BU VEBAL SİZİN
Kibir insanı helak eder!
Başta kadın ve gençlik teşkilatları ile dalga dalga büyüyerek tüm Türkiye sathında kitleselleşmek suretiyle bir şahlanış destanı yazmış olan siyasal bir dava hareketinin kadroları, bu kez içine yuvarlandıkları kibir ve aymazlık neticesinde, tutunmuş oldukları önemli tüm mevzileri parça parça kaybederek romantik bir hikayenin trajik sonunu hazırladılar.
Teşkilatlar ile şahlanıp, teşkilatlar ile tükenmek...
Öyle ki; bağıra bağıra gelmekte olan bu çöküşü durdurmaya bu defa Tayyip Erdoğan'ın siyasal karizması da yetmeyecekti.
AK PARTİ ortaya çıkan seçim sonuçlarına göre artık ikinci parti konumuna düşmüştür; düşürülmüştür.
Elbette bunun birçok sebebi vardır; ama bu sonucun ortaya çıkmasındaki sebeplerin en başında asıl olarak liyakatsiz kadrolar bulunmaktadır.
Bu nedenle de, liyakat sahibi olmayan; koltuk sevdalısı ablalar ve abiler bu vebal sizin; orada burada günah keçisi aramayın!
Tayyip Erdoğan'ın şahsi kredisi ile elde ettiğiniz makam ve mevkilerin birer emanetçisi olduğunuzu unutarak, buraları kendi kişisel hırslarınızın ve arzularınızın sıçrama tahtası olarak görüp, teşkilatları üstenci bir üslupla yönettiniz. Bu yenilginin baş musebbibleri olarak herbiriniz istifalarınızı verip, o makamları terketmeniz en doğrusudur.
.....
Bu dava hareketinin önemli kalelerinden biri olan Sakarya ili ölçeğinde konuya yaklaştığımızda ise, görülmektedir ki, milletvekili seçimlerinde oy deposu olan ilçeler dahi kaybedilmiştir.
Başta Serdivan olmak üzere ortada ağır hasarlı bir tablo vardır.
Oluşan bu hasar, domino etkisi ile diğer ilçeleri de içine alacak şekilde büyümüştür.
Adeta sarsıntının ardından ortaya çıkan yıkıcı tsunami dalgaları gibi...
Durumu daha da kötüleştiren bir diğer sebep de, kamu hizmetindeki tayin ve atamalarda, işe alımlarda adam kayırmacılığın bulunmasıdır.
Eş, dost, akraba ilişkilerinin bu alanda fütursuzca kullanımı liyakatin yerini almış, bu da sosyal adaletsizliği ortaya çıkarmıştır.
Tüm bu olumsuz sürecin daha da yıkıcı etkiler oluşturmasına yol açan diğer sebepleri de kısaca belirtmemiz gerekir ise; ilk olarak yüksek faiz rejiminden başlamak icap edecektir.
Zira, bu iktisadi veri, diğer tüm olumsuzlukları tetikleyen ana faktördür.
Özellikle konut kiraları ve gıda fiyatlarındaki anormal fahiş artışlar sabit gelirli kesimleri derin ve dayanılmaz bir yoksulluğun içine itmiştir.
Enflasyon ile mücadelede ise, ne yazık ki başarılı olunamadığı gibi, durum her geçen gün daha da kötüye gitmiştir. Dizginler elden kaçırılmış ve piyasalar vurguncuların istedikleri gibi at koşturdukları kontrolsüz bir mecraya dönüşmüştür.
Yüksek öğretim öğrencilerinin barınma, beslenme ve akademik sosyo-kültürel gereksinmeleri yeterli düzeyde karşılanamadığı gibi, bu alan da hudutsuz bir biçimde özel üniversitelerin insafına bırakılmıştır.
Dış politikada Karabağ meselesinde aktif rol üstlenen Türkiye, Gazze'de kısmi sessizliği seçerek pasif tepkilerin ötesine geçememiştir.
Buraya kadar belirtmiş olduklarımızın bileşkesi ise, kaçınılmaz bir seçim yenilgisi olmuştur.
Bu aşamadan sonra tüm teşkilatların derhal öz eleştiri mekanizmasını devreye sokarak işletmeleri gerekir. Oluşan travmanın etkilerinin bir an önce giderilmesi ve yeniden bir yapılanma sürecine girilerek köhne örgütlenme modelleri terkedilerek, yerine en başta liyakati öne alan yönetsel bir anlayış ikame edilmelidir.
Siyaset bilimi, sosyolojik etüd ve psikolojik temas konularında teşkilat yönetimine aday olacaklara parti içi eğitimden geçme zorunluluğu getirilmelidir.
Kibir, kapris ve kompleks sarmalında daha kendi benliğini tamamlayamamış sorunlu unsurlar, parti yönetim organlarından uzaklaştırılmalıdırlar.
Toplumla ortak bir sinerji oluşturacak fikri ve pratik etkinlikler ile üyelerin parti ile bütünleşmeleri sağlanmalıdır.
Ve elbette merkezi yönetimin de toplumun genelini ilgilendiren yakıcı sorunları hızla çözüme kavuşturması en başta gelen temel bir konudur.
Ortaya çıkan bu hasarı onarması gerekenlerin bunu geciktirmeleri halinde, ülkemizi bir kaos ortamına itmek isteyenlerin işini kolaylaştıracağı gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım.
Rehavette yeis kadar sıkıntılıdır.
Ne teşkilatlar gördük, zaten yoktular...