ELİN KLAVYESİ TORBA DEĞİL Kİ BÜZESİN
Biri Facebook’ta Anadolu’da bir kentin meydanında soğuk, beton banklarda oturan emekli, yaşlı vatandaşların resimlerini çekip paylaşmış. Resmi görenler başlamış yorum yazmaya;
“Tatil yapmaktan, alışveriş yapmaktan, yemekten içmekten yorulmuş şöyle bir iki dakika meydanın havasını içime çekeyim sonra arabama biner evime giderim der gibice sine... (Not: Allah'tan 65 yaş üstü bedava toplu ulaşımda...)”
“Yazık! Bütün ülkedeki emekliler eskiden kahveye gidip çay içip sohbet ediyorlardı. Şimdi gidemiyorlar. Emekliyi alana mahkûm edenlere yuh olsun!”
“Yine de yüzde yetmiş oy çıkar.”
“Maşallah maşallah! Canları sağ ya ona da şükür etmek lazım. Patron, çoğunun bağı, inekleri, evin önünde soğan bahçesi var. Ekmek tarlasından geliyor. Aldığı emekli aylığı da piknik yapmaya yeter de artar. Düşünsün de Marmaralı, Akdenizli, Egeli emekli düşünsün.”
“Sosyal tesiste çay 1 lira 2 lira olursa soğuk taşta oturmak yerine gider orada çay içerler.”
“Emekli kadın ve erkek vatandaşların zaman geçirip beraber olacakları yemekli sosyal tesisler olsa iyi olur.”
“İyi olur da bu emekli maaşları ile nasıl yiyip içecekler. Millet bahçelerinde bedava çay, kek verilecekti, yatıp yuvarlanacaklardı ne oldu acaba?”
“Siyasetçiler için emekliler ve yaşlılar çantada keklik, niye para harcasınlar ki? Nasıl olsa vatan, millet bayrak, biraz din iman konuştun mu oylarını alıyorlar.”
“Karşı tarafta mülteciler var. Büfeden meyve suyu, fındık, badem, Antep fıstığı almış yiyorlar. Benim hemşeriler de onlara bakıp; “Allah kimseyi vatansız etmesin” diye acıyor.”
“Antalya da neredeyse her mahallede emekli kahvesi var. Sosyalleşmek için iyi. Uygun fiyatlı tesisler açılabilir. Belediyeler ne için var?”
“Sorsan hepsi de halinden çok memnunlardır. Alanda oturmayı yaşamak sanıyorlar. Parasızlıktan bardağına on lira verip çay içemediğinin, zorunluluktan orada vakit geçirdiğinin dahi farkında değiller. Onun için hiç üzülmeyin, acımayın. Ne yazık ki kurunun yanında yaş da yanıyor. Not: Buradaki yaş ben oluyorum.”
Başka biri Et Süt Kurumu mağazası önündeki uzun kuyruğun resmini çekip paylaşmış. Altına yapılan yorumlar:
“Yazık! İnsanları ne hale getirdiler. Sabahın köründe, soğukta kuyrukta beklemek çok acı!”
“Benim dayıoğlu ve karısı emekli. Tarlasından, hayvanlarından gelirleri var. On bin lira maaşla geçinebiliyor musunuz, diye sordum: Allah hükümeti başımızdan eksik etmesin. Gül gibi geçinip gidiyoruz. Şükretmek lazım, dedi. Aslında hepsinin hali vakti yerindedir. Ucuz et almak için gelmişlerdir.”
“Emekli aylıklarının alım gücü düşene kadar hiç sesleri çıkmadı. Aziz Nesin’in “Türkiye'de kimse kazık kendisine girmedikçe, başkalarının yediği kazıkla ilgilenmez.” dediğini yaşıyorlar.”
“Tiryaki nasıl ki alışkanlığından vaz geçemez; emekliler de yirmi iki yıldır ülkeyi yöneten hükümetin tiryakisi oldu. Ne kadar zorluk yaşasa da yine oyunu verecektir.”
“Kuyruklarda bir tane sığınmacı gören olmadı. Neden?”
“Azalan şeyin fiyatı artar. Et ve diğer yiyeceklerin fiyatlarının artmasının nedeni az üretilmesinden kaynaklanıyor.”
“Aferin! Zekâ fışkırıyor.”
“Eskiden emekli olanlar on on beş yıl emekli aylığı alır bu dünyadan göçerdi. Tıp ilerledi, iyi beslenme de olunca yirmi beş yıl çalışıp kırk beş, elli yıl aylık alıyorlar. Buna hazine nasıl dayansın?”
“Özal da öyle; uzun yaşıyor, ölmüyorlar demişti.”
“Hükümet ne yapsın? Emekli aylıklarına bir lira artış yapsa on altı milyon lira ediyor.”
“Söylemeden edemeyeceğim her zaman görüyorum sabahları bu kuyruğu. Gerçekten gelen arabaların çoğu lüks arabadır. Cipler var. Bir buçuk, iki milyon aralığında arabaları var. Anlam veremiyorum orayı bari durumu iyi olmayan vatandaşlarımıza bırakın.”
“Bir söylentiye göre kasaplar et balıktan oluyormuş etlerini. Dükkânlarında onları satıyorlarmış. Biz öyle duyduk.”
“Et ve balık kurumu olmayan o kadar çok şehir var ki; Allah’ınıza şükür edin nankörler!”
“Bu Et Balık Kurumu hikâye; devlete zarar. Yapılan zararın ucu bize de dokunuyor. Ucuz et yiyen herkesin parasını yemeyen bireyler de ödüyor maalesef… Yara bandı değil tedaviye ihtiyaç var hemşerim...”
Diye yazmışlar da yazmışlar… Elin klavyesi torba değil ki büzesin.
ahmet.kocak16@hotmail.com