İSTİLA
Yıl 1960 gramofonda Nezihe Uyar, Kalp Sızısı şarkısını söylüyor. Yeni evli çift kerpiçten yapılmış; üç odanın ve mutfak kapısının açıldığı geniş salonun sekisinde oturmuş şarkı dinliyorlar. Evde kilim kaplı ot yastıkların altı halı döşeli bir seki vardır ve yerde kilim serilidir. Mutfakta tel dolap ve duvarda asılı terekte (raf) bakır kazanlar, taslar ve sahanlar dizilidir. Yemekler beton mutfak tezgâhı üzerindeki gaz ocağında pişirilir. Odanın birinde yüklük vardır. Diğerinde yere serili yer yatağında yatıyorlar. Yüklük odasında ayakla çalışan dikiş makinesi var. Ha bir de mavi boyalı masanın üzerinde bir gramofon var. Ev bomboş.
Yetmiş sekiz devirlik taş plakta çalan şarkı bitiyor. Lütfi Efendi kalkıyor zembereği kurup plağı ters çevirerek iğneyi plağın üzerine dikkate bırakıyor. Sonsuz Ateş şarkısı çalarken Safiye Hanım:
 “Herif komşularda gördüm demir karyola çıkmış. Bir demir karyola mı alsak?”
“Olur. Alalım hanım. Eve borçlandık. Borç bitsin alırız.”
 Memur olan Lütfi Beye borç mu dayanır üç ayda borçları bitirdi. Tabanı yaylı demir karyola alındı.  Üzerine yün yatak konunca fısır fısır yatması pek bir güzel oluyor.
“Herif gramofondan hep aynı şarkıları dinlemekten bıktık. Bataryalı bir radyo mu alsak?”
“Olur hanım.” 
Gramofonun üzerinde durduğu tahta masaya bataryalı radyo konuldu. İki alet yan yana pek güzel yakıştı. Üzeri işlemeli beyaz bezle örtüldü. Akşam ajansları bittikten sonra Cafer Mansuroğlu ‘Altın Tasa Koy Getir’ türküsünü söylüyor.
“Herif bebek doğdu. Bir beşik mi alsak? Hem altına toprak bulmakta, taşımakta zorlanıyorum. Amerikan bezi çıkmış onunla sarsak bebeyi?”
“Olur hanım.”
 Yıl 1965 olmuş. Bataryalı radyo eskimeye başlamış. Gramofon kullanılmaz olmuş. 
“Herif pilli radyolar çıkmış komşuda gördüm. Pek güzel gıı!”
“Olur. Bu aybaşı alayım.”
 Pilli radyo da masa üzerine gelir ona da bir örtü örer Safiye Hanım. Pilli radyoda Dario Moreno, ‘Deniz ve Mehtap’ şarkısını söylüyor dinlemeye doyum olmuyor canım; “Deniz ve mehtap sordular seni neredesin?/Nasıl derim terk etti/Bırakıp beni gitti/Anladılar ki aşkımız bitti…”
“Herif sabunla elde çitilemekle kirler iyi çıkmıyor. Merdaneli çamaşır makinesi çıkmış ondan mı alsak? Hem elleri de yıpratmıyormuş. Tursil diye sabun tozu da çıkmış. El vurmadan yıkıyormuş.”
“Olur hanım.” Kar gibi bembeyaz melefelerle iyi hava atılır ha! 
“Herif çocuk ikiye çıktı odanın birine Veysel için, diğerine Ayla için birer karyola mı alsak? Çocuklar yerde yatıyor. Bir salona bir de çocuğun odasına halı da lazım tabii. Kilim mi kaldı kele!”
“Vitrin dedikleri camekânlı ceviz kaplama bir eşya gördüm bayıldım.”
“Olur hanım. Onları da alırız.”
İki karyola da alınınca ev yavaş yavaş dolmaya başlar. Komşuda gördüğü mutfak dolabını yaptırınca, tezgâhı fayansla kaplattırınca, bakır kap kacak kaldırılıp alüminyum kap kacak da alınınca her şey çok güzel oldu be! 
“Herif buzdolabı almanın zamanı gelmedi mi?”
“Herif tam otomatik çamaşır makineleri çıkmış.”
“Herif, pikap çıkmış bizim herkesten ne eksiğimiz var?”
“Elektrikli dikiş makinesi çıkmış bir görsen nasıl dikiş dikiyormuş.”
“Salona iki çekyat alalım herif. Sekide oturan mı kaldı Allah aşkına! Bir de teyp çıkmış. Öyle radyo gibi değilmiş, istediğin türkünün kasetini koyuyormuşsun İstediğin kadar defalarca dinliyormuşsun. Ses de kaydediyormuş diyorlar.
Merdaneli makine de ikide bir sigorta attırıyor…”
Alüminyum kaplar kanser yapıyormuş Çelik tencere ve porselen tabaklar isterim.”
“Olur hanım alalım.” Pikapta Cem Karaca Gel Efendim Gel şarkısını söylüyor; “Huri gibi yürür gelir yârim sallanı sallanı/Bin kere sarsam da doymam ince belini belini/Bal akar dilime emerken tatlı dilini dilini/Bal akar dilime emerken tatlı dilini dilini/ Gel Efendim gel gelele…”
“Herif gardırop çıkmış; evde ne kadar elbise varsa içine koyuyorsun; hem kalabalıkları gidiyor. Hem tozlanmıyorlarmış.”
“Olur hanım alalım.” O sırada radyoda Güzin- Baha söylüyor; Gençlik Başımda Duman...
“Herif radyonun resimlisi çıkmış pek güzelmiş!”
“Olur hanım alalım.”
Eşyalar da çocuklar da çoğalınca eşyalarla istila edilen evde adım atacak yer kalmamış, evi eşyalar istila etmiştir. Bahçeye bir depo yapıldı. Mutfak dolapları yapılınca tel dolaplar, formika kaplı ayağı katlanır masa alınınca tahta masa, Gramofon, bataryalı radyo, eski dikiş makinesi, otomatik çamaşır makinesi alınınca merdaneli makine, çekyatlar alınınca somyalar,  eski karyolalar depoda yerini almaya başladı. Depo da ev de ağzına kadar doldu. Yıl 2023;
“Herif internete bağlanan, risiyvırı içinde LED televizyonlar çıkmış. Ondan alsana”
“OLMAZ! Alamam.  Yaşın gelmiş yetmişe hala genç kız gibi bir şeyler isteyip duruyorsun. Evi eşyayla doldurdun kıpırdayacak yer bırakmadın. Eşyalara istila ettirdin be kadın! Evde adım atacak yer kalmadı. İlk evlendiğimiz az eşyalı evi özler oldum.” 
“Ay üstüme iyilik sağlık! Televizyon mu dolduracak evi. Ayda yılda bir şey istedim. Şu yaptığını beğendin mi? Ben babamın evine gideceğim. Bıktım senin cimriliğinden!”
“Cimri mi? Bir ömür boyu çalışıp eşyalara verdirdin tüm parayı. Oğlan evlenecek bir kuruşumuz yok. Baba evi mi? Baban öleli, evi yıkılalı yıllar oluyor.”
Bir insanı 40 yıl sırtında taşırsın senden iyisi olmaz ama bir gün sırtından indirdin mi senden kötüsü olmaz... 
ahmet.kocak16@hotmail.com