TEK KİŞİLİK ORDU
"Beşerin azmini tevkîf edemez sun'-i beşer..."
Mehmet Akif Ersoy
"Tek kişilik ordu olur mu?" demeyin.
İnanın ki oluyor.
Ordu deyince, kalabalık ve güçlü bir topluluk geliyor aklımıza değil mi?
Pozitif bakışımız, sempatik oluşumuz, olumlu yaklaşımımız, güzel temennilerimiz, iyilik içeren tavırlarımız, vicdan ve merhamet ölçülerimizin her biri bizim içimizde konuşlandırdığımız ahlak ordusunun askerleridir.
İnancımız; bu ahlak ordusunun en rütbeli komutanıdır.
İdeolojimiz; ahlak ordumuza yönelecek tüm saldırgan güçlere karşılık vermemizi sağlayacak olan mühimmatımız...
Prensiplerimiz; bu ordunun cephesi...
Sabrımız; stratejik pozisyonumuz...
Özgüvenimiz; cenk meydanımız...
Vizyonumuz ise, alametimizin simgesi olan sancağımızdır.
Acemilik dönemimizdeki teorik eğitimler ve pratik tecrübeler, hayatın içinden damıtılarak elde etmiş olduğumuz terfilerimiz için birer kademedir.
Yaşantımız boyunca liyakatla geçen her gün ise, omuzumuzdaki rütbelerin ve göğsümüzdeki brövelerin çoğalmasını sağlayan birer onur ve şeref timsali olan nişânlarımızdır.
Kendi iç dünyasına dönüp baktığında, insanın göğsünü kabartan ve gurur veren yıldızlardır.
Ne kadar donanımlı olursan, ordun da o kadar güçlü, kuvvetli ve ihtişamlı oluyor.
...
Kendini eğitmemiş, ahlâkî normlara ve etik değerlere sahip olmayan insanların benliğinde oluşturduğu ordu ise, ancak olsa olsa bir terör yuvasıdır.
Toplumun yazılı ve sözlü kurallarına, ahlâkî değerlerine ve moral -manevi- varlığına uyum sağlayamayanlar suça meyilli birer canlı bombadırlar.
Pimi çekilmiş olarak, toplum içinde yaşayan bu organizmaların imhası ise, yaptırım veya caydırıcı güç ile mümkündür.
Bu gücün ise eğitim olduğuna inanıyorum.
Zira, eğitilmeyen ve normatif değerlerden uzak toplumsal yapıların, kaos ve kargaşa ortamına sürüklenme ihtimali oldukça yüksektir.
Kaotik ortamın beslendiği/besleneceği kaynak ise cehalettir.
"Kart dalı eğmek kolay mı, huylu huyundan vazgeçer mi?" dediğinizi duyar gibiyim.
İnsan, değişen, gelişen, unutan, güncellenen bir varlıktır. Her daim format atılacağına inanıyorum.
Ne de olsa insan, bir sistem üzerine yaratılmadı mı?
O halde, kendimizi, bize bahşedilen eşref-i mahlukat olarak yaratılmış olmamızın gayesine uygun düşecek biçimde, yüksek beşeri vasıflar ile donatmış olarak bilincimizde oluşturduğumuz bu orduyu, kuvveden fiile çıkarmalı; yeryüzünde adaleti ve huzuru temin edecek "harekâtı" başlatmalıyız.
Her birimiz, tek başına bir ordu oluşumuzun farkında olarak bir ruh disiplini içinde ve inancımızın emrinde olarak kendimizi hayatın zorlu sınavlarına karşı konuşlandırmalıyız.
Bu hem bireysel hem de toplumsal varlığımızın güvencesi ve bekası için lüzumludur.
Toplumsal yozlaşma ve çürümeye karşı direnmek ve bu çetin mücadeleden zafer ile çıkmak için bir birey olarak içimizdeki ahlâk ordusunu her daim müteyakkız tutabilmek temennisiyle, vesselâm!