız kaldığında...
Yok mu bir arkadaş...
Yok mu bir dost dediğiniz zamanlarda canhıraş bir şekilde ararsınız. Ararsınız da o an bulamazsınız. Kendi kendinize sorarsınız. "Ben nerde hata yaptım. Ne yaptım da böyle oldu."
Bir kere olmuştur.
Yoktur arkaya bakmak arkada belki kırdığın, döktüğün, bilerek veya bilmeyerek yaptığın hataları toplamak yok. "Keşke" yok.
Keşkeler ise hiç yok, ne mümkün.
Artık yalnızsın.
Buğulanmış pencereden gelip geçenlere bakarak hayal dünyasında yeni dünyalar kurmaya başlarsın. Ne çare ki sadece o kadar.
Ararsın bir ses, bir nefes. Ne ses ne de nefes vardır. Ölümü istersin, öyle bir zaman öyle bir an gelir ki Allah intiharı men etmemiş olsa intihar etmek istersiniz, bu durumda olupta bu ifadeleri bizzat bu sendrom içinde olan nice insanın belki de en yakın dost kardeş arkadaş yarenin ağzından işitirsiniz. Islak, nemli belki de yaşlı gözlerinizi saklarsınız dostunuz dan onun adına üzülürsünüz. Aslında üzüldüğünüz belki de kendinizdir.
Aşağıdaki "2023 En İyi Yaratıcılık Ödülü" almış olan yazı belki tekrar tekrar düşünmen(m)ize vesile olur. Ben çok istifade ettim. Umarım sizlerde olayın kahramanının yerine kendinizi koyarak istifade etmiş olursunuz.
KAPI ÇALMA SESİ...
(2023 En İyi Yaratıcılık Ödülü)
Geçen kış işimden çıkarıldım. Geçimimi sağlamak için gazete dağıtımcısı olarak geçici bir işe girmek zorunda kaldım.
Abone evlerden birinin posta kutusunun üstü kapatılmıştı. Bu yüzden kapıyı çalmak zorunda kaldım. Dengesiz adımlarla yaşlı bir adam olan Bay Xuan, yavaşça kapıyı açtı. "Efendim, posta kutusunu neden kilitlediniz?" diye sordum.
"Bunu bilerek kilitledim" diye cevap verdi.
"Seninle bir konuyu konuşmak istiyorum. Her gün gazeteyi bana teslim ederken, lütfen kapıyı ya da zili çal ve bizzat bana ver."
"Elbette ama bu ikimiz için de zaman kaybı değil mi?" diye cevap verdim.
O, "sorun değil, her gün evdeyim. Şuna ne dersin? Kapıyı çalma ücreti olarak, sana her ay fazladan 500 yuan vereceğim" dedi.
Yalvaran bir ifadeyle ekledi:
"Eğer bir gün kapıyı çalarsan ve benden haber alamazsan, lütfen polisi arayın!"
Şok oldum ve "Neden?" diye sordum.
"Eşim vefat etti, oğlum yurt dışında, ben burada tek başıma yaşıyorum, kim bilir benim zamanım ne zaman gelir?" diye cevap verdi.
O anda yaşlı adamın buğulu, nemli gözlerini gördüm.
"Gazeteye okumak için abone olmuyor musun?" diye sordum.
"Hayır, hiç gazete okuyamıyorum, ona kapı sesi için abone oluyorum!" diye cevap verdi.
Ellerini kavuşturdu ve şöyle dedi: "Genç adam, lütfen bana bir iyilik yap! İşte oğlumun yurt dışı telefon numarası. Bir gün kapıyı çalarsan ve benden haber alamazsan, lütfen oğlumu ara ve ona haber ver "
Bu makaleyi okuduktan sonra, arkadaş çevremizde yalnız ve kimsesiz yaşlıların da olduğunu hatırladım. Bazen, yaşlıların hâlâ çalışıyorlarmış gibi WhatsApp'dan sabah ve akşam selâm veya mesaj gönderdiklerine şahit olabilirsiniz.
Aslında bu sabah ve akşam selamlarının anlamı, kapı zilini veya kapıyı çalmak gibidir. Bu, birbirimize esenlik dilemenin ve özen göstermenin bir başka yoludur.
Günümüzde WhatsApp çok kullanışlı ve artık gazetelere abone olmamıza gerek yok. Vaktiniz varsa yaşlı aile üyelerinize WhatsApp'ı nasıl kullanacaklarını öğretin!
Bir gün onların sabah selamlarını ya da paylaştığı yazıları görmezseniz, hasta olabilirler ya da başlarına bir şey gelmiş olabilir...
Lütfen arkadaşlarınıza ve ailenize iyi bakın, sabah size selâm, dua veya iyi dileklerini gönderen dostlarımızın, selamlarını birbirimiz için önemini anlayın.
Selâm ve dua ile.
Bülent Ertekin