ARKADAŞIM MEHMET RÜZGÂR
Hacı Bektaş Veli'nin;
"İncinsen de incitme" sözünü kişiliği haline getirmiş bir eğitimciydi Mehmet Rüzgâr. İncinse de incitmedi. Kötülerin çoğunlukta olduğu bu dünyada bunu başarmak kolay değildi elbet. Kalbi altmış beş yıl dayanabildi. Dün öğleden sonra geçirdiği kalp krizi neticesinde aramızdan ayrıldı. Kendimi çok yalnız hissettim. On ay önce annesini kaybetmişti.
Mehmet’le tanışıp arkadaş olmamız ilkokulu bitirdiğimiz yılın yaz tatilinde oldu. Amcalarımız arkadaştı ve bizi de tanıştırıp arkadaş ettiler. Dün beni üzüntülere boğan ölümü ile elli beş yıllık arkadaşlığımızı bitirdi.
Sık sık buluşur, Bursa merkezde dolaşırdık.
“Mehmet sen sigarayı bıraktın. Ailenin tek çocuğu olarak rahatlık içinde; üşümeden, aç kalmadan, kötü insanlarla karşılaşmadan, el bebek gül bebek büyütüldün. O nedenle böyle güzel bir insan oldun. Ben sigara içmeyi bırakamadım sen bıraktın. Benden uzun yaşayacağını düşünüyorum” dedikten sonra devam ederdim;
“Mehmet çocuklarım üzülürler diye onlara söylemedim. Sana söyleyeyim. Ben ölünce bizim evin arkasındaki harmanımızın devamında olan köyümün köyün mezarlığına gömdür. Orada çok buğday sergisinde uyudum. Orada uyursam sergide bekçilik yapıyormuş gibi rahat uyurum” dememe üzülürdü;
“Böyle şeyler söyleme. Üzülüyorum. Daha genç sayılırız. Orası belli olmaz da; tamam Ahmet.” derdi. Gerçekten dediğin gibi orası belli olmuyormuş be Mehmet.
Hacı Bektaş Veli’nin sözleri onu anlatıyordu;
"Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen önce kendisi iyi olmalıdır." Mehmet öyleydi.
"Kendi nefsine ağır geleni başkasına uygulamayın." Mehmet uygulamadı.
"Eline, diline, beline sahip ol." Mehmet sahip oldu.
"Yolumuz ilim, irfan ve insanlık üzerine kurulmuştur. Yetmiş iki milleti bir gör." Mehmet öyle gördü.
Öğrencilik yıllarından beri gündemi izler, günlük gazeteleri okur, elinden kitap düşmezdi. Ülkemizin ve Dünya’nın kötü giden gündemini izlemek de onun kalbini yormuş olmalı.
Son yıllarda benim yazılarımı ve kitaplarımı okur yorumlar yapardı. Önemli bir yol göstericimi kaybetmiş oldum. Sanıyorum benim yazı ve kitaplarım onu dinlendiriyordu. Sık sık;
“Ya Mehmet; tüm insanlar senin gibi olsa dünya yüzünde huzur ve barış hâkim olur.”
“Keşke benim öğretmenim sen olsaydın.” derdim gülümserdi.
Yakın arkadaşım olması nedeniyle böyle düşünmüş olabilirim. Bakalım Mehmet’i tanıyanlar onun ölümünün ardından neler demişler:
“Çok çok üzüldüm. ailecek çok değerli komsumuzdular..” Kaşif Kani Ertürk
“Üzüntümü karşılayacak kelime bulamıyorum. Çocukluk arkadaşım, elli yıllık dostum sevgili kardeşime rahmet diliyorum.” Halis Esmer
“Biraz önce Sarıkaya'dan telefon geldi, öğrendim. Çok çok üzüntü içerisindeyim. Kapı komşumuz, tertemiz insanlardı. Mehmet Abim çok kıymetliydi.” Hatice GURALOĞLU
“Çok kıymetli bir kardeşimdi. İyi bir insandı. Kimsenin kalbini kırmazdı. Çok üzüldüm.” Faruk ŞAHİN
“Üzüntümü ifade edecek kelime bulamıyorum.” Turgut Çeçem
“Çok çok üzüldüm. Her daim kibar, beyefendi, eşsiz bir arkadaşımızdı. Başta adaşım Ahmet KOÇAK ve tüm arkadaşlarımızın başı sağ olsun.” Ahmet Kılıç
“Işıklarda kalsın. Çok dürüst biriydi.” Asım Koçak
“ Bursa’ya gidip sen ve Mehmet’le sohbet etmeyi hep erteledim. Olmayacak artık. Çok üzgünüm!” Rıfkı KUNT
“Çok beyefendi bir arkadaşımızdı. Yaşadığı gibi aramızdan sessizce ayrıldı. Çok çok üzüldüm.” İsmail ÇETİN
“Tarifi imkânsız bir keder ve üzüntü içindeyim. Başımız sağ olsun kardeşim.” Necip MERGEN
Emekli ilkokul öğretmeni olan Mehmet Rüzgâr’ın bir kızı ve iki oğlu ve oğlu Ali’den Ahmet ve Metehan adlarında iki torunu vardır. Metehan doğalı birkaç ay oldu. Torunlarına doyamadan aramızdan ayrıldı.
Dün öğleden sonra telefonum ısrarla, acı acı çaldı. Arayan Ali Rüzgâr’dı;
“Ahmet abi, babam az önce vefat etti. İlk size haber vermek istedim. Dün akşamdan beri kendini iyi hissetmediğini söylemişti. Hastaneye gitmek istemedi. Dinleneyim geçer ,dedi. Bugün öğleyin artmıştı rahatsızlığı. Bütün ısrarlarımıza rağmen hastaneye gitmek istemedi. Kriz geçirince hemen ambülans çağırdık. Ambülansla giderken ambülansın inip kalkmasından babama kalp masajı yaptıklarımı anladım. Ne yaptılarsa kurtaramadılar. Çok üzgünüm!”
Dün saat 10.32’de Ali mesaj atmış:
“Ahmet abi yarın(17.08.2024) öğle namazına müteakip Barla Camii’nden kalkacak, Hasköy Mezarlığına defnedeceğiz.”
"İncinsen de incitme" sözünü kişiliği haline getirmiş bir eğitimciydi Mehmet Rüzgâr. İncinse de incitmedi. Kötülerin çoğunlukta olduğu bu dünyada bunu başarmak kolay değildi elbet. Kalbi altmış beş yıl dayanabildi. Dün öğleden sonra geçirdiği kalp krizi neticesinde aramızdan ayrıldı. Kendimi çok yalnız hissettim.
Bugün iyi bir eğitimciyi, iyi bir babayı, iyi bir arkadaşı toprağa vereceğiz. O yaşarken kimseyi incitmedi. Umarım toprak da onu incitmez. Allah rahmet eylesin. Mekânın cennet olsun arkadaşım.
ahmet.kocak16@hotmail.com.