Fısıltı HABERLERİ
HV
27 NİSAN Cumartesi 12:31

CUMHURİYETİ TUTTURMAK İÇİN OSMANLIYI KÖTÜLEDİK 

Filiz TOKLU  ( YAZAR )
Filiz TOKLU ( YAZAR )
Giriş Tarihi : 15-11-2023 15:11

CUMHURİYETİ TUTTURMAK İÇİN OSMANLIYI KÖTÜLEDİK 

Cumhuriyet döneminin darbe ve muhtıralarının bazılarına hükümette olduğu sırada tanıklık etmiş ve bu nedenle iktidarı bırakmak zorunda bırakılmış olan eski başbakanlardan ve de 9. Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel'in sözüdür: "Cumhuriyeti tutturmak için Osmanlıyı kötüledik." (09.10.1999, Türkiye Gazetesi)

Beyanatın verildiği tarih itibariyle Cumhuriyet'in ilanının üzerinden neredeyse üç çeyrek asır geçmiş olmasına rağmen, Cumhuriyet, neden hala bir türlü tutturulamıyordu?

Bu soru, Cumhuriyet'in 100. yılına erişmiş olmamıza rağmen, gündemdeki yerini esasen öyle çok kaybetmiş de değildir.

Şöyle desek belki de durumu bir miktar açıklamış oluruz: Tutturulamadı, çünkü, daha en başında gömleğin ilk düğmesi yanlış yere iliklenmişti. Kurulan yeni rejimin ideolojisi ile milletin tercihleri tam manasıyla buluşmuyordu.

Batı ülkelerinde cumhuriyet fikrinin bir devlet düzeni haline gelebilmesi süreci, çoğu kere monarşilerin iktidarını ve yetkilerini ortadan kaldırmaya dönük halk ihtilalleri ile, yani aşağıdan yukarıya doğru devrimci müdahaleler ile gerçekleşmiştir.

Biz de ise, bu süreç, yukarıdan aşağıya doğru, erki elinde bulunduran asker-sivil-aydın kadronun jakoben (Orta tabaka) yöntemleri ilerletilmeye çalışılarak ancak ittire kaktıra yürütülebilecekti.

Böylece bizde Cumhuriyet, batıdaki orijinal formu ile değil; daha çok bürokratik bir cumhuriyet biçiminde ve çoğu yerde -uygulamada- despotik biçimler alarak tezahür etmiş olmaktaydı.

Cumhuriyet'i ilan eden kadronun, yeni bir devlet ve bu devlete de yeni bir rejim tayin etme yönündeki tasavvurları ile toplumun gelenekleri ve de tasavvurları arasında tarihsel derin bir fay hattı bulunmaktaydı.

Bu fay hattının başlangıçta derin bir sosyal ve siyasal krize dönüşmemiş olmasının arkasındaki asıl gerçek ise, ortaya konulan fiili durumu rızaen kabulleniş biçiminde değil, daha çok Türklerde kadim olarak var olan devletin ataerkil bir olgu ve kavram olarak bilincine yerleştirmiş olmasıdır.

Yeni rejimin sahipleri tarafından yürürlüğe sokulan, özellikle dini hayatın seküler yöntemlerle baskılanması ve hilafetin lağvedilmesine (dağıtılmasına) ilişkin uygulamalar toplumda son derece rahatsızlık ve tedirginlik meydana getiriyordu.

Zaman zaman kısmi itirazlar yapılmış olsa da, özellikle kurulmuş olan "İstiklâl Mahkemeleri" marifetiyle bu itirazlar çok sert biçimde cezalandırılıyordu.

Bu sert önlemler eşliğinde 623 yıllık bir devlet (Devlet-i Aliyye / Osmanlı İmparatorluğu) birikiminin derin ve kapsamlı bir tasfiye süreci başlatılmış ise de, istenen ve arzu edilen netice tam manasıyle elde edilmiş olamıyordu.

Zira, toplumsal yapımız batı türü seküler ( Dinsiz  Devlet)bir yaşam modeline elverişli olmadığı gibi; Cumhuriyet, aradan bir asır geçmiş olmasına rağmen bugün dahi toplumun bilincine umulduğu biçimde nüfuz edemiyordu. 

Geçmişi ile sosyo-kültürel bağlarının koparılmaya çalışılması, toplumda özellikle geniş bir tabanı bulunan muhafazakar kesimleri sekülerleşme sürecine katamıyordu.

Bu durum, Cumhuriyet fikrinin toplumda yerleşerek kökleşmesi önündeki en sıkıntılı mesele olarak beliriyor ve bu sorunun aşılması için üretilen çözümler de toplumla devlet organları arasında bir çatışma hali meydana getirme potansiyeli bulunduruyordu.

Keza, devleti asli sahiplerine bırakmama yönündeki bürokratik irade, kurduğu vesayet rejimi ile toplumu baskı altında tutmaktan başka bir çözüm de geliştiremiyordu.

Böylece darbeler ve muhtıralar dönemi başlatılıyor; ülkenin seçilmiş hükümetinin başbakanı ve iki bakanı, ezanı yeniden orijinal dili ile okuttukları için hep birlikte idam sehpasına gönderiliyordu.

Bu baskılar yaklaşık yarım asır daha sürdükten sonra, 2002 yılında millet bir kez daha tercihini muhafazakâr bir liderden yana kullanmış ve aradan geçen yirmi yıl boyunca da milli iradenin ezilmesine bu defa izin vermemiştir.

Vesayet rejiminin ana aktörleri olan bürokratik odaklar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile siyaset alanının dışına çıkarılarak, pasifize edilmişlerdir.

