78 KUŞAĞI  KALEMİNDEN CUMHURİYET
“Cumhuriyet Bizi İleri Götürdü mü, Mutlu Etti mi?
Bir cumhuriyet kadını olarak ve üzülerek bu soruya “hayır” yanıtını veriyorum. Cumhuriyet bir üstün insan tarafından kuruldu. Her şeyi ile düşünülmüş, bütün çarkları zaman içinde tıkır tıkır işleyecek, dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemdir. Çok hasar alsa da hâlâ dimdik ayaktadır.
Çağın gerisinde kalan, can çekişen Osmanlı’yı kurtarmak için yapılan yenilikler döneminde yetişen bir Osmanlı Paşası olan Mustafa Kemal, gençliğinden beri kafasında tasarladığı Cumhuriyet fikrini, ülkeyi düşman işgalinden kurtarıp ulusal kahraman olunca yaşama geçirme fırsatı yakaladı. Halkın egemenliğini esas alarak halkın seçtiği temsilcilerinin görüşlerini ve onaylarını alarak cumhuriyet rejimine geçti.
Balkan ve 1. Dünya savaşında topraklarının büyük bir kısmını kaybeden Osmanlı’da halifelik bir işe yaramamış, Müslüman ülkelerden bir destek göremediği gibi Müslüman tebaa Osmanlı askerlerini vahşice öldürerek bağımsız krallıklar kurmuşlardır. Bu nedenle halifelik kaldırılmış; şeriat hukuku yerine insan haklarını önceleyen çağdaş hukuka geçilmiştir. 
Savaş nedeniyle genç nüfusunun büyük çoğunluğunu kaybeden Anadolu’ya mübadele yoluyla Osmanlı döneminde kaybedilen topraklarda kalan Türk asıllıları getirdi. Nüfusun artması için çalışıldı. Anadolu köy ve kasabalarından kentlere göçü önlemek için büyük sanayi işletmelerini, okulları Anadolu’ya yaydı. Alpullu, Uşak,  Eskişehir, Turhal’a şeker fabrikaları; Konya Ereğlisi, Bakırköy, Kayseri’ye bez fabrikaları; Nazilli Basma, Bursa Merinos, Gemlik suni ipek fabrikaları ve çok önemli fabrikaları Anadolu’ya kurdurdu. O dönemde temeli atılan birçok fabrika İsmet İnönü döneminde açılarak üretime geçmiştir. Tarım ve hayvancılığa gereken önemi verdi. Sanayi ve eğitimde büyük bir seferberlik başlatmış, ana yurdu dört baştan demir ağlarla ördürmüş,  kısa sürede kendi kendine yeten örnek bir ülke haline getirmiştir. 
Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz, az zamanda kaybedilir. (M. Kemal Atatürk1923, İzmir)
Atatürk döneminde çok partili sisteme geçiş denenmiş; Laik ilkesine aykırı olarak halkın dini duygularını öne çıkararak iktidarı ele geçirmeye çalışan Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır. Toprak Reformu yapılarak köylünün köyünde kalarak üretim yapması düşünülmüş fakat yaşama geçirilememiştir.
 Tam bağımsız Türkiye düşüncesiyle kurulmuş olan Köy Enstitülerini savunan dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Köy Enstitülerinin kapatılması gerektiğini savunanlara karşı Meclis'te köylüyü okutmanın yararlarını anlatır ve sonunda 'zararları nedir?' diye sorar. Toprak ağası bir milletvekili, 'Ben üçü beşi bilmem, bindiğim eşek benden akıllı olmayacak.” diye yanıtlamış;  o ağanın düşünceleri Demokrat Parti döneminde yaşama geçmiş; dünyada tek olan enstitüler kapatılmıştır.
