BAŞÖRTÜLÜ-BAŞI AÇIK ÇATIŞMASI DEV BİR BALONDUR,...

   Hergün birşeyler yazmak bazen gerçekten de zor oluyor, yâda başka bir deyişle Rabb'im ilham etmedi de diyebiliriz. Oysa Türkiye'de saat başı bir konu hakkında makale yazılacak o kadar hadise yaşanıyor ki...  

   Kalem gene de gitmiyor. "Deniz bitti!!!" diyorsunuz demesine de onu da yapamıyorsunuz. Hani bir şarkıda geçen bir kıta var ya

Sussan olmuyor, susmasan olmaz
Dil dursa hâkim bey tende can durmaz
Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz
Kaleme tedbir koma, tek durmaz.
Aynen bu halet-i ruhiye içerisindesinizdir. 
 
   Gene böyle bir durumda Rabbim öyle güzel konular önüne seriyor ki, "işte yazılacak yazı ve istifade edilecek mükemmel bir konu" diyorsunuz.   
   Makale size ait değil lâkin her kesimden, her düşünceden, inancı ne olursa olsun okunması ve herkesin kendince ibret alması bir yazı olarak değerlendirdiğimiz için makalenin altına yazarını da ilave edip kârinin istifadesine sunuyoruz.  
O hâlde buyrun.

Ege’de bir çarşıda dolaşıyorum... 
Girdiğim dükkâna, arkamdan kalabalık bir grup genç kız girdi... 
Sonra da fotoğraf çektirmek için bir sıra yaptılar...
Selfie’ler çektiriyor ve “-Dizi yap, onu yap, bunu yap, durmaa!” şeklinde talep ve azarlara maruz kalıyorum...

Beni sokaktan gören kapalı bir hanım da girdi dükkâna... 
Yanıma geldi... 
Genç kız kalabalığından tam duyamadım ama 
“Fotoğraf çektiremeyeceğimiz için bari bir öpebilir miyim” gibi bir şey söyledi...
 “Tabii” dedim, sarıldık öpüştük...

Ben o hanımın, üzerimde şort ve askılı bir üst olduğu için, hayat tarzı gereği benimle fotoğraf çektirmek istemediğini düşündüm!

Meğer o da, kapalı olduğu için benim onunla fotoğraf çektirmek istemeyeceğimi sanmış!
Dükkân sahibi, genç kız kalabalığından uzakta olduğundan, söylenenleri daha net duyduğu için o hanıma
 “Niye Gülse Hanım sizle fotoğraf çektirmek istemesin?” 
deyince karşılıklı durumu anladık!

Yani, o kapalı hanımla şortlu bendeniz, sarılıp öpüşmekten gayet memnunuz ama ikimiz de diğerinin, kendi çevresine karşı bu samimiyetin hesabını veremeyeceğini düşünüyoruz! 
Üstelik, ikimiz de kibarlıkta öyle zirve yapmışız ki, bu durumu hoş görüyoruz!

Durum anlaşıldıktan sonra “Estağfurullah, aşkolsun”lar ve “Allah razı olsun”lar havada uçuşurken, o coşkuyla sarılıp 27 poz filan verdik!

Yıllardır aynı şeyi düşünüyorum. Başörtülü-başı açık çatışması dev bir balondur, altı boştur, gerçek hayatta karşılığı yoktur. 
Aksini savunanlar ve özellikle hem hayatta hem internet ortamında aksi durumu pompalayanlara şüpheyle bakarım.

Trol veya bu çatışmadan çıkar devşirecek karışık tipler olduklarını düşünürüm. 
Bizi böyle önyargılı, böyle birbirinden çekinir hâle getiren, aynı fotoğrafta birlikte gülümsememizi yıllarca engelleyen siyasetçiler, inşallah geceleri rahat uyumuyorsunuzdur!” 
(Gülse Birsel)

   Teşekkürler Gülse hanım, kaleminize ve yüreğinize sağlık. Yıllardır başörtülüleri temizlikçi, kapıcı gibi en alt işlere reva gören bir düşünceyi yerle yeksan ettiğiniz için sonsuz şükranlarımı sunuyorum. 
   Aynı kanaat ve düşünce içerisinde olduğumuzu birlikte, beraber, mutlu, huzurlu ve kardeşçe yaşadığımız son başörtüsü problemin tüm kurumlarda kalkması ile buna milletçe şahitiz.

    Bizi, birbirimize düşman eden, ayrıştıran ötekileştiren bu ve bunun gibi konuları gündemimizden  kaldıran ve emeği geçen herkese bir vatandaş, bir baba, bir eş olarak dualar ile birlikte sonsuz teşekkürlerimizi arz ediyorum. 

Selâm ve dua ile.
Bülent Ertekin