KADININ MÜCADELE ZORUNLULUĞU
Neden? Neden kadınlar erkeklerle eşit hak ve özgürlüklere sahip olabilmek için mücadele etmek zorunda kalmışlar? Bu haksızlık ne zaman, nasıl başlamış ve yüzyıllar boyu süregelmiş. Bu ayrımcılığa neyin etkisiyle maruz kalmışlar. Bir kadın olarak, kadın hakları savunuculuğu yapmak zorunda olmanın şaşkınlığını, zorluklarını sürekli yaşıyor ama dik duruyorum. Kim başlatmış bu iki cins arasındaki hak ve özgürlük denge bozukluğunu? Yoksa kadınlar hak ve özgürlüklerini altın tepside erkeklere kendileri sunmuşlar da; şimdi geri almak için çırpınıyorlar mı?
Aman eğitimde eşit olalım, kızlarımız okusun,kariyer yapsın,
Aman siyasette eşit olalım, % 50 kota uygulansın,
Lütfen iş yaşamında eşit olalım, (5 hakimden 1i kadın olmasın) , eşit işe eşit ücret alalım.
Biz de insanız, niye sosyal yaşamda eşit değiliz? Yaşamı her ortamda eşit paylaşalım! Kıyafetimiz kanunların içinde söz edilir olmasın! Bu nedelerle bile yaşam hakkımız elimizden alınmasın (Ah o adet, örf, gelenek, görenekler!)
Ama olmuyor! Erkek egemen diyor ki;” Kotayı %15 den % 30 a çıkardık.” Kadınlarımız “Allah razı olsun!” deyip, elbirliği ile yine erkeklerin seçilip egemen olmaları için var güçleri ile çalışıyorlar. Oğulları, kardeşleri, eşleri, babaları, arkadaşları ya da hiç tanımadıkları erkeklerin seçilip egemen olmaları için bütün güçlerini sergiliyorlar, canlarını paralıyorlar. Sonra da o erkekler onların canlarını paralıyor. Oysa, kadınlar bu enerjilerini, çabalarını kendileri için kullansalar toplumsal cinsiyet eşitliğine daha çabuk ulaşacaklar.
Egemen olan güç kullanıyor, şiddet uyguluyor, kadınlar hep savunmada! Savunma yetmiyor, ileri ataklar yapılmazsa maç kazanılamaz. Yaşam Hakkı en önemlisi.
İstanbul Sözleşmesi (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi) 11Mayıs 2011 imzaya açılan, 12Mart 2012 tarihinde ülkemizce ilk onaylanan, 1Ağustos 2014 de ülkemizde yürürlüğe giren, 2020 de 45 ülke ve AB tarafından imzalanmış 34 ülkenin de onayladığı, toplumda zayıf olan kadına yapılan şiddeti önleme amaçlı bir anlaşmadır. Ne oldu ise, 20Mart 2021 de aile içinde kadının şiddet görmesi normaldir, bu anlaşmaya gerek yoktur, aile düzenini bozuyor deyip imza geri çekilip sözleşmeden çıkılıyor. Ardından kadınlar davalar yolu ile haklarını alma çabası ile feryat figan uğraşıyorlar. “Bu bizim hakkımız, öldürülmek istemiyoruz, Sözleşmeyi geri verin! “ Sözleşme 10 yıl yürürlükteyken zaten uygulamaya konulmadı ki! Danıştay 19.07.2022 de Sözleşmenin İptalinin kaldırılmasına ilişkin başvuruyu reddetti. Çok şaşılacak bir durum ise başvurunun reddine onay verenlerden birisinin de kadın hakim olmasıydı. Hukuk mücadelesi devam ediyor. “Direne, direne kazanacağız!”
Sevgili kadınlar, köşe başları tutulmuş! Köşe başları ele geçirilmedikçe bu mücadele başarı ile sonuçlanamaz. Köşe başlarını ele geçirmek lazım. Çok çalışmak, birlik olmak, dayanışmak lazım! Başka yollar denemek lazım. Kadın haklarını savunmak için sokakta bağırıp eve gittiğinizde, evdeki egemene hak savunuculuğu yapamıyorsanız, eşitlik hayaldir. Ekonomik bağımsızlık, ayaklarınızın üstünde durabilmek kadına eşitlik yolunda güç kazandıracaktır unutmayalım.
Ne yazık ki geçen zaman, önceki kazanımlarımızı da yok etme yolunda aleyhimize işliyor. Anayasa değişikliği ile 10. ve 41. Maddelerde değişiklik planlanıyor. Bu maddeler virgülünün bile değişmemesi, aynen uygulanması gereken maddelerdir. 6284 ve 6251 sayılı yasalarda korunması ve uygulanması gereken yasalarımızdır.
Galiba çığır açmak, hamle yapmak gerekli. Kadını çocuk doğurma makinesı olarak gören zihniyetten bu ülkeyi kurtarmak gerek demekten kendimi alamıyorum.
Kadınlar olarak, mücadeleye devam için çok çalışmalı, güçlenmeli, hak mücadelesinde bencil olmalıyız. Hepinize kolaylıklar dilerim. Ayrıca çok merak ediyorum daha kaç yüzyıl kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip olabilmek için mücadele edecekler?
#İstanbulSözleşmesindenVazgeçmiyoruz
#Yaşasınkadındayanışması
Esma Müjgan Çelikkol 21.10.2022