YAŞASIN ÜMİT!!!
KAHROLSUN YEİS!!!

Bir ümitsizlik...
Bir karamsarlık...
Nereye gidiyoruz?
Nerede hata yaptık?

Ve daha nice dinleyince, okuyunca insanın içini karartacak karamsarlık girdabında boğulacak sözler, makaleler...

Hani bizim deveyi sürekli yokuşa sürerlermişte sonunda dayanamayan garibim mübarek, sonunda isyan bayrağını açmışta, 
"Yahu bu yolun hiç mi düzü yok?" demiş.

Eh bizde insanız hani. Sonunda deve kardeş misâli "yahu bu kadar karamsarlığın içinde hiç mi ümit yok?" diye sinemizi yırta yırta bağırasımız geliyor. 

Acaba, gerçekten de binmişiz bir alamete gidiyor muyuz kıyamete?

Nedir bizleri ümitsizlik çukurunda sağa sola bağırtan sebeb?

Elimizden Kur'an mı alındı?

Minarelerden ezan mı sustu?

Kur'an okutuyor diye görevli memurlar veya gönüllüler yaka paça derdest mi edildi?

"Başörtüsü taktınız!!" diye başınızda ki örtüye kirli elleri mi değdi?

"Namaz kılıyorsunuz!!!" diye zindandan zindana, sürgünden sürgüne mi gönderdiler?

Allah dediğiniz için  "vurun... " mu dediler?

Üç kişi bir araya geldiğinizde imanımızı kurtaran eserler okudunuz diye falakaya mı yatırdılar?

Allah'ınızı severseniz ne yaptılar da, din elden gidiyor, iman elden gidiyor, başımıza taş yağacak diye âdeta hollywood seneryolarına taş çıkartacak sözler ile bu milletin gönlünü, ruhunu aklını karartıyorsunuz.

Aklınızı başınıza alın.
Elbette bir sıkıntı var. 
Yangına benzinle gideceğinize "Bana, bize düşen nedir?" diyerek önce kendimize bir çeki düzen versek ondan sonra da sağımıza solumuza bakıp vazifelerimize yoğunluk versek acaba nasıl olur?

Ümitsizlik mi?
Çıkarın aklınızdan!!!
Sökün, atın dilinizden!!!
Kaleminizin mürekkebini kurutun!!!

Zira görüyoruz ki, istikbal çarklarının, inananların lehinde, inanmayanların ise aleyhinde hareket ettiğini keza müşahede etmekteyiz

Yine...
Yeni...
Yeniden.
Zira müjde üstüne müjde var.

"Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sâdası olacaktır!"

Üstadımız ne güzel resmetmiş:

"Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininiz de çiçek açacaktır!" B.S.N

Müjde üstüne müjdeler varken ümitsizlik asla yok, olmadı, olmayacak.

Bize düşen, "Mana erlerinin içine dahil olup, verilen vazifeyi yerine getirmekle meşgul olacağız. O zaman kuvvetimiz birden bine çıkar.

Yaşasın Ümit!!!
Kahrolsun Yeis!!!

Ve son söz.
"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır." (Saff, 61/8)

Selâm ve dua ile.
Bülent ERTEKİN