İHTİYACIMIZ LAİK DEVLET ADAMI
"Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir.
Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.”
M.Kemal Atatürk
Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır." 1926 M.Kemal Atatürk
“Din ve mezhep herkesin vicdanına kalmış bir iştir. Hiç kimse hiçbir kimseyi, ne bir din, ne de bir mezhebi kabul etmeye zorlayabilir. Din ve mezhep hiçbir zaman politika aleti olarak kullanılamaz.”
1930
Mustafa Kemal Atatürk
Bizler doğduğumuz aileye bağımlı olarak din seçimimizi otomatik yapmış oluyoruz. Ancak ilerideki yaşlarımızda bilincimize göre din seçimi yapabiliriz.
Din insanların kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da tanrıya inanma, tapınma biçiminde gizemsel olgudur.
Dünyada çok çeşitli inanışlar vardır. Belli başlı 4 Büyük dinden sonuncusu İslamiyet, ülkemizde %90 vatandaşın seçimidir.
Yazılıma göre: İSLAMİYETTE, ırk, cinsiyet, coğrafya ve benzeri özellikler önem arzetmez. Herkesi eşit gören aklın önemli olduğu, bilime kıymet veren , hayvanlara, kadınlara değer veren , koruyan gözetleyen, birleştirici sevgi ve barışı öğutleyen din olarak anlatılmaktadır.
Ancak gerçek böyle mi acaba?
Doğuş ayrıntısı beni ilgilendirmeyen ancak islamiyetin içinden doğan bir yol olan Alevililik neden kötülenip aşağılanıyor?
Aleviler; en mazlum, en mağdur, en sahipsiz, hak ve hukuku gözetilmeyen, örgütü, partisi, sahip çıkanı olmayan kesim,
Aleviler; Çoluğu, çocuğu devlet zoruyla asimilasyona tabi tutulan, ibadethanesine, ibadetine hakaret edildiği halde kıyıcılığa, ahlaksızlığa, şiddete başvurmayan, yasalara saygılı, , vatana, millete, doğaya, dünyaya zarar vermeyen, yurttaşlık sorumluluğunu hakkıyla yerine getiren kesim,
Aleviler; Demokrasiye, Laik Cumhuriyet değerlerine, insan haklarına en bağlı kesim,
Aleviler; Diktatör , çağdışı partilere oy vermeyen kesim,
O halde vur Alevi’ye!
Çocukluğumda toplumun etkisiyle yanlış bilgilenen ailemde beni Mum Söndü yalan iftiraları ile gereksiz uyarmıştı.
-Onlar mum söndü yaparlar!
Diyanetin, yetkili ağızlarının ve diğer din adamlarının bu konuda hiçbir yalanlama yapmaması da çok üzücüdür.(Murtaza Demir, Odatv.14.04.2013) "Aleviler neden mumu söndürür" başlıklı yazısında; Osmanlı devleti yasalarında yasaklanmış olan Alevilik, inananlarınca sürdürülmek istenen ibadetlerine askerlerce baskın yapılması ve yakalanmamak üzere karartılan çerağın, ahlaksız iftiralara neden olması şeklinde açıklanmıştır. Ne yazıkki günümüzde de alevilere karşı iftira, bölücülük , ayrımcılık sürüp gitmektedir. Cem evleri ibadethane sayılmamaktadır. Eğitim politikasında yer verilmemektedir. Bütün bunların yanısıra belli mevki makamlara aleviler getirilmemektedir. Bir kişinin dini inanışı çalışma hayatında öne çıkmaz. Çünkü kişinin özelidir . Devletin de dini olmaz. Oysa günümüzde devlet adamlarımız tamamen dini kurallara göre hareket ediyorlar. Laik Türkiye Cumhuriyetinden eser kalmadı. Tabidirki vatandaşlar arasındaki ayrımcılık dizboyu. Hiçbir vatandaşın dini yüzünden devlette görev almasına, belli makamlara gelmesine engel olunamaz. Yeterki o görevi hakkıyla yapabileceğine inanılsın. Sonuç olarak; ülkemizi güçlü bir ülke haline getirip, dünyadaki saygınlığını tekrar kazandırabilecek dürüst, adaletli, Laik Cumhuriyete, demokrasiye , hukuğun üstünlüğüne inanan, tarafsız yargı uygulanmasını sağlayacak, bilime, teknolojiye saygılı, çalışkan bir Cumhurbaşkanı dini görüşleri ne olursa olsun kabulümüzdür. Kendisini dört gözle bekliyoruz.
Esma Müjgan Çelikkol