Egemenliği saraydan alarak millete verdik yalanını 80 yıl boyunca sürdüren bürokratik egemenlerin kurduğu vesayet rejimi, yerini millet iradesine dayalı sahici bir cumhuriyete bırakmak zorunda kalacaktı.

Yeni yönetim modelimiz ile bugün artık egemenliğin kullanımı evvelce olduğu gibi millete karşıt bir pozisyondan çıkarılmış; doğrudan milletin iradesine ve emrine verilmiştir.

Bu atılım sayesinde ancak şimdi 
"Türkiye Yüzyılı" parolası ile ülkemizin geleceğini doğru bir zemin ve sağlam temeller üzerinde yükseltme imkânına kavuşturmuş bulunmaktayız.

Bürokratik cumhuriyeti bu toplumda tutturma gayeleri akıl dışı bir dayatma olarak tarihimizdeki yerini alırken, milli iradeye dayalı cumhuriyet ideali ise ilelebet yaşayacaktır, vesselam!

YORUMLAR
DİĞER YAZILARI DOMUZ SÜRÜSÜNE KİMLİK  VERİLDİ  DOMUZ SÜRÜSÜNE KİMLİK  VERİLDİ  NAR AĞACI  Şehâdet Nâme İsmi Var Cismi Yok BU VEBAL SİZİN  Kibir insanı helak eder! TARİH TEKERRÜR ETMEYECEK LÂ "Nun" gibi kucaklayıcı, "Vav" gibi mütevazi... İnsanlar gibi harflerin ve rakamların da rolü olduğuna inanıyorum.  Sizce de öyle değil mi? BİR - İKİ DENEME  Akın var         güneşe akın! Güneşi zaptedeceğiz                 güneşin zaptı yakın!  Aynaya Baksana Gözleri yuvasından fırlamış gibiydi... Yurdunu Bulan Adam: Cengiz Dağcı  Yel eskende sallanır ağaç dalları bizim için haram oldu Kırım yolları...                        Cengiz Dağcı (1919-2011) KIRIM EDEBİYATI BEDEL ÖDEDİ  ÖZ/NE Hayat bir cümledir. ADEM  Elleri cebinde yürüyordu... OZONDAN ÖNCE AR DAMARI DELİNDİ  "Edep (hayâ) bir tâc imiş nuru Hüdâ'dan; Giy ol tâcı emin ol her beladan."                                      Mevlânâ  TEK KİŞİLİK ORDU "Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer..."                                              Mehmet Akif Ersoy KULAĞA FISILDAYAN EĞİTİM  Eğitimin ilk ve en iyi merkezi evdir.                                               Samuel Smiles KISA DEVRE SENDROMU "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!" Şeyh Edabâli Seçimlere sayılı günler kala... Dönem boyunca yatıp, sınav zamanı ders çalışan öğrenciler geliyor aklıma. Beş ÇİNLİ KAMPLARDA TÜRKLERE TECAVÜZ  Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt!                Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı;                İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt,                Yabancıdan geri alır kut TURAN ALFABESİ VE TARİHÇESİ  "Ey Türk! Titre ve kendine dön!.."                        Bilge Kağan-Göktürk Kitabeleri  Uydurma Kitapla Katliam Hızır Saati Her yeni bir güne nefes alarak uyanmak en büyük nimettir. SİYONİST OYUNUN DUBLÖR OYUNCULARI  "Kudüs bir sınav kâğıdı, her mü'min kulun önünde..."                                                Cahit Zarifoğlu Konvansiyonel Değil Proksi Savaşlar Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz...                                                   Mehmet Akif Ersoy Kızılelma Durağı: Karabağ Ve Karabağ çekik gözlü bir Türkmen kızı gibi        Hazar’ın yakınında mahzun güzelliğiyle        Dedem Hacı Murat’ın destan şehridir.        Çağrılsam yollarına düşebilirim.        Toprağına bayrak Havalı Koltuk  Son eğilim: Hava basınçlı koltuklar... Milli Değil, Yerli Değil TABULAR VE TEORİLER Hayattaki gerçekleri, ahmaklar engeller. İNSAN YAĞI AĞRILARA İYİ GELİR AVCIYA TORPİL GEÇME DESEN DESEN VALİZLER İNSANLIK TARİHTE KALDI HİÇ ESKİMEYEN TÜRKÇE; OSMANLICA 29 MAYIS 1453'ün Kutlu Fethinden 2053'ün Hedeflerine... SULTAN II. ABDÜLHAMİD HAN'IN KABUL OLMUŞ DUASIYIZ GAZAMIZ MÜBAREK OLSUN İSTANBUL TÜRKİYE YÜZYILI İÇİN TOPLANDI PİRANALARA YEM OLMA AKYAZI'NIN DÜNYAYA MESAJI TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ORTA ÇAĞDA ENGELLİLERi YAKAN BATI TÜRK TEAVÜN CEMİYETİ ATATÜRK'E ZORAKİ CENAZE NAMAZI CHP'DEN ATATÜRK'ÜN KIZ KARDEŞİNE RED VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR / KUDÜS... SIRADAKİ OYUN KANLI NOEL" Kıbrıs / 20-21 Aralık 1963 TCG ANADOLU KIZIL ELMA DEĞER/Mİ? Ölçü ve denge esastır. IŞIĞINLA YÜRÜ BİR GECE ANSIZIN GELDİK TDT (Türk Devletleri Teşkilatı) VARSA GÜÇ VARDIR TÜRKİYE'NİN YENİ DEVRİMİ: TOGG TTB DEĞİL TERÖR YUVASI ABD'NİN YAVRULARI ÜLKÜ 5'TEN BÜYÜKTÜR BİR EKMEK BİN EMEK İZMİR'İN ŞAHMERANLARI BENİM ADIM AYSEL MASAL ANLATMAYIN