EYLEM İNSANLARI

Eylem:topluluk halinde bir olayı, hareketi, kurum ya da kuruluşu protesto etmek amacıyla yapılan izinli ya da izinsiz gösteriler. Bu gösterilere katılan, organize eden kişiler eylemci olarak adlandırılır. Toplumun en fazla yüzde beşini oluştururlar. Yazılı ve görsel medyada en sık görünenlerdir. Bir avuç oldukları için birbirlerini tanırlar.

Eylem insanları okuyan, araştıran; ülkesinde, çevresinde, dünyada neler olduğunu izleyen, gerekli görürse harekete geçen insanlardır. İçlerinde iyi eğitim alanlar olduğu gibi kendini yetiştirenler de oldukça fazladır. İlkokul mezunundan profesörlere kadar her eğitimden insan bulunur.

Tasarı halinde olan, halk için zararlı olduğunu düşündükleri yasalara karşı eylemler düzenleyerek yönetenlerin hatadan dönmelerini sağlamaya çalışırlar.
Nasrettin Hoca, suya gönderdiği çocuğun eline testiyi vermiş ve;
“Testiyi kırmadan getir.” diyerek bir de tokat patlatmış.
Yanındakiler hocaya söylenmişler:
“Hocam, çocukcağız testiyi kırmadı ki, tokat atıyorsun! Bu yaptığın doğru bir iş değil!”
Hoca istifini bozmadan cevap vermiş:
“Doğru söylüyorsunuz; ancak testiyi kırdıktan sonra tokat atmanın ne faydası olur?”

İşte eylem insanları testi kırılmadan uyarırken gülmecenin tresine yönetenlerden tokat yiyenlerdir.Onlar olmasa toplum derin bir uykuya geçecek ve yönetenler çok rahat edeceklerdir. Halkı uyandırmanın da elbet bir bedeli olacaktır. İtilir kılırlar, gözaltına alınır, tutuklanır, hatta işlerinden olurlar.

Ülke ve dünya çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutan insanlardır. “Aman bana ne? Nasıl olsa bu yanlışa dur diyecek birileri çıkar. Rahatımı bozmayayım.” diye düşünüp beklemek eylemci insanlara göre değildir.

Mahallede elektrik kesilir. İnsanlar; “nasıl olsa birileri telefon eder” diye düşünerek telefon edip sorunu bildirmez, karanlıkta otururlar. Eylem insanları hemen telefon eder arıza kaydı oluştururlar. Onlar sayesinde evler, sokaklar aydınlanır. Başkalarının harekete geçmesini beklemeden harekete geçer; bekleyip sonucun nimetlerinden yararlanmak isteyenlerin de vicdanlarını harekete geçirmeye uğraşırlar.

Eylem insanlarının çoğunluğunun çocukluğu güven ortamında geçmiştir. Cesaretlerini çocukluklarındaki güvenin üzerine basarak oluştururlar. Halkın büyük çoğunluğu çocukken ezilmiş, pasif hale getirilmiş; boynu kıldan ince, biat eden, gökten ne yağdı da yer kabul etmedi, teslimiyetçiliği içindedirler. Pasifize edilememiş bir avuç insan egemenlerin yanlışları ile mücadele ederler. Yönetenlerin en hoşlanmadığı insanlardır.

Geçen hafta Hüsnü Hakan Özen in Vatsap’tan gönderdiği davet üzerine; ‘Artvin’den Bursa’ya Çevre Sorunlarını Konuşuyoruz’ etkinliğine katılmak için Barış Manço Kültür Merkezi’ne gittim.

Bursa’daki eylem insanlarından yüz yirmi kadarı salonu doldurmuştu. Konuşmacılar: Yeşil Artvin Derneği başkanı Nur Neşe KARAHAN, Doçent Dr. Oğuz KURDOĞLU ve Doğader Yönetim Kurulu üyesi Sedat GÜLER geçtiğimiz Cuma günü Barış Manço Kültür Merkezi’nin konuklarıydı.

Neşe Hanım Artvin ilinde yapılan maden aramalarıyla ilgili geniş bilgiler verdi. Basında sıkça yer alan Cerattepe, Artvin ilinin eteğinde kurulu olduğu tepedir ve Cengiz Holding Artvin’in yukarısında maden aramak için izin almış. Artvin kent merkezi için tehlike oluşturan, sık orman örtüsünün yok olmasına neden olacak maden aramasını Artvinliler mahkemeye verip iptal ettirmişler. Zaten bir işin içinde beşli çete içinde yer alan Cengiz Holding varsa eylem insanları bu işin içinde bir Ali Cengiz oyunu olacağından kuşku duyar, huzursuzlanırlar.

Oğuz Bey yurdumuzda vahşi maden aramaları sonucunda doğaya verilen zararları etraflıca anlattı.

Bu eylem insanları, sürekli hareket halinde; nerede bir sorun varsa oraya koşar, eylemlere katılır, konferans ve panellerle halkı bilinçlendirmeye çalışırlar.

Geçen hafta İnegöl Eymir Köyü’ndeki ormanlık alanda bir hareketlilik gözlemleyen o köylü Zeki Baştürk, bu hareketliliğin altın madeni çıkarmak için olduğunu duyurdu. Duyurusunu köşesinde, sosyal medyadasürekli yaptı.EymirGöletinin tehlikede olduğu, siyanürlü suyun depolandığı naylondan yapılmış küçük havuzu, kesilen ağaçları da basından ve sosyal medyadan gösterdi. Eymir Köyü ve yakın köylerde yaşayan halk protesto etmeye başladı. Tarım ve hayvancılığın tehlikede olduğunu söylediler. Ellerinde taşıdıkları dövizlerden biri öne çıktı, protesto eyleminin sembolü oldu; “Ölüler altın takmaz.” Aynı adla köşe yazısı yazan Baştürk, köylerinde yaşanan ve yaşanacak olan çevre katliamını başa tutturmayı başardı.

‘Artvin’den Bursa’ya Çevre Sorunlarını Konuşuyoruz’ panelinin konuşmacıları ve izleyicileri hemen Eymir Köyü’nde yapılan protesto eylemlerde yer aldılar.Nerede bir sorun varsa eylem inşaları oradadır.

Ülkemizin yer altı zenginlikleri elbette çıkarılsın ama doğaya zarar vermeden olsun.

Bu madenler hep doğa harikası Kaz Dağlarında, Artvin ormanlarında, Doğu Karadeniz ormanlarında, Uludağ ormanlarında mı olur?

Atatürk’e ve fikirlerine hayran olan bu eylem insanları O’nun şu sözündeki gibi hareket ederler; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.”

ahmet.kocak16@hotmail.com