BİLGİLİ İNSAN
Eğitimden geçmiş insanlarımızın sayısı gittikçe artmaktadır. Okullarda pozitif bilimin son bilgileri öğretilir. Liseye kadar verilen eğitimle genel bilgilerle donatılan insanlar üniversitelerde bir alanda eğitilerek meslek sahibi olurlar. Kendi meslekleri üzerinde iş sahibi olur ve geçimini mesleklerinden sağlarlar. 
Okulda verilen bilgilerle kaldıklarından, konusu ile ilgili araştırmalar, buluşlar yapamadıklarından ve bu konuda motive edilmediklerinden dolayı ilerleme olmamaktadır maalesef. Ara sıra buluş yapanlar olsa da geri toplumlarda pek önemsenmezler.
Sosyal medyaya baktığımızda magazin haberleri, siyasi haberler, cemaatten birinin sözleri önemsenmekte; çok seyrek de olsa buluş yapan insanların haberleri saman alevi gibi kaybolup gitmektedir. Toplum olarak en büyük eksikliğimiz budur. 
Bilim ve teknoloji yönünden ileri olan toplumlar refah içinde yaşarken geri kalmış toplumlar sefalet içinde ömürlerini geçirirler. İleri toplumlar geri toplumları yönetir, sömürür, ezerler. Ezilmemek için onların da bilimsel, akılcı eğitime geçmeleri gerekir.
Bizde okumuş insanlar okullardan aldıkları diplomalarla övünür, diğer insanlara hava atarlar. Bilgi yaşam içinde kullanılmıyor, buluşlar yaparak daha ileri götürülmüyor; yakaya takılan rozet gibi duruyorsa bir işe yaramıyor demektir.
Bizde Lise veya yüksek tahsil görmüş insanlar emekli olduklarında bilgilerinin boşa gideceğini düşünerek yeni kuşaklara aktarma telaşına kapılırlar. 
Onların yeni kuşaklarla sevimli ve komik diyaloglarından birkaç örnek:
“Evladım sen kirecin nasıl yapıldığını, kimyasal formülünü bilir misin?”
“Hayır. Bilmiyorum.”
“Bak ben sana anlatayım; kireç, en az % 90 CaCO3 içeren kireç taşının kireç fırınlarında 900-1000 °C' nin üzerinde kalsinasyonu sonucunda kalsiyum okside dönüşmesiyle elde edilir. Kalsiyum oksidin ticari adı sönmemiş kireçtir (bazen piyasada parça veya kelle kireç tabiri de kullanılmaktadır). Kalsiyum oksit, suyla tepkimeye sokulması sonucunda kalsiyum hidroksite veya ticari adıyla sönmüş kirece dönüşür. Kireç taşı, sönmemiş kireç ve sönmüş kireçten oluşan ürün grubuna 'kireç ürünleri' adı verilir…” 
İyi bildikleri konuları sık sık açar, onları anlatarak insanlığa büyük bir iyilik yaptıklarını düşünürler. Konuları döndürüp dolaştırıp bildikleri konulara getirirler. Dinlemediklerini, sağa sola ağızlarını ayırdıklarını sezince kızar, küplere binerler. Etrafının boşaldığını anladıklarında;
“Şu insanlara da hiç iyilik yaramıyor. Hazır yanı başınızda derya deniz biri var. Yaralanın işte. Kireç deyip geçmeyin. O elinizden düşürmediğiniz çamaşır suyu bile kireçten elde edilir, içtiğiniz suların arıtılması da. Yok, kardeşim bu insanlara iyilik yaramıyor. Yarın bu dünyadan göçüp gideceğim. Benden faydalanmak varken uzaklaşmak da neyin nesi?” diye sızlanırlar.
Bir başkası;
“Sen, emme basma tulumbanın nasıl çalıştığını biliyor musun?”
“Hayır bilmiyorum. Pek de merak etmiyorum amca.”
“Adama bak yahu! Bilgi, bilgidir. Öğren de unut demişler. Bak ben biliyorum.”
“Hadi anlat da öğreneyim.”
“Vah vah! Eskinin ilkokul mezunları bile şimdiki üniversite mezunlarından bilgiliydi. Ben bundan elli yıl önce üniversite bitirmiş adamım. Bu toplum benden faydalanmayı bilmiyor. Bak evladım ben sana anlatayım da ne kadar önemli olduğunu anla:  Piston kolu aşağı itilince sıvı basıncından dolayı alt supap kapanır, basınç odasının girişinde bulunan supap açılır. Bu esnada silindir içindeki su basınç odasına dolar. Basınç odasındaki havanın basıncının etkisiyle sıvı tazyikle dışarı fışkırır. Gördüğün gibi çok basit çalışma prensibi olan tulumbanın çalışması böyle olur anladın mı?”
“Anladım da tüm bilgiler internette bir tuşa bastığımızda önümüze geliyor zaten.”
“Siz yeni kuşaklar hazırcılığa alıştınız. O nedenle böylesiniz.”
“Diyelim biz hazırcıyız; siz emme basma tulumbadan daha ileri bir alet yaptınız mı?”
“Hayır yapmadım. İşte size anlatıyorum siz yapın diye. ‘Ben babamdan ileri, oğlumdan geriyim’ sözü tersine döndü günümüzde. Bilime, bilgiye ilgi azaldı. Sonumuz hiç iyi değil!”
Biraz fizik bilgisi olan bir başka emekli:
“Evladım sen palangaların çalışma prensibini bilir misin?”
“Palanga nedir ilk kez sizden duydum.”
“Bak ben sana anlatayım: Palanga, az kuvvetle çok yük kaldırmak için kullanılan makara sistemidir. Sabit makaraya, aynı gövdeye bağlı bir veya daha fazla hareketli makaranın ilave edilmesiyle meydana gelir. Bu sistemlerde kuvvet bölünerek yükün bir kısmının sabit makaralara taşıtılmasıyla uygulanacak kuvvet azaltılır.”
“Anladım günümüzde vinçler, liftler var amca bunu bilmek bana ne kazandırır?”
“Bak bak öğrenmekten nasıl da kaçıyor. Ne olacak bunlarla bu memleketin hali?...”
Bilgi iyidir. Bilim, teknoloji iyidir. Yaşamımızı kolaylaştır. Çok konuğu gelen bir ev hanımının bulaşık makinesini bulduğunu biliyoruz. O zaman hepimiz bilgiye ulaşıp buluşlar yapmaya yönelmeliyiz. En büyük eksiğimizin üstüne gitmeliyiz?
“Hayatta en hakiki mürşit bilimdir, fendir.” Mustafa Kemal Atatürk
ahmet.kocak16@hotmail.com