Sürer, eker, biçeriz güvenip ötesine./Milletin her kazancı, milletin kesesine./Toplandık baş çiftçinin Atatürk'ün sesine/Toprakla savaş için ziraat cephesine…
Muhalefeti kendi içinde CHP tek parti rejimi, dışarıdan yapılan öneri ve baskılarla 14 Mayıs 1950 tarihinde sona ermiş, çok partili rejime geçilmiştir. CHP içinde muhalif milletvekili olan, aynı zamanda toprak ağası da olan Adnan Menderes iktidarı, Toprak Reformu’nu rafa kaldırmış, halkın dini duygularını öne çıkararak on yıl iktidarda kalmıştır. O dönem Atatürk’ün hayal ettiği Türkiye’yi ve kurucu ayarları yolundan saptırmış, tam bağımsız Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirmek için elinden geleni yapmıştır. ‘Biz daha ucuza veririz’, diyen yabancı ülkelerin dediklerini yerine getirerek 1926’da kurulan Kayseri Uçak Fabrikası dâhil birçok fabrikayı kapattırmış, küçük Amerika olacağız söylemleriyle ülkemizi Amerikan sömürgesine çevirmiştir. (Bugünlerde Amerika’dan F16, Almanya’dan Eurofighter savaş uçağı alabileceğiz diye seviniyoruz.)
Tekke ve zaviyelerin kapatılması kanununu bilerek uygulamamış, tarikat ve cemaatlerin o dönemde gizli de olsa faaliyetlerine göz yummuştur. Sonradan gelen sağcı iktidar da göz yummaya hatta onlara açıkça destek olmaya başlayınca bir tarikat darbe yaparak ülkeyi ele geçirmeye, Şeriat devleti kuramaya dahi kalkışmıştır. Günümüzde bu olaydan ders alınmamış başka tarikatlara destek olunmaya devam edilmektedir. Tehlike bitmemiş, hala sürmektedir. 
Birçok dinden, birçok mezhepten, birçok inanmayandan oluşan insanları bir arada sorunsuz yaşatmanın tek anahtarı laiklik olduğu için laiklik anayasanın değişmez maddeleri arasında yerini almıştır.
“Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Bütün yurttaşların vicdan, ibadet ve din hürriyeti demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Günümüzde “Anayasa’nın dördüncü maddesi değişmeli”, “üçüncü maddesindeki anlam kargaşası giderilmeli” gibi söylemler aslında; “…Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” tümcesinde geçen Atatürk Milliyetçiliği ve laiklikten rahatsız olduklarını,  oy kaybederiz diye direkt söylemeye cesaretleri olmadığı için etrafından dolanarak kaldırmayı amaçladıkları ortadadır. 
Ülkede sadece Suni mezhebine inanan insanlar yaşıyormuş gibi düşünmek ve davranmak yanlıştır. Ülkenin en az yüzde ellisi ülkeye Şeriat yasalarının getirilmesine karşıdır. Ve bu cumhuriyetin 101 yılı için büyük bir başarıdır. Şeriat yasalarını bilinçli olarak isteyen, demokratik yönetimi küfür olarak görenlerin oranı yüzde beşi geçmez. Yüzde beş, yüzde doksan beşe galip gelemez, gelmemelidir. “Şeriat eşittir İslam” diyerek Şeriatı istememenin İslam’a çıkmak anlamına geleceğini söyleyerek insanları susturma girişimi yine İslam bilginleri tarafından gazetelere verilen ilanlarla çürütülmüştür. 
“Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.” (M. Kemal Atatürk)
Yirmi yedi yıl süren aydınlanmanın önderi Atatürk’ün en büyük ikinci eserim dediği CHP’si bir daha tek başına iktidara gelememiş; Demokrat Parti devamı olan dinci ve mezhepçi sağ iktidarlar eliyle muasır medeniyetler seviyesinden de ileri gitme ideali yok olmuştur.
Yeniden kurucu değerlere dönülmeden tam bağımsız, kendi kendine yeten, ileri bir ülke haline gelmemiz olası değildir. Büyük önderimizin Cumhuriyetten sonra ikinci eserim dediği CHP’nin yerel yönetimlerde başarı göstermesi ve son seçimde birinci parti olması ülke aydınlarını ümitlendirmiştir. Geç de kalınsa atamızın hayalindeki Türkiye’yi inşa etmek ufukta gözükmektedir. Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümü ilk günlerdeki coşkuyla kutlanmaya başlanmıştır.
Yaşasın Cumhuriyet! Cumhuriyetimizin Kuruluşunun101. Yıldönümü Kutlu Olsun!”   (78 Kuşağından Emekli Eğitimci Bilgen Aklan )
ahmet.kocak16@hotmail.com.