MEYDANLARIMIZ AĞLAMA DUVARI
Feryad eden, edene! Bittik, tükendik, battık, önlem alınmazsa, gereği yapılmazsa yok olacağız! Haklarımızı istiyoruz!
Peki, kulak veren var mı?
En zor durumda olan Emeklilerimiz;
Açlık sınırının yarısı kadar maaşları ile artık can çekişiyorlar. En düşük emekli aylığının hiç olmazsa asgari ücret düzeyine çıkarılması gerektiğini meydanlarda haykırıyorlar. Acil yardım gerekiyor, kimsenin umurunda değil. Gelişmiş ülkelerde %2-3 olan asgari ücretli sayısı, bizim ülkemizde % 50-60 lara ulaştı.
Doktorlarımız sorunları için beyaz gömlekleri ile meydanlara çıktığında "giderlerse, gitsinler" denildiği için yurtdışı seferberliği başladı. Giden gidene! Ekonomik ve sosyal çalışma koşulları düzeltilmedikçe, yıllarca emekle yetiştirilmiş doktorlarımızın gidişini içimiz acıyarak seyrediyoruz. Onların değerini bilen yabancılar zaten kucak açıtılar. Vah bize! Hastanelerimiz boşalıyor!
Diş hekimleri sesleniyor; " Çareyi yurtdışında arıyoruz, kontrolsüz artan diş hekimi sayısının nedeni yetersiz teknik koşullarla açılan, apartmandan bozma fakülteler eğitim kalitesini düşürererek, halk sağlığını tehlikeye sokuyor, hemen kapatılmalıdır. Ekonomik koşullar klinik açmamıza izin vermiyor. Asgari ücretle çalışmak istemiyoruz!" Duyan var mı?
Eczacılar meydanlarda; "Dayanışmayla, birlik beraberlikle, odalarımızla, meslek örgütlerimizle mesleğimize sahip çıkmaya çabalıyoruz, eczanelerimiz kapanmasın diye geldik. Eczanelerdeki ekonomik çıkmaza, kamu eczacısının hak kayıplarına, yok sayılmasına DUR diyoruz"
Sonuçta kim zarar görüyor? Vatandaş ilacını alamıyor. Hastaneden randevu alamıyor, ameliyat olamıyor, dişini yaptıramıyor. Yani sağlık sistemi çökmüş bir ülkede yaşıyoruz.
Eğitim sisteminden bahsetmeme gerek varmı, çalınan sınav soruları, yanlı mülakat sınavları, öğretmenlerin içinde bulundukları felaket koşullar, atanamayan öğretmenler, hak aramak için öğretmenlerimiz meydanlarda... Bilimden uzaklaşmış müfredat, çocuklarımızın açlığı, gençlerimizin mutsuzlukları...Yapılan bir anket sonucunda; gençlerimizin % 96 sının mutluluğu yurtdışında görmeleri hangimizin içini sızlatmıyor.
Meydanlarda Kadınlarımız; çığlık çığlığa, çünkü hergün öldürülüyorlar, yüzyıllardır ezilmişlik, ayrımcılık kaderlerinden kurtulmaya çalışıyorlar. Yerlerde sürükleniyorlar, tutuklanıp hapsediyorlar, "karı, çürük,sürtük" ifadeleri ile aşağılanıyorlar ancak vazgeçmiyorlar. Ta ki cinsiyet eşitliği sağlanıncaya kadar da vazgeçmeyecekler!
Doğa ve Hayvanseverlerimiz yaşanmakta olan katliamları durdurabilmek adına meydanlarda...
"Karıncayı incitmemek" gibi bir ahlakımız, vicdanımız kalmadı. Toplum olarak çok değiştik. Tedavilik durumdayız.
Sorunlarını dile getirmek için meydanlara çıkamayanlar, örgütlenemeyenlerde var. Onlar adına konuşmaya siyasetçilerimiz yetkili ve görevlidir.
Avrupa'da birinci olduğumuz enflasyonla, dünyada ilk sıralarda yer aldığımız sefalet endeksinden rakamlarla hiç bahsetmeyeceğim. Sizler zaten biliyorsunuz. Güzel ülkemin ve insanlarının yaşadıkları acı gerçekleri gördükçe cinnet geçirmemek imkânsız olsada; umudumuzu kaybetmeden çıkış yolları aramak zorundayız. Önceliğimiz; 20 yıl iyi yönettiğini zannederek bizleri yabancılardan para dilenecek hale getiren, hazineyi boşaltan, mal varlıklarımızı satan mevcut yönetimin yerine; ülkemizi mutlu insanlar ülkesi yapacak ve bizleri refaha kavuşturacak, dünyada saygınlığımızı arttıracak yeni bir yönetim seçmektir.
Aksi taktirde meydanlarımız ağlama duvarı olmaktan hiç kurtulamayacaktır.
Esma Müjgan Çelikkol 29.11.2022